Bursa'da, Bükköy Madencilik'teki patlamada ölen 19 işçinin yakınlarının şirkete karşı açtığı dava başladı. Aileler şirketten toplam 5 milyon 795 bin liralık manevi tazminat ve 100'er liralık sembolik tazminat istiyor.
Şirket yetkilileri Fahrettin Şolpan, Hayrettin Çelik ve Bayram Erdoğan tutuklu. Maden sahibi Nurullah Ercan tutuklanmış değil.
"Nimettir"
Davada şirket yöneticilerini savunan avukat Yalçın Doruk, madendeki güvenlik eksikliklerinin "evrak boyutunda" olduğunu ileri sürdü; şunları söyledi:
"Ülkemizde 3,5 milyon işsizin bulunduğu göz önüne alındığında aylık 700 lira ile iş imkanı sunulması, sigorta primleri ve vergilerinin ödeniyor olması işçiler için bir nimettir."
Ailelerin avukatlarından Mehmet Çetin'se, bilirkişi raporlarına göre, maden ocağındaki havalandırmanın 40 santimetrelik borularla yapılması gerekirken "12 santimlik bahçe hortumuyla" yapıldığını söyledi; firmanın kusurlu olduğunu şu sözlerle savundu:
"Ocak 10 yıldır denetlenmesine rağmen bilirkişi raporuna göre 12 temel eksiklik tespit edildi. Bunlar ölümcül eksikliklerdir. Bu eksiklikler giderilmemesine rağmen ocağın çalışması ve olayın meydana gelmesi bir kaza değil ağır kusur ve ihmaldir. İşçilerin tamamı olayda havasızlıktan ölmüştür. Ocağın girişi var, çıkışı yok. Kurtarma ekibi bulunmuyor. 100 kişi çalışıyor olsaydı hepsi ölecekti. Ocakta bantla gelişigüzel sarılmış kablolar, evde kullanılmayan ampuller var. Bütün ihmallere rağmen ocakta işçi çalıştıran davalıların tamamı sorumludur."
Rencide oldu
Şirketin avukatlarından Yusuf Kör, havalandırmanın sulama hortumuyla yapıldığına dair sözlerin "rencide edici olduğunu" söyleyince gerginlik yaşandı. Ailelerin avukatları "Hem bahçe hortumuyla havalandırma yapacaksınız hem de 19 kişiyi öldüreceksiniz. Bir de sinirleneceksiniz. Bunlardan rencide olacaksanız olun" dedi.
Ölen işçilerden Erol İkiz'in eşi Neslihan İkiz, avukatların acımasızca yaklaşımda bulunduğunu iddia ederek, "Firmanın bankaya yatırdığı 15 bin lirayı çekmemiz için evimize gelen avukat, mahkemede rencide olduğunu söylüyor. Nasıl rencide olabiliyorlar? Bizim ne durumda olduğumuzun önemi yok mu?" dedi ve ekledi:
"7 kat yerin altına iniyorlar, 700 lira ne ki? Canlarını ceplerine alıp madene giriyorlar. Hep kapılara bakıyorum, baktıkça ağlıyorum. Gittiği an halen gözümün önümde. Kapıya bakıyorum, yeni gitmiş gibi geliyor."
Murat Aydın'ın babası Bilal Aydın firmanın 700 değil, 550 lira verdiğini söyledi; "İşsizlik yüzünden oğlum çalışmak zorundaydı. '700 lira nimettir' sözünü vicdanlarına bırakıyorum" dedi.
Ramazan Baştepe'nin ağabeyi Yaşar Baştepe, kardeşinin dört çocuğu bulunduğunu söyledi; "Her gün ağlıyorlar. Babaları Gediz'den buralara para kazanmaya gelmişti. Firmadan davacıyız" diye konuştu.
Mahkeme, davayı firmanın kayıt ve belgelerinin, Bursa Çalışma Müdürlüğü'nden kazayla ilgili müfettiş raporlarının istenmesi için duruşmayı erteledi. (TK)
* Bu haberi Bursa'daki Olay, Hakimiyet ve Meydan gazetelerinden derledik.