Haberin İngilizcesi için tıklayın
“Hastalığın her yerde kol gezdiği bir zamanda çocuğumu okula gönderme taraftarı değilim. Çocuğum istedi diye okula getirdim” diyor, kalabalıktan uzak, ağaçların altında bekleyen bir veli…
Az ötede bekleyen kaygısı gözlerinden okunan bir başkası ise “Heyecan, korku, stres içindeyim. Çocuğum okula gitmeyi çok istediği için getirdim, bana kalsa göndermezdim” diyor.
Covid-19 salgının Türkiye’de görüldüğü mart ayından itibaren okulların açılmasıyla ilgili tartışmalar devam ediyor.
“Açılmalı mı, açılmamalı mı, ne şekilde açılmalı?” tartışmaları henüz tamamlanmasa da bugün binlerce anasınıfı ve ilkokul birinci sınıf öğrencisi yüz yüze eğitime başladı.
Öğrenciler büyük bir heyecanla okula başlıyor ama durum veliler için hiç de öyle değil…
Beylikdüzü Çağdaş Yaşam Profesör Ahmet Merdivenci İlkokulu, önünde sabahın erken saatlerinde öğrenciler ve veliler yavaş yavaş toplanıyor. Çocuklar heyecanla seke seke anne babalarının etrafında döne döne yürüyorlar ama velilerin rengi soluk.
Hemen hepsi "Çocuğum istediği için getirdim, yoksa getirmezdim” diyor.
Beylikdüzü Çağdaş Yaşam Profesör Ahmet Merdivenci İlkokulu'nda sınıflar normal şartlarda 45 kişilik, ama salgın nedeniyle 15 kişilik gruplara bölünmüş. Veliler, okul kapısına asılı listeden çocuklarının ismini arıyorlar. Listede pazarteside görünenler en uzak noktaya geçip içeri alınacakları saati bekliyorlar.
Ders günü farklı olan veliler ise, “Ohh kurtulduk, ilk kurbanlar biz değiliz” dercesine çocuklarını alıp gidiyorlar. Ama öğrenciler giderken üzgün tabi.
Çocuğunun dersinin salı günü olduğunu gören Ahmet Tayyar, hızla uzaklaşmaya çalışıyor kalabalıktan. Diğer velilere göre oldukça rahat görünüyor. Salgının bitebileceğini düşünmediğini söylüyor: “Salgının 10 yıl süreceğini düşünüyorum, bitecek gibi görünmüyor. Okulların açılması gerekiyor, eğitimsiz olmaz. Ama çocuklarımızın ve öğretmenlerimizin korunması gerekiyor. Gerekli tedbirler için yatırım yapılmalı para harcanmalı.”
“Birinci sınıf olmasaydı göndermezdim”
Kızının ismini listede göremeyen Emre Topaloğlu da, okulların açılması gerektiğini söylüyor: “Kızıma okuma yazmayı öğretmek istedim ama uygulamaya baktım bizim öğrendiğimiz gibi değil hiçbir şey, harflerin okunuşu çıkan sesler dahi değişmiş Çocuğuma bildiğim gibi öğreteceğim ama okula başladığında kafası karışırsa diye çekiniyorum.
“Eğer birinci sınıf olmasaydı göndermezdim ama birinci sınıf önemli. Geçen yıl ana sınıfına gitti yarıda kaldı. Çocuk daha başlamadan eğitimden soğuyacak olursa, bir daha toparlayamayız. Haftanın bir günün okula gelecek olmasından memnun değilim. Fakat sınıfımız 45 kişilikti, şu an 15 kişilik sınıflara bölmüşler. Farklı günlerde geleceğiz, biz geldik ama gideceğiz. Çarşamba günü geleceğiz.”
“Ne yapacağımızı bilemez haldeyiz”
Okul giriş kapısına yakın bir yerde bekliyor Müge Kartal ve kızı Asya Naz. Asya annesinin kolundan çekiştiriyor “anne hadi içeri girelim” Annesi Asya’nın heyecanına eşlik edemediği için üzüldüğünü ifade ediyor: “Heyecanlıyız ama tereddüt de ediyorum. Kızım okula gitmeyi çok istediği için gönderiyorum. Hevesi kırılmasın diye yoksa göndermezdim, vakalar artış durumda hastanelerin dolduğu söyleniyor. Ben şeker hastasıyım, kronik hastalar risk grubunda, bana bir şey olsa iki küçük çocuğum var ne olacaklar. Ama okula göndermemek de çözüm değil.
“Ne yapacağımızı bilemez haldeyiz. Süreci izleyeceğiz, ilerleyen günlerde eğer durum daha da kötüleşirse göndermeyeceğim. Kızıma gerekli uyarılarda bulundu. Kimseye sarılmaması, kimseden bir şey alıp vermemesi gerektiğini söyledim. Çantasına yedek maskeler, dezenfektan, ıslak mendil koydum. Ama ne kadar da olsa çocuk, oyun oynarken her şeyi unutuyorlar. Ana sınıfına gitmesi gereken çocuğumda var ama göndermedim. Kızımın heyecanını görünce hevesini kıramadım.”
“Heyecandan uyumadı çocuk”
Okulun karşısındaki ağaçların altında tüm velilerden uzakta duruyor Meray Mansuroğlu Mecit. O da çocuğunu okula gönülsüz getirenlerden çünkü korkuyor: “Çocuğum istedi diye okula getirdim. Bir veli olarak, hastalığın her yerde kol gezdiği bir zamanda çocuğumun okula gönderme taraftarı değilim.
“Evde annem var, kronik hastalıkları var. Annemin hastalanmasından çok korkuyorum. Ama çocuğumda okula gitmek istiyor, heyecandan uyuyamadı çocuk. Öğretmenimizi tanıyoruz, büyük oğlumun da öğretmeniydi. Çok titiz ve öğrencilerini çok önemsiyor, öğretmenimize duyduğum güven için getirdim. Yine de gözlemleyeceğim, bir hafta sonra vakalar daha da artarsa göndermeyeceğim.”
“Vaka artarsa göndermem”
Okul kapısında gergin bir şekilde, içeri giren öğrencileri izliyor Filiz Köseden, kaygısı gözlerinden belli oluyor. Konuşmaya başlayınca sesine de aynı telaş yansıyor. O da çocuğunun talebinin önceliğine alan velilerden: “Heyecan, korku, stres içindeyim. Çocuğum okula gitmeyi çok istediği için getirdim, bana kalsa göndermezdim.
Ana sınıfındaki arkadaşlarının birçoğu başlıyor, ‘ben neden gitmiyorum’ diyor. Herkes bir birine şüpheli gözüyle bakıyor. 10 yaşında oğlum var ve astım hastası, korkuyorum. Eğer vakalar daha da artarsa kesinlikle göndermem.”
"Sınıfı görmek istedik ama içeri almadılar"
Öğrenciler okula giriyor, veliler bir süre daha bekleyip iki saat sonra dönmek üzere ayrılıyorlar. Yavaş yavaş okulun kapısından uzaklaşan Betül Sönmez, "Sınıfı görmek istedik ama içeri almadılar" diyor.
"Ne yaptıklarını bilmiyoruz, dezenfektan koyduk deniliyor ama bilmiyoruz" diye devam ediyor: "Okulun yarısı boş 15 kişilik sınıflara bölünmüş daha bölebilirlerdi. Çocuğum 7 yaşında olduğu için gönderiyorum, yoksa göndermezdim. Çocuk bu sene de gitmezse seneye 8 yaşında olacak ve akranlarıyla olmadığı için okuldan soğuyacak. Haftanın bir günü okula gelerek ne kadar verim alacaklar onu da bilmiyorum.
"Her yer açık ama okullar kapalı"
Her yer açık ama okullar kapalı. Normalde tersi olması gerekir, kafeleri, restoranları, AVM'leri kapatıp okulların açılması gerekir. Ama okullar para getiren değil aksine devlete yük olan yerler, o yüzden her yer açık okullar kapalı. Eğer herkes kendi şehrinde kalsaydı, seyahat izni verilmeseydi, şu an çocuklarımız okullarında olurlardı. Korkumdan, çocuğumun heyecanını bile paylaşamıyorum."
(RT)