Sosyal bilimlere ilgim muhabirliğe itti
Sosyal bilimlere olan ilgimden dolayı basın yayında bir yandan da muhabirlik yapmaya başladım. Yani hem okul, hem bilgisayar dünyası, hem de muhabirlikle ilgileniyordum. Bir buçuk yıl muhabirlik yaptıktan sonra çalıştığım ajanslarda editörlük de yaptım. Sevdiğim çift mesleği (gazetecilik ve yazılım mühendisliği) İnternet gazeteciliği yaparak devam ettirdim. Dört tane günlük İnternet haber partalının projelendirme ve haber müdürlüğü görevini yaptım. Bunlardan, Kürtçe ve günlük yayın yapan www.rojev.com ve www.diyarbakirfestivali.com sitelerinin projelendirmesinde görev aldım ve yapımında profesyonel tasarımcılara yardımcı oldum.
İTÜ Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği bölümünün "haberleşme" alanında hem teknik hem pratik bir çok alanda çalıştım yani.
2002'de televizyonculuğa geçtim
Yazılı basında belli bir doyuma ulaştıktan sonra hem teknolojik ağırlığı hem de kamuoyu üzerindeki etkisi ve bilinçlendirmesi konusunda büyük bir rol alan görsel medyaya geçtim 2002 yılında.
Şu anda çalıştığım Gün Radyo ve TV'de Genel yayın yönetmenliği yapıyorum. Televizyonumuzun yayın kapsamı Diyarbakır il ve ilçeleri ile sınırlı. Radyomuz ise Diyarbakır ili ve çevre illere kadar yayın yapa bölgesel bir radyo konumunda.
Haberleşme ve iletişim dünyasına olan merakımdan dolayı hem teorik hem de pratik olarak büyük bir yoğunluğun içine girdim. Mesleki olarak bir çok konuda deneyimim olmasına rağmen, kuramsal olarak da kendimi geliştirmek ve yeni şeyleri yapmanı peşine düştüm. Şu anda mesleği, hem teknik ve hem de pratik olarak düşünmek, uygulamak ve projelendirecek bir aşamada olduğum için daha genel bir şekilde düşünme avantajına sahibim. Çünkü her aşamada bulunup çalıştım.
Medyada işkolik insanlarla yürümek lazım
Televizyonu ilk kurma işi, bütün zorluklarına rağmen çok güzeldir. Bir olgunu ilk gelişim aşamalarında bulunup bizzat kendiniz ve ekibinizle o olguya biçim vermek çok zevkli bir şey. Çünkü bir yandan ilki yapmanın heyecanı bir yandan da üretmenin zevki var. Çalışanlar konusuna gelince. Medya sektörünün yoğun temposuna dayanacak biraz çalışma aşkı olacak işkolik insanlarla yürümek medya sektöründe daha doğru bir tercihtir. Hayatın her anı ve kendisi haber olduğu için bunun bilincinde olanlarla yürümek bazı şeyleri daha verimli kılar.
Medyanın bir çok kademesinde bulunduğum için çalışanları yaşadığı sorunlar geçireceği evreleri az çok biliyor ve deneyimime dayanarak hep daha iyi nasıl olabilir, nasıl geliştirilir, nasıl olgunlaştırılırı kendime soruyor bu bunların üzerine yoğunlaşmayı ve çalışmayı severim. Bunları çalışanlar ile paylaşmak ve yapmak istediğiniz şeylere bir ekip ruhu ile varmak konusunda istekliyseniz, orda herkes hem kendi çalışanı hem de kendi yöneticisidir.
Yönetim deneyimim vardı ve edindiğim tecrübelerimden şunu söylemem daha doğru olur. Her çalışanı kendi kendilerini yönetebilecek, işini sahiplenecek bir ortama çekerseniz, yönetici çalışan farkını ne kadar aza indirirseniz ekip o kadar uyumlu ve güçlü olur. Ekip içinde herkes kimi tecrübeleri ile kendi kendini katmaya çalışır ve öne çıkar zaten. O zaman sizin işiniz de sadece işin organizatörlüğünü yapmak olur.
Okuduğunuz kişilerle artık temas halindesiniz
Bulunduğunuz konum ve yaptığınız iş gereği hem resmi hem özel bir çok kurum ve halk ile ilişki içindesiniz. Bir kere bu çok önemli bir avantaj. Eskiden sadece okuduğunuz, duyduğunuz veya izlediğiniz kurum ve kişiler ile bizzat temas halindesiniz demektir bu. Yani olguya ikinci üçüncü elden değil bizzat kendiniz ulaşabiliyorsunuz. Kişisel olarak bu büyük bir avantaj. Halk nezdinde ise insanlar yaşadıkları şeyi sizin üzerinizden kamuoyuna duyuracağı için konumunuz gereği daha büyük bir ilgi oluyor.
Ayrıntıya sahip olmak avantaj, nitelikli insan sorun
Olayların perde arkasını bilmek ayrıntılarına sahip olmak başlı başına bir ayrıcalık. Yasal olarak, yayın çizgisi olarak, maddi ve teknik olarak tabi bir çok sıkıntı ve zorlukla karşı karşıyasınız. Ama bence en önemli zorluk nitelikli ve birikimli insan olgusu. Hem ideolojik hem de mesleki olarak kendisini iyi donatmış bir insan bence yukarda bahsettiğim bir çok sıkıntıyı rahatlıkla aşar. Bu zorlukları yenmek için daha çok ekip oluşturma ve bunu uğraşını veriyorum desem daha doğru olur. Amacım biraz bu; ekip oluşturup, sağlam, olması gerektiği ve kendi kendi üretecek geliştirecek bir sistem kurmak.
Ara vermek iyi olur ama çılgınlık
Bazen günlük yoğunluğa geçici bir süre dur demek ve yayını durdurmak gibi çılgınlıklar, insanın aklından geçmiyor değil. Bir ay gibi bir süreliğine, hem çalışan eksikliğini gidermek, onları belli konularda eğitmek hem belli teknik sorunları gidermek için böyle bir mola iyi olur diye insan bazen böyle kolaycı düşünebiliyor. Ama doğa boşluk tanımıyor Eğer iyi planlama yapmaz ve bunu başaramazsanız bir aylık bir boşluk sizin aleyhinize dönebilir.
Bir açığı bulup kapatmak isteyenler var
Bir de yayın politikası olarak biraz alternatif, muhalif ve demokrat olunca size gerek kalmadan bir çok egemen kurum zaten sizi kapatmayı amaçlıyor. Yasal engeller çıkarılıyor, biz bunun bilincindesiniz.. Yani radyoyu ve televizyonun bir açığını bulup kapatmak isteyenler var. Yayın çizgisi ve tarzınız gereği bir çok kurumun alternatifi durumdasınız. Kamuoyu görülmeyen, es geçilen, çarpıtılan bir çok bilginin aslını sizden alıyorsa ve sizin de böyle bir amacınız varsa ister istemez toplumsal sorumluğunuz artıyor. Hal böyle olunca ve sizinde kamuoyuna karşı bir sorumluğunuz olduğu için kapatmaktan daha çok daha daha nasıl büyütür ve geliştiririmi düşünmek daha doğru oluyor.
İlişkiler meslektaşlarla sınırlı kalıyor
Yaptığınız iş mesailerle sınırlı bir iş olmadığı için günlük olarak bayağı zamanınızı alıyor. Bu yoğunluk ister istemez günlük ilişkilerinize de yansıyor. Arkadaş çevresi ve aileler ile ilişkiler yavaş yavaş azalıyor. Aylarca arayıp sormadığınız zaman oluyor. İlişkileriniz daha çok bu işi yapan meslektaşlar ile ve haber konu olan kurum ve kişiler ile sınırlı oluyor. İşiniz iletişim işi ama arkadaş ve aileniz ile iletişim yavaş yavaş azalıyor. Bu durum benim için açıkçası bazen rahatsızlık yaratıyor ama yaptığım işi sevdiğim için bu tür şeylere fazla takılmıyorum. Tam tersine çalışmadığım işimi yapmadığımı zaman rahatsızlık duyuyorum.
Yöneticiler mesleğe uzak, biz yönetiyoruz
Anonim Şirket yapısı gereği TV ve Radyomuzun sahibi ortakları var. Fakat ortaklar bizzat işin içinde olmadığı ve mesleki olarak uzak oldukları için aslında kurumda çalışan bir çok kişi bizzat kurumun sahibi ve yöneticisi. Çoğumuzun da patron ve çalışan ilişkilerinden uzak arkadaşlık temelinde bir ilişkimiz var. Çoğu yaptığı işi seviyor ve burada işi gereği sabahlayıp kalabilecek tipler.
Meslekte sadece pratik bir engel
Mesleğe çoğu pratik ile girmiş. Tabi iletişim eğitim almaları başta kendileri daha sonra çalıştıkları yerler açısında çok iyi olurdu. En büyük sıkıntılarımızdan bir de bu. Bu durum güçlü bir ekip olmanın önünde de bir engel. Mesleğinde pratik olarak çok iyi bir arkadaşın bazı şeyleri uzun vadeli düşünememesi, gerektiği önemi vermemesi sizi bazen çok üzüyor. Bu tür mesleki teorik eksiklikleri toplantılar ve gün içerisindeki diyaloglar ile aşmaya çalışıyoruz. Tabi bence yılın belli dönemlerinde herkesin belli bir mesleki teorik eğitimden geçmesi en sağlıklısı olur. Hem bazı şeyleri daha iyi anlamak hem de bildikleri şeyi daha sağlıklı ve doğru olarak ileriye dönük yapmaları için bu şart.
Özgürlük, bağımsızlık, tarafsızlık mutlak değil
Diğer basın yayın kuruluşlarına göre yayın politikamız daha özgür ve sağlam duruyor. Ayrıca mutlak özgürlük ve bağımsızlık, tarafsızlık gibi kavramlar bence günümüz dünyasında pek geçerli değil. Birazda ütopik şeyler bunlar. Çok güzel bir fikir ve amaç olabilir ama her şeyin birbiriyle ilişki içinde olduğu ve etkilediği bir dünyada bunu böyle mutlak bir şey olarak algılamak yanlış olur. İnsanı ne kadar eleştirel düşünmeye, bağımsız düşünmeye sevk edebilirsen toplum nezdinde o kadar gelişir ve özgürleşir.
Seninle aynı amacı paylaşan ve aranızda amacınızdan başka hiçbir çıkarsal ilişki olmayan arkadaşınızla bile mutlaka bir fark vardır. Güce sahip, kendi kendini yönetebilen ve yolunu kendisi çizebilen bir kişi özgürlük için çaba harcıyor demektir.
Her medya bir taraf
Medya da bence böyle. Her basın yayın kuruluşu kendi dünya görüşüne göre bir taraf. Bu taraflar dünyasında güç ve çıkar ilişkileri konusunda birileri daha masum ve temiz kalmayı başarabilmiş veya onun uğraşı içinde. Duygu, düşünce ve bilinci etkilediği ve şekillendirdiği için medya çok önemli bir güç. Ne kadar eğitime, bilime ve kamuoyunu çıkarlarına uygun bir yayın politikası güderse yani toplumun özgür düşünebilme çabasında üzerine düşeni yaparsa kendisi de o kadar özgürleşir. Beyinleri uyuşturma yerine, gözlerdeki perdeyi kaldırıp yeni bazı şeyleri gösterebiliyorsan bence önemli işler yapıyorsunuzdur.
Haberlerimizin bir ilde yansıması bizi üzüyor
Nitelikli çalışan, teknik eksiklik gibi sıkıntılar çok. Bazen çok iyi bir haber yakalıyorsunuz; değeri bakımından uluslar arası bir haber ama elinizdeki bazı teknik ve maddi imkansızlıklar nedeniyle bu haberin sadece bir ilde yansıması ister istemez sizi üzüyor. Amacımız bunu daha fazla insan ile paylaşmak. Bunun içinde uzun vadeli düşünüp sağlıklı bir ekip oluşturma ve geliştirmek zorundasın.
Zevkli yanı ise muhabir, kameraman ve yönetici olarak yaptığımız bir haberin toplumda etki yaratığın bilmek ve görmek bu konuda olumlu ve ya olumsuz bir kıpırdamanın yaşandığın gözlemlemek ve eğer bir sorun varsa o sorunu giderilmesi için haberiniz büyük bir rolü varsa bu en büyük mutluluklardan biri oluyor. Gece gündüz çalışmanı verdiği yoğunluk ve stresi böyle anlık mutluklar bir anda silip götürüyor ve vicdanen daha huzurlu ve başarılı bir psikoloji ile donanıyorsunuz.