Nükleer Silahların Tamamen Kaldırılması İçin Uluslararası Kampanya'nın (ICAN) düzenlediği "Nükleersiz Bir Dünya ve Nükleer Silahlardan ve Kitle İmha Silahlarından Arınmış Bir Orta Doğu İnşa Etmek" konferansı İstanbul Taksim Hill Otel'de gerçekleştirildi. Konferansta nükleersiz bir dünya ve Orta Doğu ile bu süreçte Türkiye'nin rolü konuşuldu.
Açılış konuşması yapan ICAN Türkiye Koordinatörü Arife Köse dünyada bulunan iki yüz bin nükleer silah olduğunu, bu silahların doksan tanesinin de Türkiye'deki İncirlik Üssü'nde bulunduğunu ifade etti.
Demokratik sorun olarak nükleer silahlanma
ICAN Avrupa, Orta Doğu, Afrika Koordinatörü Arielle Denis nükleer silahlanma politikalarının demokratik ülkelerde dahi çok az kişinin bilgisi ve onayında gerçekleştirildiği belirterek olası nükleer savaşların, bu programlarda sözü olmayan toplumlar açısından sonuçlarını aktardı.
"1980'li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Rusya'dan bir grup hekim nükleer silaha sahip iki ülke arasındaki olası bir nükleer savaşa ilişkin model hazırladı. Nükleer kış kavramı ilk o zaman ortaya çıktı."
"Araştırmalara göre, iki ülke Hiroşima'ya atılan bombanın ölçeğinde ellerindeki silahların yüzde ellisini kullandıkları takdirde dolaylı ya da dolaysız olarak yirmi milyon insan kesinlikle ölecek. Hızlı bir soğuma yaşanacak ve bu yüzden nem, yağmur oranları ve iklimler değişecek, bölgede büyük oranda tarım sona erecek ve kıtlık yaşanacak."
"Bugün besine ulaşamayan bir milyar insanın nükleer savaşın yaratacağı kıtlık içerisinde besine ulaşma imkanları tümüyle ortadan kalkacak ve bir milyar insan kesinlikle ölecek."
"Ve bunlar şu anki nükleer silahların ortalama yüzde biri büyüklüğünde silahlar ateşlendiğinde gerçekleşecek."
Nükleer silah ve nükleer savaş tehdidi
İsrail Silahsızlanma Hareketi'nden Sharon Dolev kamuoyunda nükleer silahlara sahip ülkelerin "zaten bu silahları kullanmak istemediği" algısının bulunduğunu ifade etti. Silahsızlanma için barışın gelmesinin beklenmemesi gerektiğini, silahsızlanmanın barışı inşa edeceğini belirten Dolev şunları söyledi:
"Nükleer silah varsa nükleer savaş tehlikesi de vardır. İsrail'de nükleer silahlar söz konusu olduğu zaman bunun hakkında sadece generallerin ve benzeri yetkililerin konuşmaya hakkı olduğunu düşünüyorlar. Hayır. Onlar, zaten sorunu yaratmış olanlar. Nükleer silahları asıl bizim konuşmamız lazım."
" Nükleer silahlar sadece ordulara karşı değil bize karşı, insanlara karşı, sivillere karşı, kentlere karşı yaratıldı. Nükleer silahlardan kurtulabilir miyiz? Evet, ancak daha çok olursak."
Uluslararası Nükleer Savaşın Engellenmesi İçin Doktorlar (IPPNW) İran üyesi ve Tahran Barış Müzesi kurucusu Leila Moein silahlanmaya karşı barışı öğretmenye çalıştıklarını ifade etti.
"Benim ülkem, nükleer silahlara sahip ülkeler tarafından kuşatılmış bir ülke. Komşu ülkelerde ABD üsleri var. Dolaysıyla benim halkıma 'daha fazla silah üretmek ve güçlü olmak' daha mantıklı gelebilir. Bu yüzden de biz de bilhassa okullarda, çocuklara, barışın, barış müzakerelerinin silahlardan ve ordulardan daha güçlü olduğu öğretmeye çalışıyoruz."
Greenpeace Akdeniz Kampanyalar Sorumlusu Hilal Atıcı nükleer enerji ile silahların birbirinden çok da farklı olmadığını ifade etti. Atıcı, nükleer silahlanmanın "devletçi güvenlik anlayışı" ile gerçekleştiği ancak bunun topluma yansımadığını belirtti.
Atıcı, nükleer silahların "canavar" haline getiren özelliklerinin doğada binlerce yıllık kalıcıkları olduğu ifade ederek "Önümüzdeki bin yıl içerisinde barışı sağlasak bile bizden yüzlerce nesiler sonrası dahi bu silahların etkisini görecek" dedi.
Nükleer silah deposu olarak İncirlik Üssü
İncirlik Üssü kitabı yazarı Selin Bölme nükleer silahların konuşlandığı ülkeleri de tehdit altına soktuğuna dikkat çekti.
"Bu silahların o ülkenin savunmasına katkı sağladığı tamamen gerçek dışı. O silahların varlığı bile o ülkeleri tehdit altına alır. Kolay kolay kullanılamayan bu silahların varlığının tek sebebi ABD üssü olmaktır."
"Orta Doğu'da böylesi bir süreç yaşanırken İncirlik Üssü'nde saklanan bu silahlar Türkiye'yi hedef haline getiriyor. Bu silahların kullanımını bir yana bırakın, varlıkları bile çevresel, güvenlik ve o ülkenin savunulması açısından sorun yaratır. Türkiye'nin bu silahlardan kesinlikle kurtulması gerekiyor."
Hollanda'dan IKV Pax Christi (Kiliseler Arası Barış Konseyi) örgütü'nden Susi Snyder, Avrupa'da "hakkında konuşulmayan" ABD'ye ait nükleer silahlar olduğunu ifade etti. Snyder, bu durumun önceleri sorun olmazken, ABD'nin bu silahlara ait modernizasyon çalışmalarının maliyetlerinin silahlara evsahipliği yapan ülkeler tarafından karşılanması talebi üzerine kamuoyunda sıkıntı yarattığını söyledi.
Yeşiller Ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüsü Arif Ali Cangı İncirlik'in "denetimsiz bir üs" olduğunu vurguladığı konuşmasında şunları aktardı:
"İncirlik üssünde neler olup olmadığı hiçbir şey bilmiyoruz. Hatta iddia ediyorum ne Savunma Bakanı ne de o üssü idare ettiği söylenen Hava Kuvvetleri Komutanı biliyor. Her şey büyük bir gizlilik içinde."
"Örneğin 1960 ile 1990 arasında İncirlik'te nükleer başlık olduğunu artık biliyoruz. Düşünün kendi topraklarımızda nükleer bomba vardı. Fakat biz bunu kendimiz keşfetmedik, ABD'deki birsivil toplum örgütünden ancak öğrenebildik.
"Türkiye'de kamuoyunun çoğunluğu nükleer silahları istemiyor ancak Türkiye Cumhuriyeti Devleti Birleşmiş Milletler'in önerdiği nükleer silahsızlaşma anlaşmasına karşı çıkıyor. Bu demokrasi sorununu gösteriyor. Bu yüzden demokratik güçler olarak hükümete baskı yapmamız bu işin siyasetini yapmamız gerekiyor.
Küresel Bak'tan Şenol Karakaş da İncirlik Üssü'nün Türkiye için bir utanç kaynağı olduğunu ifade etti.
"İncirlik Türkiye için bir utanç aslında. Hem Irak'tan Guantanamo'ya götürülecek Iraklılara ABD'nin işkence yaptığı yer. Irak ve Afganistan'ı bombalayan uçakların kalktığı yer. Iraklıların ve Afganistanlıların işkence gördüğü yer. Bu yüzden İncirlik Üssü'nün derhal kapatılması, lağvedilmesi gerekiyor."
Çubukçu: NATO kontrol edebileceği bir nükleer projeye karşı çıkmaz
Gazeteci Mete Çubukçu konuşmasında Orta Doğu'daki nükleer silahlanma tartışmalarının yanı sıra konvansiyonel silahlanmanın arttığına dikkat çekti. Bölgenin silah ticareti açısından hala önemli bir alan olduğunu ifade eden Çubukçu, İran'la yaşanan nükleer geriliminin temelde İran'ın sistemin dışında duran yaklaşımından kaynaklandığını ifade etti.
"İran eğer sistemin bu kadar dışında olmasaydı, sisteme bu kadar kafa tutmasaydı ABD'nin bu kadar karşı çıkacağını sanmıyorum. Keza kontrol altındaki bir nükleer santral ya da silahlanmaya NATO'nun ve batının diyebileceği, karşı çıkacağı bir durum yok."
Çubukçu ayrıca, İran'ın nükleer silahı olduğunu iddia ederek tehdit olarak gösteren İsrail'in nükleer silahlara sahip olmasının gözden kaçtığını, İsrail'in, batı ülkeleri tarafından "yaramaz çocuk" olarak görüldüğünü ifade etti. (EA)