"Nefret paylaşma" (Fotoğraf: Unsplash / BM aracılığıyla)
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun 18 Haziran'ı "nefret söylemine karşı dinler ve kültürler arası diyalogu ve hoşgörüyü teşvik etmek" amacıyla Nefret Söylemiyle Mücadele Uluslararası Günü olarak ilan etmesinin ardında 18 Haziran bugün ilk defa kutlanıyor.
Bu vesileyle yazılı bir açıklama yapan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, "bu ilk Nefret Söylemiyle Mücadele Uluslararası Günü'nün bir eylem çağrısı" olduğunu söyledi: "Nefret söylemi herkes için bir tehlikedir ve onunla mücadele etmek herkesin görevidir."
"Çeşitlilik ve kapsayıcılık için saygıyı teşvik etmenin" önemine dikkat çeken Guterres, "Nefret söylemini önlemek ve sona erdirmek için elimizden gelen her şeyi yapmaya karar verelim" ifadelerini kullandı.
"Kelimeler fiziksel zarara neden olabilir"
Guterres, açıklamasında ayrıca şu noktalara dikkat çekti:
"Kelimeler silaha dönüştürülebilir ve fiziksel zarara neden olabilir. Nefret söyleminden şiddete tırmanış, Holokost'u tetikleyen anti-Semitizmden Ruanda'da Tutsilere karşı 1994 soykırımına kadar modern çağın en korkunç ve trajik suçlarında önemli bir rol oynamıştır.
"İnternet ve sosyal medya, nefret söylemini turbo şarj ederek sınırlar ötesinde orman yangını gibi yayılmasını sağladı. COVID-19 pandemisi sırasında azınlıklara yönelik nefret söyleminin yayılması, birçok toplumun bu tür damgalamalara, ayrımcılığa ve teşvik ettiği komplolara karşı oldukça savunmasız olduğuna dair daha fazla kanıt sağladı.
"Çok kültürlülük ve kapsayıcılık için saygıyı teşvik ederek nefret söylemini önlemek ve sona erdirmek için elimizden gelen her şeyi yapacağımızı bir kez daha teyit edelim."
18 Haziran hakkında
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, 18 Haziran 2019'da Birleşmiş Milletler Nefret Söylemi Stratejisini ve Eylem Planını açıkladı.
Söz konusu plan, dünyada artan yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve hoşgörüsüzlük, kadın düşmanlığı, Yahudi düşmanlığı ve Müslüman karşıtı nefretin endişe verici eğilimlerine yanıt olarak açıklanmıştı.
Nefret söylemiyle mücadele etmek için tasarlanmış, sistem çapındaki bu ilk BM girişimi, Teşkilatın Devletlerin çabalarını nasıl destekleyebileceği ve tamamlayabileceği konusunda temel bir çerçeve sunuyor.
Strateji, sivil toplum kuruluşları, medya kuruluşları, teknoloji şirketleri ve sosyal medya platformları dahil ilgili paydaşlarla işbirliği içinde çalışırken, nefrete bütünsel olarak ve düşünce ve ifade özgürlüğüne tam saygıyla karşı koyma ihtiyacını vurguluyor. (SD)