Doğum oranlarının azalmasından, yetişkinlerin evlenmemesinden şikayetçi olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzası ile Nüfus Politikaları Kurulu ile Aile Enstitüsü kuruldu.
Kararnameye göre, nüfus politikalarının eşgüdüm içerisinde bütüncül bir yaklaşımla oluşturulması ve daha etkin uygulanmasını sağlamak, demografik yapıdaki gelişmeleri izlemek ve değerlendirmek üzere Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde Nüfus Politikaları Kurulu kuruldu.
Kurul, Cumhurbaşkanı Yardımcısı başkanlığında, Adalet Bakanı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, Gençlik ve Spor Bakanı, Hazine ve Maliye Bakanı, İçişleri Bakanı, Milli Eğitim Bakanı, Sağlık Bakanı, Diyanet İşleri Başkanı, İletişim Başkanı, Strateji ve Bütçe Başkanı ve Türkiye İstatistik Kurumu Başkanından oluşacak. Cumhurbaşkanı Yardımcısının katılamadığı hallerde kurula, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı başkanlık edecek.
Kurul toplantılarını 6 ayda bir gerçekleştirecek. Başkan tarafından gerekli görülmesi halinde daha sık toplantılar yapılabilecek. Başkan tarafından gerekli görülmesi halinde Kurul toplantılarına gündemle ilgili bakanlar ve kamu görevlileri ile özel sektör, sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları, sendikalar ve üniversite temsilcileri davet edilebilecek.
Kurul tarafından, eylem planı başlıkları ve belirlenen öncelikler doğrultusunda çalışmalar yürütmek, teknik faaliyetlerin yönlendirilmesi ile eşgüdümünü ve takibini yapmak amacıyla komiteler ve çalışma grupları oluşturulabilecek.
Kurulun görev ve yetkileri
Anadolu Ajansı’nın haberine göre, Kararnamede, kurulun görevleri, şöyle sıralandı:
*Nüfus politikaları alanında genel koordinasyonu sağlamak, nüfus politikalarının oluşturulması ve uygulanmasında görev ve sorumluluğu bulunan kurum ve kuruluşlar arasında işbirliği sağlamak ve bu kapsamda hazırlanacak eylem planı aracılığıyla planlı ve bütüncül bir yaklaşımla çalışmaları koordine etmek, nüfus politikaları ile ilgili yürütülen ulusal ve uluslararası çalışmaları izlemek ve değerlendirmek, gerektiğinde politika uygulamalarına yönelik etki analizleri yaptırmak.
*Nüfus politikaları ile ilgili çalışmalarda birden fazla kurumun görev ve yetki alanına giren hususlarda, komiteler veya çalışma grupları oluşturmak ve bunların iş programları ile çalışma usul ve esaslarını belirlemek, demografik yapıda meydana gelen değişimler ile doğurganlık oranının azalmasına neden olan faktörleri ve bunların ortaya çıkardığı sonuçları kapsamlı olarak incelemek.
Gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamak, doğurganlık hızının nüfusun yenilenme seviyesinin üzerinde tutulması ve aile kurumunun güçlendirilmesi suretiyle sağlıklı ve dinamik nüfus yapısının korunması için kısa, orta ve uzun vadeli politikaların oluşturulmasını sağlamak ve kurul kararları ve eylem planının uygulama sonuçlarını değerlendirmek.
Aile Enstitüsü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzası ile yayımlanan kararname ile Aile Enstitüsü kuruldu.
Enstitünün, aile yapısının ve değerlerinin korunması ve güçlendirilmesi, ailenin sosyal refahının artırılması, kadın, çocuk, engelli, yaşlı, şehit yakını, gazi ve gazi yakınları ile ilgili politikalarla veri oluşturmaya yönelik tüm Bakanlık faaliyetlerini kapsayan araştırmalar yürütülmesi, sosyal hizmetlerin iyileştirilmesiyle ilgili alanlarda ihtiyaç duyulan uzmanlık ve sertifika programları ile seminer, sempozyum, konferans ve benzeri etkinlikler düzenlenmesi gibi görevleri bulunuyor.
Peki, bu kurullar nüfusun artmasında çözüm olacak mı?
Çözüm: Nüfus politikaları da toplumsal cinsiyete duyarlı olmalı
Nüfus bilimi konusunda uzman Doç. Dr. İlknur Yüksel Kaptanoğlu, bu konuda daha önce bianet’e şu yorumu yapmıştı:
Kaptanoğlu, doğurganlığı etkileyen nüfus politikalarının toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlılığına da dikkat çekiyor:
“Avrupa ülkeleri içinde en yüksek doğurganlık hızı ortalama 1.8 ile Fransa’da. Bunun en temel nedeni, Fransa’nın doğurganlığın artışını destekleyen politikalarının toplumsal cinsiyet eşitliğini göz etmesi. Kadın istihdamını desteklerken, çocuk bakım hizmetleri ve yaşlı bakım hizmetlerini destekleyerek özellikle kadınlar için sadece bakım rolünü öne sürmeyen politikaların etkisi oldukça belirleyici."
"Fransa’da farklı gruplar için para yardımı, zaman ve hizmetler konularından destekler gibi farklı uygulamalar söz konusu oluyor, ki bu da sadece para yardımının yetmediğini gösteriyor. Öte yandan, Güney Kore’de toplam doğurganlık hızı 0.8 ile en düşük düzeyde; Güney Kore’de ise maddi yardımlara ve kurumsal çocuk bakımı hizmetlerine rağmen, Güney Koreli kadınlar ev içindeki cinsiyete dayalı iş bölümünde eşitliğin olmamasından şikayet ediyor. Bu nedenle, toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı politikalara odaklanmak önemli.”
"Diploması olmayanlar konuşmasın"
Prof. Dr. Ayşe Akın da Erdoğan’ın “çocuk yapın” önerilerine dikkat çekiyor ve “bu konuda diploması olmayanlar da ailelerin, bireylerin çocuk yapması konusunda konuşmasın” diyor:
“Bütün uluslararası belgeler doğurganlık gebe kalıp kalmama gebeliği önleyip önlememe insan hakkıdır. Kadın ya da erkek ve aile bu konuda kendi kararını verir. Bu kısmın altını çizmek lazım. Bir hekimlerin bir sağlık sorunu varsa yönlendiririz dolayısı ile konuşmayız bu konuda diploması olmayanların da haddi olmaması lazım konuşmaması lazım.”
“Türkiye’de istenmeyen gebeliği önleme konusunda adım atılmadığında faturasını anne ölümleri ile ödüyor. Sonrasında bu konuda iki önemli kanun çıkardı ve anne ölümleri azaldı. 3 çocuk 5 çocuk doğurun diyerek acaba anne ölümlerinin artmasını mı isteniyor. Bu gerçek unutuluyor mu? Kadınlar bugün kendi sağlıklarının ve bedenlerinin değerini biliyor bu konuda konuşmak kimseye düşmez.”
(EMK)