Hükümetin Meclis'ten yurtdışına asker gönderme yetkisi almasının ardından, Türkiye'yi bekleyen gelişmeleri değerlendiren İstanbul Kültür Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Mensur Akgün bunları söyledi.
Akgün konuyla ilgili görüşlerini şöyle açıkladı:
* Hükümetin Meclis'ten, "kapsamı, sınırı ve süresi Bakanlar Kurulu tarafından belirlenmek üzere yurtdışına asker gönderme ve yabancı askerlerin Türkiye'de konuşlanmasına izin verme" yetkisi almasının iki boyutu var.
ABD'nin yanında ya da ABD'ye karşı
* Afganistan'a açtığı savaşta ABD'nin yanında yer almak, Türkiye açısından bir fırsat olarak görülmüyor. Yaşadığı kararsızlıktan, uzun süre düşünmesinden bu rahatça anlaşılıyor. Ancak, hükümetin bir endişesi var: ABD'nin Kuzey İttifakı'nı destekleyip silahlandırdığı gibi, Saddam Hüseyin'e karşı bölgedeki Kürt gruplarını silahlandırması... Ya da, ABD'nin Irak'a müdahale etmesi.
* Yani olayın stratejik boyutuna bakarsak, bu aslında Irak'a müdahale etmeyi düşünenlere, müttefiklere karşı bir mesaj.
Saddam Hüseyin istikrar unsuru
* Kuzey Irak özellikle de Musul çok hassas bir bölge. Bölgede bir Kürt devleti kurulmaması Türkiye açısından hayati önem taşıyor. Saddam Hüseyin ise, bölgedeki bir istikrar unsuru.
* Dolayısıyla Türkiye aldığı uçsuz bucaksız yetkiyle aslında müttefiklerine sesleniyor: "Eğer Irak'a müdahale eder, bölgedeki Kürt gruplarını silahlandırırsanız; Irak'ın toprak bütünlüğü tehlikeye girerse size karşı, Irak'a asker gönderirim. Musul'a girer bir daha da zor çıkarım."
* Böyle düşünürsek bu yetki, Amerika'nın yanında Afganistan'a asker göndermenin yanı sıra, Amerika'ya karşı Irak'a asker göndermeyi de kapsıyor.
* Olayın ikinci boyutu ise güvenlik; Türkiye ABD'nin yanında Afganistan'a asker gönderirse, Afganistan'a savaş açmış sayılır. Bu, El Kaide'ye ve İslami akımlara karşı Türkiye'yi hedef haline getirebilir. Ancak, bir başka açıdan değerlendirirsek; Türkiye rejiminin niteliği yüzünden ve NATO üyesi olduğundan zaten önemli bir hedef. Asker göndermek sadece tehlikeyi bir miktar büyütebilir. (BB/NA)