Birisi de "kamu yararı" gözetilerek oluşturulan düzenin nasıl korunabileceği sorunu... Cumhurbaşkanı, "hukuk kurallarına uymak" ve "hukuk kurallarına uyulmasını sağlamak" diyor...
Kamu yararı ancak böyle korunabilir. Hukuk devleti, başta yasama, yürütme ve yargı organları ile yönetim olmak üzere herkesin kurallara uymasını gerektirir. Siyasal iktidarı "hukuk devleti ve demokrasi" sınırlar.
Bu yüzyılın sonlarında katılımcılık ve çoğulculuk çağdaş demokrasilerin belirleyici özelliğidir. Özellikle çoğulculuk, demokratik hukuk devletinin yapı taşıdır. Sayın Sezer'in değerlendirmelerine katılmamak olanaksız. Konuşmayı dinleyen Meclis üyeleri ne düşünürler bilemem! Ama bizlerin düşüncesi daha da önemli. Çünkü yapacaklarımızı önemsiyorum.
Gazetecileri, basın kuruluşlarını, sizi, bizleri ve halkı ilgilendiren bölüm ise "medya ve tekelleşme". Sayın Cumhurbaşkanının konuşmasının "medyada tekelleşme" bölümü, benim ve hepimizin haber alma, bilgiye ulaşma hakkını çok yakından ilgilendiriyor...
Elde ettiğimiz bilgi ve haberleri yorumlayarak oluşturduğumuz fikirlerimizi ve görüşlerimizi açıklama, bir başkasına ulaştırma hakkını ilgilendiriyor. Bu hakkın kullanılmasında engel yokmuş gibi gözükmesine karşın, Cumhurbaşkanı tekelleşmenin başlıca engel olduğunun altını çizdi. Konuşmanın bu önemli bölümü aynen şöyle:
"Demokrasinin vazgeçilmez öğelerinden biri de bağımsız ve özgür basındır. Demokratik toplumlarda basının işlevi, kamu yararını ilgilendiren olay ve konularda açıklamalar yapmak, haber ve bilgi vermek, eleştiri ve değer yargıları sunarak kamuoyunu oluşturmak, toplumu aydınlatmaktır.
"Basınla ilgili yasal düzenlemeler yapılırken, basın özgürlüğünün demokrasiyi işleten ve ona yaşam veren en önemli öğe olduğu ve anayasal kurallar göz önünde bulundurulmalıdır. Basın özgürlüğü, kamu güçleri karşısında olduğu kadar, özel güçlere karşı da korunmalıdır. Bu bağlamda, medyanın belli kişi ya da grupların elinde toplanmamasına önem verilmelidir.
"Tekelleşen medya, bir yandan ekonomik alanda haksızlık yaratabilecek bir güce ulaşırken, öte yandan haber alma özgürlüğünü kısıtlayabilecek, medya gücünün çıkar amaçlı kullanılmasına hizmet edebilecektir. Medya gücünün kötüye kullanılması, kamu yararı ve kamu düzenine zarar vermekle kalmayacak, demokrasiyi de olumsuz yönde etkileyecektir.
"Medyanın çoğulculuğunu koruyucu önlemler alınması, bağımsız ve tarafsız yayıncılığın sürdürülebilmesi için gereklidir. Unutulmamalıdır ki, kamu hizmeti yapan medyanın tekelleşerek sorumluluk bilincinden uzaklaşması, bireysel çıkarlara hizmet edecek ticari nitelik kazanması, medya-siyaset bağlantısının güçlenmesi, medyanın Devlet'le ticari ilişkiye girmesi, kuşkusuz demokrasinin yozlaşmasına zemin hazırlayacak, basının varlık nedeni ile çelişecektir.
"Basın görevini yerine getirirken, meslek ilkelerini ve etiğini gözetmeli, kişilik haklarına, kişilik değerlerine, özel yaşama, gizlilik alanına saygı göstermelidir. Basın çalışanlarının statüleri yasal güvenceye bağlanmalıdır. Bu ilkelerin gözetilmesi, basının saygınlığının ve güvenilirliğinin korunması yönünden önemli ve zorunludur."
İşte sıralanan gerçekler... Medya tekelleşerek sorumluluk bilincinden uzaklaşmıştır. Bireysel çıkarlara hizmet etmeye başlayarak ticari nitelik kazanmıştır. Medya siyaset bağlantısı güçlenmiştir. Medya Devletle ticari ilişki içindedir. Sayın Cumhurbaşkanının konuşmasında işaret ettiği bu saptamalar somut durumun yarattığı acı gerçeklerin yüzümüze söylenmiş halidir.
Medyanın ticari ilişkileri demokrasinin yozlaşmasına zemin hazırlayacaktır. Zemin hazırlanmıştır. Medyada her şey alınıp satılmaktadır. Bu tür alım satımlar basının varlık nedeniyle çelişkilidir.
Zaten bu çelişki basını medyaya dönüştürmüş, medyada kendini tüm değer yargılarının alınıp satıldığı pazaryerine çevirmiştir. Medyanın Pazar yerine dönüşmesini sağlayan "tekelleşmenin" önlenmesi için basın özel güçlere karşı da korunmalıdır. Yani medyanın bir kaç kişinin veya grubun elinde toplanmasına karşı çıkılmalıdır.
O halde; Sayın Sezer tarafından işaret edilen "aydınlık geleceğe ulaşma yolunda gerçekleştirilmesi gereken" erekler arasında sayılan; medyanın çoğulculuğunu koruyucu önlemler alınması ve basın kuruluşlarının varlık nedenlerinden sapmalarına yol açacak düzenlemelerden özenle kaçınılması zorunludur.
Senin, benim, onun, hepimizin ifade özgürlüğünün sağlanması, korunması ve geliştirilmesi için medyada "tekelleşme" yeniden ve bizim tarafımızdan önlenmelidir. Çünkü Meclistekiler dün olduğu gibi bu günde sadece dinlediler. Yeni yasama yılında bu konuşmayı dinlemiş olmakla da yetineceklerdir... Öyle gözüküyorlar(dı). (Fİ/NM)