Gezildiği anda, popstar yarışmalarındaki Bayhan ve Firdevs üzerinden sürdürülen tartışmaları anımsıyor insan. Hani, halk, halk olmak, dul olmak, yoksul olmak, okumamış, okutulmamış olmak gibi kavramların tartışıldığı günler vardı. Bayhan ve Firdevs çok "eksterm" örneklerdi ya!
Nurtepe'ye ya da Alibeyköy'e ya da Kartala'a bir kez gidildiğinde, sabah üst üste binilen belediye otobüsünde bir kez seyahat edildiğinde manasızlaşacak tartışmalar...
Nurtepe mahalle muhtarına uğradığımzda birçok şey anlattı bize. Muhtar olarak yer yer bir belediye başkanının yapması gereken işlere kalkışmak gerktiğini çünkü Nurtepe'nin yerel yönetim tarafından mimli bir bölge olarak "fiş"lendiğini, herşeyin çok zor geliştiğini anlattı.
İlk Adım Kadın Kooperatifi'nden Oya ile birlikte muhtarın sobalı odasında oturduk bir süre. Sonra kooperatife indik, bir alt kata. Diğer kadınlar da gelmeye başladılar sırayla. Serap geldi önce. Ardından Zeynep, sonra Gülizar, Gülten ve diğerleri..
Farklı yaşlardan bir grup mahalleli kadın bir yıl önce yerel seçimlerde yan yana gelip başladıkları kadın çalışmasını, daha sonra Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı' (KEDEV)nın da desteğiyle bir kooperatife dönüştürüp bugüne gelme süreçlerini anlattı.
Kooperatifte toplantılar genellikle akşamları ya da hafta sonları yapılıyormuş. Çünkü ağırlıkla ev kadınları olsa da kooperatifte çalışan kadınlar da var. Dolayısıyla bir salı akşamı, saat sekizde yapacakları toplantı öncesi ziyaretlerine gittim.
Nasıl başladınız bu kooperatif çalışmasına?
Serap: Geçen sene yapılan yerel seçimlerde bir grup kadın, kadın çalışması yapmaya karar verdik. O dönemde TCK ve Medeni Kanun değişiklikleri de çok gündemdeydi. Biz de biraraya gelip hem bu değişiklikleri tartışmak hem de bilgilenmek için bir etkinlik düzenlemeye karar verdik Seçim bürosunda yaklaşık yüz kadının katıldığı, bir avukat kadının da bize bilgi verdiği bir toplantı düzenledik. Toplantıya katılan kadınlar da daha çok Kürt ve yoksul kadınlardan oluşuyordu. Toplantıda konuşulanlar ve söylenenlerden anladığımız kadarıyla kadınların çoğu, "TCK ve Medeni Kanun'daki haklarımızdan bahsediyorsunuz ama biz damardan bağlıyız kocalarımıza. Çünkü bize onlar bakıyor, eve parayı onlar getiriyor. Oraya gelene kadar daha çok iş var," dedi. Biz de birkaç kadın bu etkinlikten sonra bu kadın çalışmasını sürdürmeye karar verdik. Kadınların bir araya gelip ekonomik olarak da güçlenmelerine katkı sunacak bir çalışmayı önümüze koyduk. O esnada 2000'den bu yana, Nurtepe'de başka bir kadın grubu da KEDEV'in de yardımıyla bir kurum açmaya çalışıyormuş. Biz de bu kadınlarla tanışıp bir araya geldik. Hatta Gülten Hanım, "ben sizinle tanıştıktan sonra artık bu işi yaparız diyorum," demişti. Yani gücümüzü birleştirdik. Ve geldiğimiz noktada kooperatifi kurduk, çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
KEDEV'le kurduğunuz ilişki nasıl bir ilişki?
Serap: Onlar sadece bize yardım etti. Gerek bürokratik işlemlerde, gerek kooperatifin kurulma sürecinde, gerekse biz verdikleri eğitimlerle bize yardımcı oldular. Biz bir kurum olmaya çalışırken bize kooperatif fikrini veren de kurulma aşamasında nasıl yapacağımıza dair eğitim veren de KEDEV'di. Parasal destek de verdiler. Biz şimdi bu borcu geri ödüyoruz. Tabii bazı problemler de olmuyor değil. Mesela biz feminist kadınlar olarak, bir çalışma yapmak istiyoruz. Ama KEDEV'in bakış açısı daha çok anne çocuk eğitimi vs. gibi konular üzerinde. Bu konularda zaman zaman sürtüşmeler yaşansa da, bu sorunları çözmeye çalışarak kooperatifteki çalışmalarımızı yapıyoruz. KEDEV'in bizim iç işleyişimize karışması gibi bir durum söz konusu değil. Biz bütün kararları burada bütün kadınlar olarak alıyor ve uyguluyoruz..
Peki kooperatifte kadınların ekonomik olarak kendi ayakları üzerende durmasının önünü açacak ne gibi faaliyetler kurmayı hedeflediniz? Hedeflediğiniz çalışmanın neresindesiniz şu anda?
Serap: Birçok hayal kurduk biz, ama mesela belediyeden bize verilen sözler tutulmadı. Bizim daha uygun bir yerimiz olsaydı, mesela bir çorap fabrikası çorapların paketleme işini buraya verecekti. Kadınlar da buradan maddi kazanç sağlayacaktı. Ama mekânımız uygun olmadığı için bu işi alamadık. Yine mesela bir mutfak kurma hayalimiz vardı. Yemek yapıp işyerlerine satmak gibi bir projeydi bu. Ama yer tahsis edilmediği için bize bunu da gerçekleştiremedik. Ama işte şu anda bir çocuk odamız, bir de ikinci el eşya sattığımız Elele'miz var.
Kooperatifin başından beri yola çıkan kadınların hepsi devam ediyor mu?
Serap: Şu an kooperatifte ilk gelen kadınların birçoğu yok. Bu kadınların kimisi benim bilemediğim sebeplerden, kimileri kendi problemleri dolayısıyla çekildiler bu çalışmadan. Ama bir kısmının kocaları tarafından buraya gelmeleri yasaklandığı için burada olmadıklarını da biliyoruz. Ama hâlâ buraya gelmeye devam eden kadınların bir kısmı da problemler ve gerilimler yaşayarak buraya gelmeye devam ediyor..
Oya:Mesela, gece bir kadın sokağa çıkamaz gibi bir bakış açısı var. Ben ev kadınıyım. Beni buraya bir arkadaşım çağırdı ilk. Geldim, ortam çok güzel. Evde oturmak yerine burada bir işe yaradığımı hissediyorum. Sonra ben de burada eğitim aldım. Burada ne kadar çok iş yaparsam o kadar kamçılandım. Eşimin de bana bir olumsuz etkisi olmadı. Ben şimdi hem Gültepe'deki ikinci el dükkânı Elele'den hem de buradaki Elele'den sorumluyum. Bir işe yaradığımı hissediyorum ve bu beni çok iyi etkiliyor. Mesela hayatta böyle bir konuşma yapabileceğimi düşünemezdim.Şimdi kendime güvenim geldi. Eskiden belediye başkanıyla konuştuğumu rüyamda görsem inanmazdım. Ama şimdi bunları yapıyorum. Muhasebeciyle konuşuyorum, buranın işleri için pazarlıklar yapıyorum, mahallelinin buraya desteğini arttırmak için onları ikna etmeye çalışıyorum. Bütün bunlar bende İlk Adım sayesinde olan değişimler..
Sizce neden bu kadar güvensizdiniz daha önce?
Oya: Aile yaşantısı ve öğrendiğimiz şeyler çok etkili. Ben Karadenizli bir ailenin kızıydım. Çok sıkı olmasa da ailem, kızların gece evden çıkmasına asla müsaade etmezdi. Bütün bunlardan sonra bir eziklik hissediyorsunuz. Ben eşimde fazla baskı altında olmadım ama, yine de bir eziklik vardı. Ama buraya geldikten sonra hem aileme hem de başkalarına daha rahatlıkla bir şeyler anlatabiliyorum artık. Gece saat onda da kadın kısmı da olsam evden çıkabilirim, gece on ikide eve de dönebilirim diyebiliyorum..
Kooperatife mahallelinin bakış açısı nasıl?
Oya: Çok farklı şeyler söylendi. En çok da başaramazsınız, orası iki ayda kapanır, biz çok gördük böyle şeyler gibi laflar edildi çok fazla. Ben de bunu söyleyen herkese "gelin birlikte yapalım, başarırsak hepimizin başarısı olsun" demiştim. Bugün bu lafları söyleyen bir çok kadın gelip özür diliyor benden. Ya da bazıları buraya katılmak istiyor.
Nurtepe, hep solcu, bu tip kültürel faaliyetlerin daha kolay zemin bulduğu bur yer olarak görülür aslında...
Oya: Aydın görünen insanların hiçbiri ailelerine aydın değiller. Ne eşlerine ne de çocuklarına karşı. Aydın olan bir insan eşine yasak koyar mı bir kadın kooperatifine gitmesi konusunda?
Serap: Eşleri tarafından engellenen kadınların çoğu da hayır ben bunu yapmak istiyorum diyecek özgüveni bulamıyor kendisinde. Böyle bir kararlılık sergileyemiyorlar. Buraya dair, burada siyaset yapılıyor önyargısı da çok oldu. Biz de feministler olarak kadın siyasetinin kadının özgürleşmesinden ne kastettiğimizi tam anlatamadık. Hâlâ insanlar, kadınların ikinci cins olduğunu, ev içindeki görünmeyen emeklerinden dolayı bir sömürü yaşadıklarını bilmiyor. Ve nerede bir toplaşma görseler burada siyaset yapılıyor gibi bir önyargıyla yaklaşıyorlar. Aynı önyargıyı belediyeden de gördük.
Kooperatifte bir gün boyunca neler yapıyorsunuz?
Oya: Sabah saat sekizde Sebahat Hanım var, görevli arkadaşımız, o burayı açıyor. Çocuk odasından sorumlu bir öğretmenimiz var. O geliyor, çocukların okul saati bitene kadar burada kalıyor. Onun dışında buradaki bütün kadınlar, neyle görevlilerse, işte ikinci el eşyalarla ya da oyun odasıyla, ya da bürokratik işlerle, onlarla koşturup duruyoruz. Ziyaretçilerimiz oluyor. Bilgi almak, üye almak isteyenler oluyor. Onlarla sohbet ediyoruz. KEDEV'den ya da ne bileyim mesela Hindistan'dan kadın sendikasından ziyaretçilerimiz oluyor. Mesela bugün İstanbul Üniversitesi'nden iki ziyaretçimiz oldu. Cuma günleri gelip, çocuklarla gönülü ilgilenmek istediklerini söylediler. İkinci el eşyalarımızı bir milyondan başlayan en pahalısı da beş milyon olan fiyatlarla satıyoruz, ihtiyacı olanlara.
Kadın kadına bir ilişki kurarken zorluk ya da yeni bir tarz yaratma sancısı çekiyor musunuz?
Tabii ki zorluklar yaşıyoruz. Biz de aldığımız eğitimlerde en çok bunların üzerinde durduk. Farklı mekanizmalar oluşturarak, bu problemlerin üstesinden gelmeye çalışıyoruz. Mesela birbirinin arkasından konuşmak yerine yüzüne düzgün bir üslupla eleştiri yapmayı, iki kadın arasındaki problemi bir üçüncü kadını da yanına alarak çözmeyi deniyoruz. Ya da ortaya getirip sorunları hep birlikte çözmek gibi yöntemler geliştirmeye çalışıyoruz. Birbirimize dair düşüncelerimizi açıktan söylemek gibi çabalarımız var. Tabii hepsi birden olmuyor, zaman gerekiyor bunun için. Elbette sancılar çekiliyor, gerilimler oluyor, ama sanırım başarılı olmaya da başladık..
Burası hayatınızda nasıl bir yere sahip?
Gülten: Ben de başından beri bu kooperatif çalışmasının içindeyim. Çocuk bakıyordum daha önce de. Daha sonra KEDEV'le tanışmam ve buradaki diğer kadınlarla yanyana gelmemle birlikte niye daha fazla çocukla daha geniş bir şey yapmayayım ki diye düşündüm. Sonuçta hepimiz dar gelirli aileleriz. Burada çok güzel çalışmalar yapıyoruz. İnsan evin içinde dört duvar arasında bir sorun yaşasa, nasıl çözeceğini bilemiyor. Ama buraya gelip iki güleryüz görünce, arkadaşlarıyla konuşunca rahatlıyor tabii. Bu muazzam bir şey.
Zeynep: Ben de buraya bir arkadaşımın çağrısıyla geldim. Birlikte çok güzel şeyler yapıyoruz. Mesela, burada bir arkadaşım vardı, eşi çalışmasına izin vermiyordu. Ama şimdi o da benim çalıştığım yerde çalışıyor. Onun hayatında burası bayağı bir değişiklik yarattı yani..
8 Mart'ta ne yaptınız?
Oya: Ben ilk kez bir 8 Mart etkinliğine burada katıldım. Çok güzeldi. Hem eğlendik, hem oynadık. Hem de konuştuk. Sorunlarını anlatan arkadaşlar oldu. Mahalleden ilk kez buraya gelen kadınlar oldu. Gitar çalan bir arkadaşımız gitar çaldı, küçük bir gösterimiz oldu, bir kutlama yaptık biz de.(BD/EÜ)