Yaklaşık 80 milyonluk nüfusunun yüzde 40'ı çocuklardan oluşan Mısır'da iki haftadır süren halk ayaklanmasının nasıl sonuçlanacağı belirsiz. On yıllardır süren diktatörlük rejimi meydanlara çıkan yüzbinleri küçük tavizlerle evlerine göndermeye çalışıyor; eylemcilerinse "Mübarek'in gitmesi"nin ötesini düşündüğünü gösteren bir emare henüz belirmedi.
Ayaklanmanın sonuçsuz mu kalacağı, ülkede yoğun desteğe sahip İslami muhafazakarlığın hegemonyasını mı artıracağı, yoksa herkesle birlikte çocukların da adil, eşit ve refah içinde yaşayabileceği bir ülke kurmaya mı yöneleceği muallakta. Bugün iktidar için meydana çıkanların yanında, sesleri duyulmayan çocukların durumuna da bakmak gerekiyor.
İyiler
Nil nehri, Nil deltası ve çöllerle kaplı bir coğrafyaya sahip Mısır topraklarının sadece yüzde 5'i insan yerleşimine uygun.
1990'da Dünya Çocuk Zirvesi'ninin çağrıcısı altı ülkeden biri olan Mısır, aynı yılın eylülünde BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni uygulamaya koydu. O günden bu yana hükümet yatırımları sayesinde eğitim ve sağlık alanında önemli ilerleme sağladı.
1992 ve 2008 arasında beş yaş altı ölüm oranı üçte iki azaldı ve bin çocuktan 85'i beş yaşına gelmeden yaşamını yitirirken bu sayı 28'e indi. Aynı dönemde, gebe takibinin ve doğumlara eğitimli sağlık personelinin katılımının artmasıyla yeni doğan ölüm oranı da yarı yarıya azaldı.
Kampanyalarla, bir zamanlar çocuk ölümlerinin önde gelen sebeplerinden olan ishal ve bağlantılı hastalıklardan ölüm oranı düşürüldü; rutin aşılama oranı da yüzde 98'e yükseldi.
Eğitimde cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesi yolundaki çabalarsa o kadar etkili olmadı, ancak kız ve oğlan çocuklarının eğitime katılımı arasındaki fark biraz kapandı.
Kötüler
Ulusal düzeyde Mısır, Binyıl Kalkınma Hedefleri'nin çoğunu yakalama yolunda ilerliyor. Öte yandan bölgesel düzeyde eşitsizliklerin arttığı görülüyor. Mısır hükümetinin tarihsel olarak refah paylaşımını merkezi olarak düzenleme yönelimi, oluşturulan programların kırsal ve uzak bölgelere ulaşımını engelledi.
Nil nehrinin Akdenize döküldüğü ülkenin kuzey bölgesi, nüfusun üçte birine evsahipliği yapan güneye göre gelir ve sosyal gelişmişlik göstergeleri açısından ileride bulunuyor. 2005-08 arasında ulusal ölçekte yoksulluk yüzde 20 azalırken, kırsal güney bölgelerinde düşüş ortalamanın üçte biriyle sınırlı kaldı. Güneyde yoksulluk oranı yüzde 40'a kadar çıkıyordu.
Yerleşimin seyrek olduğu bazı güney bölgelerinde eğitim, sağlık hizmetleri ve suya erişimi olamayan topluluklar yaşıyor. Sina yarımadasının güneyinde yaşayan Bedevi çocuklar arasında, tamamı basit şekilde önlenebilir olan zayıflık, kronik beslenme yetersizliği ve idrar yolları enfeksiyonlarına sıklıkla rastlanıyordu.
Ailelerinin eğitim düzeyi ve yerleşim bölgelerine göre kız çocukları arasındaki eşitsizlikler de büyüyor. Örneğin güneyde kadın sünneti uygulaması yüzde 85'e çıkarken, şehirlerde özel okullara devam edenler arasında bu oran yüzde 10'u geçmiyor. 2008 verilerine göre 18 yaşın altındaki kız çocuklarının yüzde 24'ü vücut bütünlüklerini ihlal eden bu uygulamaya maruz kalmıştı. 15-17 yaş grubunda bu oran yüzde 75'e çıkıyordu. 2008'de 12 yaşındaki bir kız çocuğunun sünnet edilirken ölmesi üzerine hükümet 1997 tarihli çocuk koruma kanunu değiştirdi ve kadın sünnetini yasakladı. Buna ve hak savunucularının kampanyalarına karşın uygulama azalsa da devam ediyor.
Kadın sünnetini yasaklamanın yanı sıra, çocuk koruma kanunu kanunla muhalefet halindeki çocuklar yetişkinler gibi yargılanmasını önlüyor, evli olmayan kadınların çocuklarına da doğum belgesi verilmesini karar bağlıyor, idam cezasını sınırlıyor ve evlilik yaşını 18'e yükseltiyordu.
Bu kanunla birlikte çocukların sorunları gündeme geldi ve çocuğun refahını sağlamada devletin, ailenin ve dinin rolü konusunda muhafazakar İslamcılar, ılımlılar ve laiklik savunucuları arasında tartışma başlamasına neden oldu.
Su kaynakları konusunda Mısır tüm yurttaşlarının ve çocukların gelişimini engelleyecek sorunlarla karşı karşıya. UNDP'nin 2008 raporuna göre "Mısır'ın birincil sorunlarının başında kırsalda ve şehirler de temel su ve kanalizasyon sistemine muhtaç ev sayısı geliyor". (EÜ/EÖ)
_____________________________________________________________________________
* Bu yazıyı UNICEF ve UNDP'nin 2010 raporlarından derledik.