Şehir bizi güneşle karşılıyor. Yolda karşılaştığımız bir esnaf, “Şanslısınız” diyor, “üç gündür aralıksız yağmur yağıyordu burada”. Erzurum’dan çıkıp yaklaşık 50 kilometre bölünmüş yoldan gittikten sonra, Bayburt’a yaklaşırken duble yol teke düşüyor.
Şehre yaklaştıkça artacağını sandığımız canlılık, yerini yine sessizliğe bırakıyor, tam ortasından geçen Yıldırım Çayı'nın şırıltısı dışında şehirden coşkuya dair bir ses yükselmiyor.
Kentin merkezindeki tarihi saat kulesi, tamamlandığı 1924 yılından bu yana hep çok sakin, hiç acele etmeden ilerler gibi. Kulenin hemen arkasında neredeyse 1500 yıldan bu yana kente tepeden bakan haşmetli Bayburt Kalesi ise kentin ağır ilerleyen ritmiyle tezat içinde.
Siyasi tepkisizlik ve Bayburt
Bayburt siyasi olarak muhalif kişi, kurum, hareket ve eylemlere kapalı bir kent. Söz gelimi, 2013 Haziran’ındaki Gezi Parkı protestoları sırasında sokaklarında eylem düzenlenmeyen tek kentti. Bu yıl da 24 Haziran seçimleri öncesinde ilginç bir direnç sergiledi. Nasıl mı? Oy kullanmayı teşvik etmek ve şeffaf bir seçim için sandık gözetmenliğini kolaylaştırmak amacıyla kurulan Oy ve Ötesi yönetim kurulu başkanı Gözde Elif Soytürk anlatıyor:
24 Haziran seçimlerinde 81 ilde organizasyonumuzu başlattık. Geçmiş seçimlerde 46 ildeydik. Bu sefer 81 ilde faaliyet göstereceğiz. Bütün bu iller içinde Oy ve Ötesi’nin seçimler için geliştirdiği mobil aplikasyonu bir kişinin bile indirmediği tek il var. O da Bayburt.
Soytürk, şimdi Bayburt’ta da saha organizasyonuna başladıklarını söylüyor. Oy ve Ötesi’nin Bayburtlulara ulaşamadığını düşünüyor, oluşturacakları yeni saha organizasyonu ile var olan iletişim sorununu çözeceklerini umuyor, “En azından Bayburt’ta daha iyi bir saha çalışması yaparak birbirimizi daha iyi tanır, kendimizi daha iyi anlatırız” diyerek umut tazeliyor.
Ekonomik çöküntüye rağmen AKP
2017 verilerine göre şehrin nüfusu 66 bin. Bayburt durmadan göç veren bir kent. Bayburtlular nüfusun neden azaldığı sorusuna cevap verirken “Kentin gelir kaynakları giderek azaldığı için” diyor.
Şehirde üretim yapan fabrikalar birer birer kapandı. Bölgenin en önemli geçim kaynaklarından birisi et balık kombinasıydı. Tesis Bayburt henüz Gümüşhane’nin bir ilçesiyken kurulmuştu. Fakat 1995 yılında Bayburtlulara göre çok ucuz bir fiyata satıldı. Aslında hayvancılıkla geçinen ilde bugün bir süt fabrikası ya da yem üretimi yapan bir tesis yok.
Bayburt’ta görüştüğümüz CHP il başkanı İbrahim Kaldırımoğlu, “Burası tarım ve hayvancılıkla geçinen bir bölgedir. Tarım ve hayvancılık tarımsal sanayinin alt koludur. Siz tarım ve hayvancılığı bitirdiğiniz zaman tarımsal sanayiyi çökertirsiniz. Bayburt’ta durum budur” diyor. Banka kredilerini ödemekte zorlanan hayvancı artık meraya çıkmıyor. Girdi maliyetleri artıyor. Et üretim tesisleri azalıyor. Hayvancılığı destekleyen tesisler kapanıyor. Bayburt yine de iktidarı desteklemeye devam ediyor. Hem de büyük bir oy farkı ile. Zira kenti tanımlayabilecek siyasi terminoloji “muhafazakarlık”, hem de sert bir tonda.
Göç veren kentin milletvekili sayısı bire düştü
1 Kasım 2015 genel seçimlerinde AKP Bayburt’ta yüzde 73,4 oy aldı, MHP’nin oyu da yüzde 21’di. CHP sadece yüzde 2,56 gibi bir oy alabildi. HDP’nin oy oranı ise yüzde 0,4’te kaldı. Son anayasa değişikliği referandumunda ise Bayburt rekorları alt üst etti. AKP’nin istediği “Evet”i yüzde 81,95 ile destekledi ve bir rekora imza attı.
Şehir 2015’teki seçimde iki milletvekili çıkarıyordu, meclisteki o iki sandalyenin sahibi de iktidar partisi AKP oldu. O milletvekillerinden biri de daha sonra Maliye Bakanlığı koltuğuna oturacak Naci Ağbal’dı. Bu yıl ise nüfustaki azalma nedeniyle kenti mecliste temsil edecek milletvekili sayısı bire düştü.
Bayburtlu esnaf Mehmet Kavi, Ağbal’ın önemli işler yaptığını düşünüyor. AKP’nin bu seçimlerde aday gösterdiği isim ise Fetani Battal ise esnaf Kavi için aynı heyecanı yaratmışa benzemiyor:
Sağ olsun Maliye Bakanımız Naci Ağbal memleketimize gurur verici işler yaptı. Allah razı olsun ondan. Diğer milletvekili Şahap Bey ile beraber iyi çalıştılar. 22 ve 23’üncü dönem milletvekilliği yapan Fetani Battal’ın 24 Haziran öncesi tekrar aday gösterilmesi bizim için sürpriz oldu. Merkezde bu konuda ufak bir sıkıntının, bir çalkantının olduğunu hissedebiliyorum.
Kent sürpriz beklemiyor
Kentin nabzını taksiciler tutar derler ya. Saat kulesinin hemen yanındaki taksi durağına yaklaşıp soruyoruz. Yıllardır kentte direksiyon sallayan Emrullah Çalışkan, burada yaşayanların Tayyip Erdoğan’ı sevdiğini, AKP’nin de Bayburt için iyi şeyler yaptığını düşünüyor. Kentin sağ siyasi çizgide olduğunu bir kere de ondan duyuyoruz. Tabii seçime dair tahminde de bulunuyor. Çalışkan, “Cumhur İttifakı’nı güzel görüyorum. Daha doğrusu Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şanslı olduğunu görüyorum. İnşallah ilk turda kazanacak. Bayburt’ta sayın Cumhurbaşkanımızı çok sevdikleri ve hizmeti de aldıkları için halkımız tercihini ondan yana kullanıyor” diyor.
Kentte ramazan ayı boyunca, gündüz vakti yemek yiyecek tek bir mekan bile bulmak mümkün değil. Yine Yıldırım Çayı boyunca uzanan kahvelerin hiç birisinde iftardan önce çay servisi yapılmıyor. Ama özellikle kentin yaş almış erkek nüfusu burada oturup akşama kadar sohbet ediyor.
“Iıh, burası olmamış”
Kadınların ise kentin hemen hiçbir yerinde varlığı dahi hissedilmiyor. Kentin ana aksı Cumhuriyet Caddesi’nde çekim yaparken yanımıza yaklaşan orta yaşlı bir kadının sözleri, kadınlar açısından Bayburt’a ilişkin çok şey anlatıyor. İsmini vermiyor ama sıkıntısını bir çırpıda anlatıyor. Samsun’dan burada yaşayan kızını ziyaret etmek için geldiğini, ama düş kırıklığına uğradığını söylüyor:
Ben kısa bir süredir buradayım, kızım Bayburt’tan evlendi, buraya yerleşti, yanına geldim. Çarşıya çıkıp dolaştım biraz. Yoruldum, oturabileceğim doğru dürüst tek bir yer yok. Var olanlarda da sadece erkekler oturuyor. Herkes oruç tutmak zorunda değil, bir çay içmek istiyorum, mümkün değil. Iıh, burası olmamış!
Köyler, gençler, İşkur ve oy baskısı
Bayburt’tan çıkıp şehre 21 kilometre mesafedeki Kıratlı köyüne doğru yola koyuluyoruz. Bir alevi yerleşimi olan Kıratlı’ya girdiğimizde bizi köyün sakinlerinden Mahmut Aslan karşılıyor. Köyün ana geçim kaynağı büyükbaş hayvancılık. Tarımda işler kötü gidince artık eskisi gibi buğday ve arpa ekmediklerini anlatıyor. Bu küçükbaş hayvancılığı da yok etmek üzere. Büyükbaş hayvanlarını besleyebilmek için fiğ, yulaf, korunga, yonca gibi kaba yem bitkilerini yetiştiriyorlar. Böylece hiç değilse yem masrafından kurtulduklarını anlatıyor. Hayvancılık dışında çevre köylerin de pek fazla çaresi yok. Aslan bu ekonomik koşulların Bayburtluları İşkur projeleri kapsamında 1500 Lira karşılığında geçici işler aramak zorunda bıraktığını söylüyor:
Köydeki gençler şehre gidiyor, İşkur’da çalışırım, “bin beş yüz lira alırım bana yeter” diyor. Bir dahaki seçime -her yıl seçim yapılıyor zaten ülkemizde- tekrar İşkur’a giderek maaşını almaya bakıyorlar. Hayvancılığı bitirdiler böylece. Sanayi de böyledir burada. Sanayiye gittiğiniz zaman çalışacak işçi bulamıyorlar. İşkur projelerinden gelen 1500’er liralık maaşlar sonra da oya dönüşüyor.
Köyün etrafındaki uçsuz bucaksız meralar artık boş. Burada yakın zamana kadar hayvancılıkla uğraşan gençlerin büyük bir bölümü de iş bulma umuduyla büyük kentlere göç ediyor. Köy muhtarı Nevzat Çiçek, Kıratlı’ya getirilen hizmetlerin diğer köylerden çok fazla farkı olmadığını ama bu hizmetlerin oy baskısı yaratmak için de kullanıldığını anlatıyor. Muhtar Çiçek, “Bizler de tabii ki bu baskılar karşısında taviz vermiyoruz. Kendi düşüncemizde aynen devam ediyoruz” diyor.
Bayburt’tan ayrılırken...
Kıratlı’dan çıkıp kente geri dönüyoruz. Güneş dağın üzerinden ağır ağır batmaya başlarken, saat kulesinin yelkovanı sanki daha da ağır ilerler gibi hissediliyor. En azından kentin üzerindeki muhafazakar bulutlar, yeni ışıkların sızmaması için şehri daha fazla karartıyor. Bayburt bu seçimde de yönünü belirlemiş, yükü çok, hızı düşük bir araba gibi tekleye tekleye siyaset patikasında hep aynı yönde gitmeye devam ediyor.
Yarın Gümüşhane’deyiz...
(MU-HA/HK)
Fotoğraflar: Hikmet Adal