Çizim: Ercan Altuntaş
Kobanî davasının 30. duruşma periyodunun 1. oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsündeki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde dün görüldü.
TIKLAYIN-Adalet, siyaset ve hukuk: Kobani Davası
Davada, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 108 kişi yargılanıyor.
3 bin 530 sayfa ve 324 klasörden oluşan iddianamede 108 siyasetçi için “Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma” ile 37 kez “insan öldürme” başta olmak üzere pek çok suçtan ceza isteniyor.
TIKLAYIN - “Mahkeme, iktidarın çizdiği sınırdan çıkamıyor”
TIKLAYIN - “Kobanî davasında mahkeme, kendi yarattığı hukuku uyguluyor”
Bağcık: Mütalaa da iddianame gibi politik
Tutuksuz yargılanan siyasetçi Mesut Bağcık, esas hakkındaki mütalaaya ilişkin şunları söyledi:
“Mütalaada IŞİD’den hiç söz edilmiyor. Katliamcı ve soykırımcı çetenin ne tür katliamlar yaptığını herkes biliyor. Bu ülke sınırları içinde de onlarca katliam yaptı. Yüzlerce insan katledildi. Bu yapılanlarla insanlık tarihini yok etmeyi planlıyordu. Milyonlarca insan yerinden edildi. Bu bilinçli bir politika olarak yapıldı.
IŞİD birilerine sempatik gelebilir. Savcı, bu soykırımcı çete için bir tek laf etmemiş. Söz konusu Kürt siyasetçiler oldu mu terazi değişiyor. Bu mütalaa hukuki değildir. Dolayısıyla hazırlanan mütalaa da iddianame gibi politiktir. Burada olmamın temel nedeni Kürt siyasetçi olmamdır.
Farklı kesimler bile bu davanın niçin açıldığını bize anlatıyor. Biz bir şey demeden onlar anlatıyor. Dosyada hırsızlık ve yağma meseleleri var. Savcı bizim yaptığımızı söylüyor. Bunlar çok iğrenç şeyler.
“Söylediğim her şey meşrudur”
Saçma sapan bir iddianame, saçma sapan bir mütalaa hazırlanmış. Hiçbir etnik kimliğin öne çıkmadığı bir dünyayı tahayyül ediyorum. Tüm inançların korunmasını ve birlikte yaşamasını istiyorum. Bunlar suç ise işledim. HDP’de yer almamın nedeni bu söylemlerdir, ayrıştıran bir dil yok!
Hepinizi Diyarbakır’a, Hakkari'ye bir çay içmeye davet ediyorum. Bu söylediklerimizin dışında tabanın bir talebi var ise o zaman haklısınız derim. Bitlis’te, Kars’ta böyle bir şey duymadım. Gaipten sesler geliyor birilerine galiba. Bizim böyle bir talebimiz yok. Olsa söyleriz. İftira suçunu işlemesinler. Yaptığım hiçbir şey suç değildir. Söylediğim her şey meşrudur.”
“Partimin örgütlenme çalışmasında yer aldım”
Dosyadaki tanık ifadelerinin de tek tek çöktüğünü belirten Bağcık, “Savcı sanki her şeyi onlarla birlikte görmüş gibi konuşuyor. Bir davanın tanığı savcı olabilir mi? Benim örgütte olduğum iddia edilmiş. Evet, ben bir örgütte yer aldım. Burada ben de söyledim. Ben partimin örgütlenme çalışmasında yer aldım. HDP, BDP ve DBP’de yöneticilik yaptım. Benim örgütüm siyasi partidir. Anayasal çerçevede kurulmuş bir siyasi partinin çalışanıyım. Ben örgütlenme çalışanıyım. Bu konuda bir suç varsa, buyurun cezayı verin” diye konuştu.
Duruşma bugün devam edecek. (AS)