Kadınlar ayrımcılıktan mağdur, Müslümanlıktan değil
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na gönderdiği yazıda DİSK, "Türkiye'de kadınların çeşitli alanlarda ayrımcılığa maruz kaldıklarını, ancak Müslüman olmalarından kaynaklanan bir ayrımın söz konusu olmadığını " belirtti.
DİSK açıklamasında, Türkiye nüfusunun yüzde 90'ından fazlasının Müslüman olduğu belirtilerek, "Çalışan kadınların da aynı oranda Müslüman olduğunu söylemek mümkün. Dolayısıyla, Müslüman kadınlara ayrımcılık yapıldığını söylemek, çalışan yüzbinlerce Müslüman kadını görmezden gelmek demektir" denildi.
"Müslümanlık başını örtmekle olmaz. Türkiye'de dinini Müslüman olarak kabul eden ve başını örtme gereği duymayan milyonlarca kadın vardır" denilen açıklamada, "laiklik" ilkesine vurgu yapıldı; "Bu ilkenin gereği olarak, dini simgeler kamusal alanda kullanılamaz" denildi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) türban yasağını onaylayan kararına gönderme de yapılan DİSK açıklamasında, İran'ın iddia ettiği ayrımcılığın, kendi yaşam biçimini başkalarına empoze etmek isteyenlerden kaynaklanan bir sorun olduğu vurgulandı.
İran insan hakları suçlusu
"Komitenin türban sorununa, AİHM kararı ışığında bakmasını" öneren DİSK, İran'ın kadınlara yönelik ayrımcılık ve baskılarıyla temel insan haklarını ihlal etmekten sabıkalı olduğunu da savundu.
Açıklamada, İran'da kadınların başı açık biçimde çalışmasının, eğitim görmesinin, hatta sokakta dolaşmasının bile tümüyle yasak olduğu hatırlatıldı.
ILO Türkiye'den görüş istemişti
İran İslam Cumhuriyeti İşçi Evi, Türkiye'yi "başörtülü Müslüman kadınlara, dini ayrımcılık yaptığı" gerekçesi ile Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Aplikasyon Komitesine şikayet etmişti.
ILO bu şikayet üzerine Türkiye'yi sorguya almış, savunma ve görüş istemişti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı da ILO'ya iletmek üzere Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu'ndan (Türk-İş) görüş sormuştu.
Türk-İş açıklamasında, İran'ın düşüncesine katılmanın mümkün olmadığını belirtmiş, "Anayasaya göre Türkiye, demokratik, laik ve sosyal hukuk devletidir" demişti.
Türk-İş, Türkiye'de dini inancı sembolize eden türbanın siyasi amaçla kullanılma girişimlerinin toplum huzurunu ve bütünlüğünü bozmayı hedefleyen bir kesimin çabası olarak görüldüğünü söylemişti.
Aynı açıklamada Türk-İş, AHİM'in son görüşünde, türbanın dini sembol olarak kullanılmasının laiklik ilkesi ile bağdaşmadığı, türban girişiminin türban kullanmayan vatandaşlar için tehdit edici nitelik taşıdığı yorumunu da yapmıştı. (EÇ/BB)