NATO'nun diğer kadınları ise, "başkan eşleri" olarak gazete sayfalarında yer aldılar; İstanbul gezileri, kıyafetleri, saç modelleri ve eşleriyle ilişkileri vesilesiyle haber oldular.
NATO karşıtı gösterilerde de durum pek farklı değildi. Pazar günü gerçekleştirilen "NATO ve Bush Karşıtı Buluşma"ya pek çok kadın protestocu katılırken, kürsüde söz alanlar hep erkeklerdi.
Gazeteci Berat Günçıkan, feminist Filiz Karakuş, avukat Nurperi Sancak, tiyatro sanatçısı Derya Alabora ve yazar Yaprak Zihnioğlu, bu durumu, şöyle değerlendirdi:
Günçıkan: İktidarla kadın arasındaki mesafe büyük
* Kadınlar kamusal alanı yeni yeni kullanmaya başladılar. NATO karşıtı harekette pek çok kadın eylemci olarak yer aldı. Ancak, iktidarla kadın arasında çok büyük bir mesafe var.
* Kadın eğer iktidara gelecekse, erkeğin diliyle gelmemesini umut edebilirim. Avrupa'da ve Türkiye'de kadının yeniden eve döndürülmesi yönünde ekonomik ve politik çabalar görüyorum. Bu, ancak feminist hareketin diklenmesiyle engellenebilir. Umarım kadınlar bu diklenmeyi gösterir.
Karakuş: Kadınların bağımsız mücadelesi çok önemli
* Bir sene önce, kadınlar olarak, Irak'ta savaşa karşı ortak bir etkinlik yaptığımızda, "Hem Bush hem Blair, savaşanların hepsi erkek, tesadüf mü?" demiştik. NATO üyesi 26 ülkenin devlet başkanlarından 25'inin erkek olması tesadüf değil.
* Siyaset bir erkek alanı olarak belirlenmiş; yaşam alanları ev olarak örülen kadınlar bu alandan dışlanmışlar. İktidara yerleşenler ise, Teacher ve Çiller gibi, kadınlara dair politika yapanlar değil, erkeklerin üslubunu benimseyen kadınlar olmuş.
* Bu durumdan, muhalif siyaset de nasibini alıyor. Bazı muhalif gruplarda kota uygulamalarına rastlamaya başladık, ancak buna rağmen, kadınlar yönetim kademelerine ulaşamıyorlar.
* Kota ve pozitif ayrımcılık, kadınların önünün açılması için çok önemli. Ama ayrıca, kadınların, her türlü karma örgütten ayrı, bağımsız mücadeleleri çok önemli.
* Diğer taraftan, militarist bir cephe örgütü olarak tanımlayabileceğimiz NATO içinde kadınların yer almaması hem doğal hem de sevindirici bulunabilir. Militarizm, kadınların karşılarına almaları gereken bir olgu. Erkek egemenliği ile kendisini yeniden üretiyor. Militarizm karşıtı hareketlerde, kadınların daha etkin yer alması gerekiyor.
Sancak: Dünya tersine dönse...
* Kadının iktidar karşısındaki konumu, ancak dünya tersine döndüğünde değişebilir. Kota da uygulansa, pozitif ayrımcılık da yapılsa, bu iktidar ilişkileriyle kadınlar yönetim kademelerinde yer alamazlar.
* Her şeyi güçlü bir biçimde talep edersek, her şey için mücadele edersek, uzak zamanlarda dünya belki başka bir biçimde örgütlenir.
* NATO zirvesinde iyi ki kadınlar yer almıyor. Kadın olmaları sebebiyle değil, erkek yöntemlerini kullanabildikleri için yönetime gelen kadınlar, dünyayı kadınların dilediği yönde değiştirmedi.
* NATO karşıtı harekette ise, kadın-erkek hepimiz biraz eksik kaldık. NATO'ya çok daha somut gerekçelerle, somut taleplerimizi dillendirerek karşı durabilmeliydik.
* Hepimiz, ancak özellikle de biz kadınlar, tepemizdeki tehlikenin farkına varmalı, toparlanmalıyız. Felaketin büyüğü, her zamanki gibi biz kadınların başına gelecek. Irak'ta yaşanan, Suriye ve İran'da devam eden süreç, Türkiye'de de başladı.
Alabora: Başkan eşleri iktidardan memnun
* Erkek egemen bir dünyada, kadınlar hep erkekten sonra geliyor. Erkekler de, ellerindeki gücü ve iktidarı kadınlarla paylaşmak istemediklerinden, kadınların önünü tıkamaktan çekinmiyorlar.
* Ancak sorun şu ki, NATO üyesi ülkelerin eşleri konumundaki kadınlar da, kocaları vesilesiyle elde ettikleri güç ve iktidardan memnun görünüyorlar. Kadınlar, bütün bunlara karşı durabilmek için hem erkek egemen düzenle hem de kendileriyle mücadele etmeliler.
Zihnioğlu: Toplumsal eşitsizlik, siyasi alana yansıyor
* Kadının toplumdaki mücadelesi sürüyor. Kadınlar siyasi alana çıkmak ve karar mekanizmalarına karışmak bir yana, var olmak için mücadele ediyorlar. Kadına yönelik adaletsizlik, siyasi alana da yansıyor.
* Kadınlar, başörtüleriyle, kıyafetleriyle, saçlarıyla, makyajlarıyla gündeme geliyorlar; giyimlerine göre sınıflandırılıyorlar.
* ABD Başkanı Bush'un konuşmasında kadınlarla ilgili bölümler vardı; Bush, Hıristiyan muhafazakar bir başkan olarak kadınlara saygıdan söz ediyordu. Ancak kadınların varlığından, özgürlüğünden, haklarından hiç söz etmedi. Muhalif gruplar içinde de durum farklı değil.
* Kadınların siyasete katılımı, kadınların kurtuluş mücadelesiyle doğrudan bağlantılı. Kadınların daha fazla görünür olması ise, feminist mücadeleye bağlı. Kadının kurtuluşu hareketinin yaygınlaşması, kadınların örgütlenip seslerini yükseltebilmeleri gerekli. (BB)