Tam üyelik müzakerelerinin başlanması ve sürdürülebilmesindeki öncelik demokratikleşme ve insan hakları ihlaline bağlandı!
İnsan Hakları İl Kurulu, giriş sürecinde AB'nin gözünü boyamak için göstermelik olarak kurulan işlevsiz bir yapıydı; ya da derin devlet geleneği böyle algılanmasını tercih etmişti...
Şimdi, AB komisyon kararına göre,demokratikleşme ve insan haklarında sorun yaşandığı takdirde üyelik müzakereleri askıya alınacak...
Fazla değil, bundan birkaç yıl önce 57. hükümetin milletvekilleri karakollardan falaka ve filistin askısı gibi işkence alet edavatı topluyordu...
İkinci önemli madde ise sivil toplum kuruluşlarıyla diyalog... AB Komisyonu, AB üyeleri Türk sivil toplum kuruluşlarıyla; Türkiye de AB sivil toplum kuruluşlarıyla iletişim içinde olacak... Türkiye'nin kendi sivil toplum örgütleriyle olan diyaloguna gelince... Diyalogsuzluk akıllarına bile gelmemiş olmalı!
Oysa Türkiye'de kamu kurum ve kuruluşlarının ezici çoğunluğu için en iyi sivil toplum kuruluşu, olmayandır. Onu, işlevsiz, neredeyse bir devlet dairesi gibi çalışan dernekler ve hiçbir şey üretmeyen tabela kuruluşları takip eder...
Demokratikleşme, insan hakları ve sivil toplum örgütleriyle diyalog! Derin devlet ya da gladio da denilen yapı AB ülkelerinde çoktan tasfiye edildi. Bizde ise derinlerde bir yerde duruyor. Sedat Bucak'ın sekiz yıl aradan sonra bazı belgeleri mahkemeye teslim etmesi gladio'nun tasfiyesi olarak algılanabilir mi? Ya da başka benzeri işaretler? Tartışılması gereken ayrı bir yazı konusudur...
Gelelim İnsan Hakları İl Kurulu'na... Yazının başında da değindiğim gibi işlevsiz bir kuruluştu. 2003 yılında çıkan yasayla Valiliğin yan kuruluşu olma kimliğinden kısmen de olsa sıyrılabileceği bir süreç başladı.
İnsan Hakları İl Kurulu'nda Valilik, belediyeler, üniversiteler, sendikalar, TBMM'de üyesi olan partiler ile Baro, Tabip Odası, Ticaret ve Sanayi Odaları, engelli dernekleri, muhtarlar derneği gibi sivil toplum kuruluş ve meslek örgütü ve medya temsilcisi katılıyor.. (YS)