Toplantı da dokuz ayın geride bırakıldığı süreçte, 62 kişinin yaşamını yitirdiği, yüzlerce insanın sakat kaldığı hatırlatılarak, bugün 140 tutuklu ve hükümlünün cezaevlerinde, sağlık sorunları nedeniyle tahliye edilen 27 kişinin de dışarıda ölüm orucunu sürdürdükleri belirtildi.
Bu kişilerin sağlık durumlarının giderek bozulduğu vurgulandı ve en kısa zamanda sorunun çözüme kavuşturulması istendi.
Adalet Bakanı söz verdi, 20 cezaevinde operasyon gerçekleştirildi
Çağdaş Hukukçular Derneği'nin basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
* F tipi cezaevlerinin tartışılmakta olduğu ve Adalet Bakanı'nın toplumsal mutabakat sağlanmadan bu cezaevlerinin kullanıma açılmayacağını söylediği günlerde, bu sözleri yalanlar bir şekilde ülke çapında 20 cezaevinde bir operasyon gerçekleştirildi ve F tipi cezaevlerine nakiller gerçekleştirildi.
* Bir trajediyi andırır görüntüleri geride bırakarak gerçekleştirilen nakillerin ardından, yeni hak ihlalleri ve yeni sorunlarla açılan F tipi cezaevlerinde ölüm oruçları yeni katılımlarla artarak devam etti.
Düzenlemeler yanıltıcı
* F tipi cezaevleri konusunda düzenlemeler yapılacağı ve buralardaki sorunların giderileceği yönündeki sözlerin ardından çıkarılan Terörle Mücadele Yasası'nın 16. maddesinde değişiklik yapılmasına ilişkin yasa, İnfaz Hakimliği Yasası ve İzleme Kurulları Yasası getirilen eleştirileri ve yaşanan hak gasplarını gidermedi.
* Ayrıca, Terörle Mücadele Yasası'nda yapılan değişiklik ile mahpus hakkı kavramı tamamen ortadan kaldırıldı. Bu yasa gereğince mahpuslar uyum sağlama koşuluna bağlı olarak, idarenin belirlediği programlar çerçevesinde spor salonları ve kütüphane gibi yerlerden faydalandırılacaktır. Bu değişiklik beklenen etkiyi yapmadı, mevcut sorunları gidermedi. Yasanın çıktığı tarihten bu yana ortak alanlardan faydalanan siyasi dava hükümlüsü veya tutuklusu yoktur.
İşkence ve kötü muamele haberleri geliyor
* Mevcut F tipi cezaevleri savunma hakkı dahil olmak üzere her hakkın kısıtlandığı veya ortadan kaldırıldığı uygulamalar ile tartışılmaktayken, yeni F tipi cezaevleri açılmakta mevcut cezaevlerinde kısıtlamalar artırılmaktadır.
* Bolu ve İzmir F tipi cezaevleri, geçtiğimiz günlerde diğerleri ile aynı uygulamalar gerçekleştirilerek açılmıştır. Yeni açılan bu cezaevlerinden kötü muamele ve işkence haberleri gelmektedir.
* Aynı şekilde Kandıra F tipi cezaevinde son bir haftadır sistemli bir şiddet uygulandığına, aramalar sırasında insanların dövüldüğüne ilişkin bilgiler ulaşmaktadır.
* Bütün bu gelişmelerin ardından, bugün ölüm oruçlarında yaşamını yitirenlerin sayısı 30'a ulaşmış durumdadır. Bu şekilde devam etmesi halinde yine ölüm haberleri alacağımız yeni sakatlanmalar ile karşılaşacağımız açıktır.
Zorla müdahale sonra da tahliye
* Sorunun insan yaşamını esas alan bir bakış ile çözümlenmesi yönündeki bütün girişimler ve bütün çabalar karşılıksız bırakıldı. Ölüm orucunda olanlara zorla tıbbi müdahalede bulunuldu . Bu şekilde ya da uzun süreli ölüm orucuna bağlı olarak sakatlanarak cezaevinde kalmalarına olanak bulunmayan hükümlülerin cezası 6 ay süreyle ertelendi. Bu kişiler bu halleri ile ailelerine teslim edildi.
Doktor raporuna rağmen tahliye edilmediler
* Şu ana kadar tahliye edilen tutuklu ve hükümlülerin sayısı203. Bu kişilerin dışında, haklarında cezaevinde yaşamasına olanak bulunmadığı yönünde doktor raporu bulunmasına rağmen tahliyesine veya cezalarının ertelenmesine karar verilmemiş kişiler bulunmaktadır.
Muharrem Horoz neden öldü?
* Bunlardan Muharrem Horoz hakkında Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu'nun "cezaevi koşullarında tutulmasının hayati tehlike içereceği" yönünde raporu bulunuyordu. Buna rağmen, Ankara 1 No'lu DGM, 01 Ağustos 2001 tarihinde "tutuklunun uygun bir devlet hastanesinde devlet güçlerinin gözetimi altında tedavi edilmesinin mümkün olduğu anlaşıldığından" tutukluluğunun sürdürülmesine karar verdi. Bu kararın verildiği tarihten iki gün sonra, 3 Ağustos 2001'de tutulduğu Kandıra F Tipi Cezaevi'nde yaşamını yitirdi.
Hastane yerine cezaevinde
* Yine tutulmakta olduğu Edirne F Tipi Cezaevi'nde ölüm orucunun 230. gününde bilinç kaybına uğraması sonucu tıbbi müdahalede bulunulan ve Wernicke Korsakoff tanısı konulan Selahattin Akçan hastanede iki gün süre ile tedavi edildikten sonra gönderildiği cezaevinde tutulmaya devam ediliyor.
Tedavi ile düzelme ihtimalleri zayıf
* Haklarında Adli Tıp Kurumu veya ilgili sağlık kurulları tarafından düzenlenen raporlarda bu kişilerde "Beslenme bozukluğuna bağlı Annezik Sendrom", "Wernicke-Korsakoff Sendromu" olduğu tespit edildiği belirtilmiştir.
* Belirtiler raporlarda, muayenesi yapılan kişilerde bilinç kaybı ya da bulanıklığı bulunduğu, koorperasyon sağlanamadığı, yer zaman kişi oryantasyonlarının bozuk olduğu , yakın ve uzak belleklerde ileri derecede yıkım bulunduğu, düşünce içeriğinin sığlaştığı ve çocuksulaştığı, başkasının yardımı olmadan gündelik hayatını tek başına sürdüremeyecekleri, tek başlarına yürüyemedikleri tespit edilmiş ve bundan sonra tedavi ile düzelme ihtimallerinin çok zayıf olduğu belirtilmiştir.
İyileşme sağlanamıyor
* Bu hastalıkla zaman içinde tam bir iyileşme sağlanamadığı , yine Türkiye örnekleri ile saptanmıştır.
* 1996 yılında gerçekleştirilen ve 69 gün süren ölüm oruçları sonrasında Wernicke Korsakoff Sendromu tanısı konulan Mehmet Ali Çelebi, Ali Yalçın, Delil İldan, Erkut Direkçi, Ahmet Turan Atmaca, Eyüphan Başar, Ergün Bütüner, Kemal Özelmalı, Cafer Gürbüz ve 1984 yılında yaptığı ölüm orucu sonucu aynı şekilde sakatlanan Aysel Zehir ve daha pek çok kişi halen yaşamlarına bu şekilde devam etmektedir ve sağlıklarında bir düzelme gerçekleşmemiştir.
Tedavi devletin yükümlülüğü
* Belirtilen tıbbi rahatsızlıkları bulunduğu tespiti ile tahliye edilen veya cezası ertelenen kişiler bu halleri ile ailelerine teslim edilmiştir. Cezasının infazı 6 ay süre ile ertelenen kişiler hükümlü statüsünde oldukları için öncelikle bunlar olmak üzere cezaevinde kaldıkları sürede sakatlananların tedavilerinin sağlanması devletin yükümlülüğündedir . Bu yükümlülük yerine getirilmemiş ve sağlıkları ileri derecede bozulan mahpuslar tahliye edildikten sonra kendi kaderlerine terk edilmiştir. Bu şekilde salıvermeler ile bir yandan yükümlülükten kurtulunmuş öte yandan gereken adımların atıldığına ilişkin propagandanın bir ayağı tamamlanmaya çalışılmıştır.
* Oysa devletin cezaevine koyarak başlı başına önemli bir ceza alan toplumsal yatılmaya tabi tuttuğu insanların can güvenliğini sağlama yükümlülüğü bulunmaktadır. Sakatlanmalardan sonra gerçekleştirilen bu salıvermeler bir yükümlülükten kurtulmanın aracı olmak dışında bir anlam ifade etmemektedir.
Ölüm oruçlarına katılım sürüyor
* Ölüm oruçlarında on ayın geride bırakılmakta olduğu şu günlerde, cezaevlerinden ölüm orucuna yeni başlayanlara ilişkin haberler gelmektedir. Cezaevlerinden bu nedenle tahliye edilenlerin bir kısmı, dışarıda ölüm orucuna devam etmektedir ve sağlıkları giderek bozulmaktadır.
* Derneğimize ulaşan bilgilere göre büyük çoğunluğu 11 Mayıs tarihinde ölüm orucuna başlayıp halen devam eden kişi sayısı 140, cezaevinden tahliye olduktan sonra devam eden ve dışarıda ölüm orucu sürdürenlerin sayısı 27'dir. Bu kişilerin de sağlık durumu giderek bozulmaktadır.
(BB/NA)