Moldova'dan üç kadın gazeteci, kazandıkları bir gazetecilik yarışmasının ardından Türkiye'ye gelerek, insan hakları örgütlerini ve bianet'i ziyaret etti.
TV Meridian'dan Olga Cebanu, Radio Vocea Basarabiei'den Tatiana Gutu ve SP gazetesinden Marina Bzaraia ve çevirmenliklerini yapan Uluslararası Af Örgütü Moldova Şubesi Medya Sorumlusu Nichita Gurcov bize Moldova'da insan haklarının durumunu anlattı, biz de onlara hak odaklı gazeteciliği.
Moldovalı gazeteciler söze ülkelerinde ifade özgürlüğünün ve örgütlenme hakkının Türkiye'den çok daha iyi durumda olduğunu anlatarak başladılar. Bu temel insan haklarının anayasal güvence altında olduğunu belirttiler. "Bu haklarımızı rahatça kullanabilsek de polis şiddeti maalesef Moldova'da da var" diye de eklediler.
Türkiye'ye özgü bir alışkanlıkla "Moldova'da hiç tutuklu gazeteci yok mu?" soruma "Hayır" cevabını aldım. Ardından son dönemde sadece iki gazetecinin tutuklandığını ve ama şu anda hiç tutuklu gazeteci olmadığını anlattılar. İki sene önce "vatana ihanet" suçlamasıyla hapse giren bir gazeteci, bir sene hapis yatmış ve sonra serbest bırakılmış. 2009'da yaşanan isyanlarda insanları internet aracılığıyla mobilize etmekten sorumlu tutulan Rusyalı bir gazeteci ise ev hapsine mahkum edilmiş ancak kaçmış.
Moldova'da gazetecilik meslek örgütleri, gazetecilerin hakları için değil, kaliteli ve etik gazetecilik odaklı çalışıyormuş.
Ayrımcılık LGBT'lere, yaşlılara ve Romanlara karşı
Peki Moldova'da ne gibi ihlaller yaşanıyor? İnsan hakları örgütlerinin çalıştıkları temel alanlar hangileri?
Aralarında uzun uzun tartıştıktan sonra Gurcov, Moldova'da hak ihlallerinin genellikle LGBT'lere, yaşlılara ve Romanlara karşı yaşandığını anlattı. Ben "yaşlılar" meselesine şaşırınca, yaşlarından dolayı işe alımlarda sorunlarla karşılaştığını söyledi.
Anladığım kadarıyla en problemli alan ise LGBT hakları. Bu sorunun kökeninde Ortodoks kilisenin ve politikacıların tavırlarının yattığını ifade ettiler.
"Moldova'da bir tolerans kültürü yok. Ayrımcılığı önleme yasası gerekiyor ancak buna karşı yürütülen büyük bir kampanya var."
2010'da bir Onur Yürüyüşü düzenlenmek istenmiş, ancak valilik yürüyüşe katılacakların güvenliğini sağlayamayacağını söyleyerek izin vermemiş.
"Aileiçi şiddet yaygın ama kadın katli yok"
Son olarak da kadın haklarından bahsettik. Kırsaldaki kadınları hakları konusunda bilinçlendirmek için kampanyalar yürütüldüğünü söylediler.
Eviçi şiddetin Moldova'da da yaygın olduğunu öğrendim. Yaklaşık bir sene önce çıkarılan bir ceza yasasıyla bunun önüne geçilmeye çalışılıyormuş. Tabi konu erkek şiddeti olunca, yasalar her yerde benzer yetersizliklerle çıkıyor. Orada da koruma programları ve uzaklaştırma cezası var ama kadına şiddetten tutuklama kararı çıkması için uzaklaştırma cezasını üç kez ihlal etmesi gerekiyor. Gurcov, bu "üç kere ihlal" kuralının bir kadının ölmesine sebebiyet verebileceğini söylüyor. Ama kadın katli gibi bir sorunları olmadığını da ekliyor.
"Aileiçi şiddet çok yaygın. Ama cinayet nadiren yaşanan bir durum. Aslında olay tam tersine işliyor diyebiliriz. Uzun süre şiddete maruz kaldıktan sonra kocasını öldüren birçok kadın var hapiste." (ÇT)