*Fotoğraflar: Hale Yiğit.
Saksafoncu ve caz müzisyeni Serhan Erkol, "Kuştepe Blues" ile duyurusunu yaptığı "Melting Pot" isimli yeni albümünü Lin Records etiketi ile çıkardı.
Caz, Elektronik ve Türkiye müziği öğeleri barındıran albüm, 3 türkü aranjmanı ve 5 besteden oluşuyor.
"Melting Pot" canlı performanslarında Abdullah İbrahim, Charlie Parker, Fela Kuti gibi efsanelerin parçalarının özgün düzenlemeleri ile doğaçlandığı bir sahne repertuvarı içeriyor.
"Kuştepe Blues" eğlenceli ve kışkırtıcı bir isim nasıl geldi? Roman düğünlerinden ilham almışsınız...
Kuştepe, Bilgi üniversitesinin ilk kampüsünün bulunduğu, neredeyse her gün bir düğün eğlencenin eksik olmadığı şenlikli bir roman mahallesi.
Ben de öğrencilik yıllarımda bu düğünlerden ve mahallenin atmosferinden etkilenip okulda aldığımız caz eğitiminin temelini oluşturan Blues formu üzerine bir roman melodisi yazdım. Kuştepe Blues parçası blues formunda bir roman havası olarak nitelendirilebilir.
Melting Pot nasıl bir albüm oldu? Düzenlemelerinden şarkı seçimlerine biraz anlatır mısınız?
Melting Pot, zaman içinde yazdığım farklı türlerde müzikleri ve düzenlemeleri bir araya getirdiğim bir proje olarak ortaya çıktı.
Bu albümde caz, Türk müziği, elektronik, gibi bir çok türe ait öğeler bulmak mümkün. Ekip olarak da birlikte çalmaktan keyif aldığım arkadaşlarım ile bir araya gelip bir süre bu parçaları sahnede icra ettik, yeterince olgunlaştığına karar verince parçaları kayıt etmeye karar verdim.
Kayıt, prodüksiyon aşamasında müzikal beğenisine çok önem verdiğim Alper Yılmaz ile çalıştık ve albümün şekillenmesine katkısı büyük oldu. Bestelerimde düzenleme olarak birden fazla melodi hattı yazmayı seviyorum.
Genellikle iki nefesli enstrüman çalıyor bu melodileri. Özellikle son yıllarda akustik enstrümanlar ile müzik yapmaktan uzaklaştım daha fazla elektronik seslere ilgi duyuyorum.
Bu sebep ile akustik piyano yerine daha çok synthesizer sesleri kullanan iki keyboarda grupta yer verdim. Nefeslilerin üstüne onlar da başka melodiler çaldığında ortaya çıkan kontrpuan çok ilgimi çekiyor. Tabii davul ve bas için daha grove, funk gibi bir yapı tercih ettim.
Dünyada moda olan türlerin iç içeliği ya da world fusion denilen akım. Kendinizi neresinde görüyorsunuz?
Kendimi belirli bir türün içine genellikle koymuyorum. Daha yakın hissettiğim akımlar olsa da müzik benim için var olan tüm akımların bir bütünü. "World" dediğimiz zaman dünyaya ait olmayan bir müzik var mı?
"Fusion" dediğimiz zaman birbirine karışmamış farklı türlerden etkilenmemiş bir müzik var mı? Bu durumda "world fusion" tanımı zaten müziğin kendisi.
Bu tanımlamalara karşı değilim birileri benim müziğimi belirli tanımlamaların içine koyabilir tabii. Fakat ben kendi müziğimi belirli bir akım ile tanımladığımda yapabileceklerimin sınırlarını daraltacağını hissediyorum.
Dijitalleşme ile gelen üretim kolaylığı
Türkiye'de ve dünyada yeni nesil müzik çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Dijitalleşme ile gelen üretim kolaylığı ile iyi-kötü bir sürü örnek ortaya çıktı. Güzel başarılı bulduğum bir çoğunu takip etmeye yakalamaya çalışıyorum. Bütün zorluklara rağmen müzik hiç bitmiyor insanlar üretmeye devam ediyor.
Bundan sonraki projeleri sorsak?
Sırada kaydedilmeyi bekleyen bir çok parça var. En kısa zamanda yeni parçalara uygun olarak ekibi toplayıp bir albüm daha kaydetmeyi planlıyorum.
Bir yandan elektronik dans müziği yönünde ilerleyen "Space Walk" isimli üç kişiden oluşan bir ekibimiz var. Çok yakında ilk single çalışmamızı yayınlayacağız.
Serhan Erkol hakkındaİstanbul Bilgi Üniversitesi Müzik Bölümü Caz Saksafon bölümünden mezun. Mezun olduktan sonra Fulbright Bursu ile New England Conservatory Contemporary Improvisation Master programına kabul edildi. Böylece Ran Blake, George Garzone, Peter Row, Jerry Bergonzi, Allen Chase, Joe Morris ve Anthony Coleman ile çalışma fırsatı buldu. |
(PT)