Birgün gazetesinin eski yayın yönetmeni Saruhan Oluç, Taraf gazetesinde Cemil Ertem ve Etyen Mahçupyan'ın, Hrant Dink için Birgün gazetesinde "Atın bu Ermeni'yi, artık yazmasın" dendiğine dair iddialarına yanıt verdi.
Oluç, bugün Taraf gazetesinde yayınlanan, bianet'e de gönderdiği "'Dost terazisine' bir iki kenar notu" başlıklı yazısında, olayın böyle gerçekleşmediğini anlatıyor.
Oluç'un tarihini net olarak anımsamadığı, ancak bianet'e "2004 sonu ya da 2005 başı olabilir" dediği tartışmalarla ilgili yazdığı paragraf şöyle:
"Her gazete ya da dergide olduğu gibi, o dönemde Birgün Yayın Kurulu içinde de çeşitli tartışmalar, anlaşmazlıklar yaşanıyor, hatta belki de yerleşik ve oturmuş gazetelerden daha fazla çatışmayla yüz yüze kalınıyordu. Bir veya iki yayın kurulu toplantısında, köşe yazarları ile ilgili konuşmalarda Hrant Dink ve Muhsin Kızılkaya'ya, sürekli etnik kimlikler ile ilgili konuları ele almalarından dolayı, gazetede yazı yazdırılmaması önerisi yapıldı. Ancak bir Yayın Kurulu üyesinin bu önerisi, benim de içinde bulunduğum çoğunluk tarafından uygun bulunmayarak kabul görmedi. O nedenle, böyle bir önerinin gerçekleşmesi yönünde herhangi bir adım atılmadı... Hem o günkü hem de bugünkü görüşüme göre, bu öneri esas itibariyle bir siyasal anlayıştaki yanlıştan kaynaklanıyordu, yoksa kişilerin etnik aidiyetlerine yönelik bir nefretten değil."
İddiayı Cemil Ertem gündeme getirmişti
Birgün'ün eski yazarlarından Cemil Ertem, 19 Ağustos tarihli "İktidar fetişizmi" başlıklı yazısını şöyle bitirmişti:
"İşte şimdilerde, küresel sermaye birikiminin gereği olarak, bir iç temizliği yapan Türkiye'de sol da bir iç temizliği yapmak zorunda. Yoksa şimdi hayatta olmayan bir Ermeni aydın için 'artık atın bu Ermeniyi, yazmasın' diyen 'solcuları' daha çok üretir bu toplum."
Mahçupyan'ın yazısı
Mahçupyan da 22 Ağustos'ta yazdığı "Sahte dostlar" başlıklı yazısına Ertem'in bu paragrafıyla başlamış, Ertem'in kendisini daha sonra telefonla aradığını ve "olayın tafsilatını ve benzer birçok olayı tanıklarıyla birlikte anlattığı"nı yazmıştı ve "Söz konusu yazarın Hrant, yazmakta olduğu mecranın ise BirGün gazetesi olduğu belliydi" diye eklemişti.
Mahçupyan daha sonra şu ifadeleri kullanmıştı:
(...)
"Birlikte olmayı istemediğiniz, varlığını hazmedemediğiniz birinin ölümü üzerinden parsa toplama, kariyer yapma ve vıcık vıcık bir duygu sömürüsü üretme pespayeliğini 'insan' olma ile nasıl bağdaştırdıklarını anlamak zor.
"Ama Türkiye'de işte bir de böyle bir 'sol' var... (...) Hrant'tan muhtemelen nefret eden, ölünce de 'dostu' kesilen, 'arkadaşı' olan bir sol."
Sancar Mahçupyan'ı eleştirmişti
Birgün gazetesi yazarlarından Mithat Sancar da, 26 Ağustos tarihli "Feraset ve vicdan" başlıklı yazısında, Oluç'un yazısında dile getirdiği süreci anlattıktan sonra Mahçupyan'ı şu sözlerle eleştirmişti:
"Etyen, o çok övdüğü 'şüphecilik' tavrının, o yazısında yanından bile geçmeye gerek duymuyor; Cemil’in yazısındaki bir paragrafı ve onunla yaptığı telefon konuşmasını yeterli görüyor. Kendisinin değer verdiğini bildiğim 'insaf''ı da tamamen bir kenara bırakıyor. Kendisinin çokça maruz kaldığı 'sorgusuz sualsiz infaz'a girişmekten de beis duymuyor. Öyle genellemeler ve çıkarsamalar yapıyor ki, bunların o çok önem verdiğini bildiğim epistemolojiyi darmadağın ettiğini de hiç hesaba katmıyor. Çok eleştirdiği 'mutlak hakikat dili'yle konuşuyor; kendinden son derece emin, sesi ve sözleri hep en üst perdeden. Hani pek çok toplumsal ve siyasal kötülüğün kaynağı saydığı 'modernist arif ve yargıç' kimliğinin somut bir örneği haline geldiğinin de farkına varmıyor mu acaba?"
Sancar yazısını şöyle bitirmişti:
"BirGün'ün, geçmişte yaşanan bu tartışma konusunda daha fazla açıklama yapmak, orada gündeme gelen eğilimin biçimini ve boyutlarını samimiyetle sorgulamak, bunun kökleriyle ve muhtemel etkileriyle korkusuzca hesaplaşmak gibi bir yükümlülüğü olduğunu düşünüyorum. Öte yandan, temel bazı konularda aynı değerler ve ilkeler açısından yakın olduğumuza inandığım Etyen gibi arkadaşları da 'sahih bir dostlukla' benzer bir hesaplaşma yapmaya, biraz insafa ve vicdana davet ediyorum." (TK/EZÖ)