Fotoğraf: Ruken Tuncel/bianet
Prof. Dr. Selim Badur, Açık Radyo’da yayınlanan Selim Badur ile Korona Günleri programında Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (European Centre for Disease Prevention and Control-ECDC) korona virüsün çocuklar üzerindeki etkisine dair hazırladığı rapora ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Prof. Dr. Badur, ağustos ayında yayınlanan ECDC'si raporunda, tüm Covid-19 olguları içinde toplam çocuk sayısının yüzde 5’in altında kaldığı bilgisinin yer aldığını söyledi.
"Çocuklarda hastaneye yatışlar az"
Covid-19 nedeniyle yaşamını yitiren çocuk sayısının az olduğunu ifade eden Badur, şöyle konuştu:
“Çocuklarda hastaneye yatışlar az. Demek ki çocuklarda biraz daha hafif geçiriyor. Genellikle hafif, asemptomatik geçiriyorlar. Hatta tanı konulamayacak kadar hafif ya da solunum yolu enfeksiyonu bulguları ile yani, nezle soğuk algınlığı şeklinde seyretmektedir. Önemli olan nokta çocuklar virüsleri erişkinlerden daha uzun bir süre, daha mı yoğun, fazla miktar mı saçıyor? Hayır.
“Bunun da farklı olmadığı çocuklarda gösterilmiş. Bir de çocuklar ve erişkinler, bu iki kesimin ne kadarı temas etmiş diye kıyaslandığında, bunu antikor testleriyle yani seroprevalans çalışmalarıyla saptamak mümkün ki erişkinlerde yüzde 4,8’inde antikor olan bağışıklık, çocuklarda sadece yüzde 2,6, yani yarı yarıya çocuklara daha az bulaşmış bu virüs.Şimdi bütün bu çocuklardaki pediatrik olgudaki gerçeklere, verilere baktıktan sonra, bu bulgular okulların açılmasına nasıl yansıyor?
“Okul servislerinde gelip giderken bulaşıyor”
“Tabii iki konu var okullar dediğimizde. Birincisi; okulları açarsak, çocuklar için bu açılış ne kadar tehlikeli? İkincisi; çocukları okula yollarsak, oradan alıp virüsü toplum genelinde yayılmaya katkıları olur mu, ne kadar etkiler?
"Buna bakılmış ve okul ortamında yapılan çalışmalarda, bu ortamlarda, okul ortamlarında bulaşın ender olduğu gösterilmiş. Bu kere bu kabul edilen bir bulgu. Önemli bir bulgu.
“Birçok ailenin ülkemizde de endişeli olduğunu biliyorum bu konuda. Okul ortamında en önemli bulaşma; kantinlerde ve okul servislerinde gelip giderken oluyor.
"O nedenle bir kere açılan okullarda bu kantin hizmetlerinin ve okula geliş gidişlerin biraz daha farklı düzenlenmesi gerekiyor. Yeme, içme ortamında daha fazla konuşuyorlar, daha fazla birbirleriyle temas ediyorlar, daha özgür bir ortam, belki daha kalabalık. Bunlara bakmak lazım.
“İş yerleri okullardan daha riskli”
“Fiziksel mesafe ve hijyen kurallarına uyulur ise okullar, iş ya da çalışma veya eğlence ortamlarına göre çok daha az riskli olduğu kabul edilmekte. Okulların kapatılması, sonra tekrar açılmasının toplumdaki yayılmayı etkisi konusunda çelişkili bulgular var. Bütün bu inişler çıkışlar, toplumda bulaşın artışını çok etkilemiyor.
"Okulların kapanması ve açılması, doğrusunu isterseniz toplumda hastalığın yaygınlığını dolaylı bir yoldan etkileyebilir ama direkt olarak etkilemiyor. Bulaş riski açısından okulların kapatılması etkili bir kontrol yaklaşımı değil. Bu konunun altını çizmek lazım. Bunlar ECDC’nin raporunda belirtilen bilgiler.
"Buna karşılık 19 Ağustos-27 Ağustos tarihinde Avrupa’da ve Fransa’da pediatri dernekleri bir araya geldiler ve orada farklı olarak vurgulanan nokta; daha çok erişkinden çocuğa bulaşın olduğu konusunda.
“Çocuklar okuldan virüs taşımıyor”
“Yani çocuklar okulda virüsü alacaklar, bunu evdeki ebeveynlerine taşıyacaklar ve bu grip ve diğer solunum virüsü etkenleri için geçerli olan bir mekanizma, bir yol iken; Covid-19’da şimdiye kadar elde edilen bulgular, gripten farklı olarak, çocukların eve virüsü taşımalarının çok sık görülmediğini; buna karşılık erişkinden çocuğa yani okul ortamında çocukların kendi aralarında virüsü bulaştırmalarından çok, okul çalışanları ya da öğretmenlerden çocuğa bulaşın söz konusu olabileceği söylenmekte.
“Bunun için okul ortamında yapılması gerekenleri sıralamış pediatri dernekleri. Bir kere ‘dışarıdan virüsün okul ortamına girişini kontrol etmek lazım’ diyorlar. Bunu engellemek için örneğin günlük semptom kontrolü yani okula girişte çocukların ve çalışanların ateşinin ölçülmesi, genel bir hastalık halinin olup olmadığının kontrolü ki bu çok kolay değil.
"Çünkü çocuklarda belirttiğim gibi asemptomatik dediğimiz, bulgusuz, herhangi bir klinik şikâyeti olmayan çocukların sayısı ve oranı fazla. O nedenle bu semptom kontrolü yapılsın ama çok kesin bir sonuç beklenmesin diyorlar.
“Sıkı denetimler gerekiyor”
“Damlacık enfeksiyonuyla bulaşın önlenmesi için ise, biliyorsunuz ki damlacık enfeksiyonu Covid-19 için bulaşın sadece bir bölümü. Birde hava ve aerosol yönüyle bulaş var. Damlacık enfeksiyonuyla bulaşımın önlenmesi için fiziksel mesafenin kurallarına uyulmasının sağlanması lazım çocuklar arasında.
"Yüzeylerin dezenfeksiyonu, havalandırma ve el hijyeni... Bunu çeşitli okullar yapıyorlar. Örneğin tuvalete gidişlerin, yani küçük sınıfların, ana okullarının ya da ilkokul ve ilk sınıfların tuvalete gidişten, teneffüse kadar hepsinin daha sıkı denetlendiği bir durum yaşıyoruz.
“Sınıflar 8-10 kişilik gruplara ayrılmalı”
“Temas süresi önemli, bu temas süresinin önemi nedeniyle okullardaki okul ve oyun odalarındaki öğrenci sayısının azaltması gerekiyor. 20 kişilik ya da 30 kişilikse bir sınıfsa, bu sınıfın 8-10 kişilik gruplara ayırıp yapılması gerekiyor ki bu ne kadar efektif, ne kadar uygulanabilir?
“Bazı okullarda olsa bile çoğunluğunda bunu sağlamak pek kolay değil. Okullarda sınıfların havalandırılması önemli ve havadan bulaşın olabileceğini düşünerek ona karşı alınacak tek önlem, fiziksel mesafeden farklı olarak, havalandırma.
"Bunun yapılması lazım. Mevcut sınıf sayısının azaltılması önem kazanıyor. Bunun dışında okul, servis ve kantinin önemine dikkat çektim. Sonuçta pediatri dernekleri okulda risk az ama “hiç yok” denmemesi gerektiğini vurguluyorlar.
"Okulların açılması tek başına risk değil"
“Yapılan çalışmalar var, bir iki tane de onlara örnek vereyim. Örneğin Belçika’da çocukları bulaşının %89’u ailelerinden geçmiş. Okul çalışanlarında enfeksiyon riski toplumdaki diğer erişkinlerden farklı değil.
"İsrail’de okullar tekrar kapatıldı tekrar açıldı ama okulların açılması tek başına risk değil çünkü aynı zamanda diğer önlemler de azaltılmıştı. O nedenle okulları açtık ama toplumda sayı arttı, okulları kapatalım aslında tek hedef okul olmamalı. Ana okulları ve ilkokulları bu çalışmalar daha çok.
"Okulları açmak daha doğru bir karar"
“Sonuç olarak okulların eğitsel ve sosyal yararı, okul ortamında oluşacak bulaş riskinden çok daha fazla. Bunun altı vurgulanıyor ve deniyor ki 'bir çocuğun yaşamı; oyun, öğrenme ve sosyal ilişki sürekliliği ile ilintilidir'. O nedenle bu çok ufak riski göze alıp okulları kapatmak yerine açmanın daha doğru olduğunu önermekte pediatri dernekleri de.
"Bu çocuklarda olup bitenler ve okullarla ilgili olarak şimdiye dek, hep çelişkili gibi görünen çalışmalar, bulgular ve raporlar vardı. Gelinen noktada yine çok net olmasa da bir konser fikir birliği, özellikle okulların açılması yönünde seyretmekte." (RT)