Norveç Helsinki Komitesi / İnanç Özgürlüğü Girişimi Türkiye Başbakanı Davutoğlu’ma bir açık mektup yazdı.
Mektupta Türkiye’de din eğitimi ve din öğretiminin Cumhuriyet tarihi boyunca devlet tarafından büyük düzenlemelere ve sınırlamalara tabi olduğunu hatırlatıldı, çeşitli hükümetlerin din eğitimi alanında farklı formüller uyguladığı vurgulandı.
“Ne var ki, din eğitiminin niteliğinin belirlenmesinde insan hakları standartlarının gerekleri yerine, çoğu zaman siyasal gelişmeler belirleyici olmuştur.”
Tarafsızlık ilkesi
Eleştirilerin nedenlerine bir örnek |
Norveç Helsinki Komitesi / İnanç Özgürlüğü Girişimi'nin eleştirdiği noktalardan biri de din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinin belirli bir din öğretimi olma niteliğinin değişmemiş olması. Bu zorunlu dersler dördüncü sınıfta başlıyor. Dördüncü sınıf ders kitabında her ünitenin sonunda Kur’an’dan bir sûre ve anlamı öğretiliyor. Din ve Ahlak Hakkında Neler Biliyorum başlıklı birinci ünitede yer alan başlıklar şöyle: * Bismillâhirrahmânirrahîm * Allah’a şükür * Sevap ve Günah Kavramları * Dilek ve Dualarımızda Dinî ifadeler * Selamlaşıyoruz * “Kelime-i Tevhit” ve “Kelime-i Şehadet”i Öğreniyoruz |
İnanç Özgürlüğü Girişimi dinler karşısında tarafsızlık ilkesini gözetme yükümlülüğü de dahil olmak üzere, insan hakları hukuku ilkelerini temel alarak din derslerinin içeriği ve muafiyet mekanizmasıyla ilgili öneriler ve tespitlerde bulundu, çeşitli noktalara dikkat çekti.
Derslerin içeriği
* Derslerin, belirli bir din öğretimi olma niteliğinin değişmemiş olması, objektif ve nesnel bir nitelik kazanamaması temel sorun olmaya devam ediyor.
* İnsan hakları hukukuna göre devlet eğitim alanındaki faaliyetlerinde yansızlık ilkesini gözetmekle yükümlüdür. Bu alanda yükleneceği görevleri yerine getirirken ana ve babanın, bu eğitim ve öğretimin kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına saygı gösterme konusunda yasal yükümlülük altındadır.
* Zorunlu din öğretimi niteliği nedeniyle din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri mevcut biçimiyle insan hakları yükümlülükleriyle bağdaşmıyor. Ebeveynlerin çocuklarını kendi din, inanç veya felsefi görüşleriyle yetiştirme hakkına saygı göstermiyor.
* Ayrıca çocuk, evde öğrenilen inanç ve değerler ve okulda öğretilen inanç ve değerler arasında çelişkide kalabilmektedir.
Öneriler
Norveç Helsinki Komitesi / İnanç Özgürlüğü Girişimi bu noktalara dayanarak bazı adımların atılmasını önerdi.
Bu nedenle aşağıdaki adımların atılmasını öneriyoruz:
* Din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri zorunlu olmamalı.
* Bu dersler zorunlu olacak ise, gözden geçirilerek dinler hakkında nesnel bir ders niteliğine kavuşması için değiştirilmeli.
Muafiyet mekanizması
İnanç Özgürlüğü Girişimi mevcut mevzuat gereğince sadece Musevi ve Hristiyan ailelerin çocukları zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinden muaf olduğuna da dikkat çekti.
“Aleviler, Bahailer, ateistler ve devlet eliyle sağlanan İslami eğitimi inançlarıyla uyumlu bulmayan Sünni Müslümanların çocukları bu dersi almak zorunda kalıyor.
“Söz konusu dersler dinler hakkında tarafsız bir ders niteliğine sahip olmadığı sürece, öğrenciler basit bir şekilde muaf olma isteklerini belirterek dersten muaf olabilmelidir.
“Öğrencinin din veya inancını açıklaması gerekli olmamalıdır.”
AİHM kararları
Mektupta muafiyetle ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına da atıfta bulunuldu.
“AİHM, muafiyet olanağı olduğu halde, muafiyet hakkını kullanan öğrenciler için alternatif derslerin sunulmamasından ötürü öğrencinin okul hayatı boyunca karnesinde ‘din/ahlak’ alanının boş bırakılmasının, din veya inancını açıklamama hakkını zedeleyecek şekilde haksız bir damgalanmaya maruz kalmasına neden olduğu gerekçesiyle Madde 9’la birlikte Madde 14’ün ihlal edildiğine karar vermiştir.” (YY)
Açık mektubun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
MEB'in ders kitaplarına buradan ulaşabilirsiniz.