AB Genel Sekreterliği, İlerleme Raporu öncesi AB çevrelerinden konuyla ilgili "telkin" alınca, Radyo Televizyon Üst Kurulu'na (RTÜK), yerel ve bölgesel yayın kuruluşlarına yayın izni verilmesi konusunda neden gecikme yaşandığını sordu.
RTÜK de "başvuru yapan kuruluşlara evrakını tamamlamaları için duyuru yapıldığını ancak yanıt gelmediğini, sorunun RTÜK'ten olmadığını" bildirdi.
RTÜK'ün basına yansıyan bu açıklamasının ardından başvurucu kuruluşlar açıklamanın gerçeği yansıtmadığını ve RTÜK tarafından istenen bütün belgelerin RTÜK'e iletildiğini açıkladılar.
11 başvurucu kuruluştan biri olan ve bu konuda 23 Mart 2004 tarihinde ilk resmi başvuru yapan Diyarbakır Gün Radyo ve TV olarak RTÜK yetkililerinin (ilginçtir haberlerin hiçbirinde RTÜK'ün hangi yetkilisinin konuştuğu belirtilmiyor) açıklamasını şaşkınlıkla izliyoruz.
Gün TV başvuru tarihinden bugüne kadar ilgili evraklarını üç kez resmi olarak sunmuş en son da Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır'a ziyaretinin ardından RTÜK tarafından bizzat yeniden istenen 10 adet ek belgeyi RTÜK'e iletmiştir. RTÜK iadeli taahhütlü olarak gönderdikleri için belgelerin başvurucu kuruluşların elinde olduğunu buna rağmen hiçbir kuruluşun göndermediğini söylüyor.
Biz de aynen şunu söylüyoruz : Gün TV'nin iadeli taahhütlü olarak yeniden gönderdiği 10 adet belge 31 Ağustos 2005 tarihi ile RTÜK'ün eline geçmiştir. Meraklısına belgeleri gösterebiliriz.
RTÜK şimdi ne yapıyor? Kuruluşlardan açıklamalar gelince "evet başvuru var ama eksik evrak var" diyor. RTÜK resmi bir kuruluşun resmiyeti ve ciddiyeti dışına çıkarak üç aydır yayıncı kuruluşlara resmi bir tek yazı göndermiyor ardından basına sözlü açıklamalar yapıyor. Kaldı ki ortada Gün TV olarak resmi olarak gösterebiliriz ki eksik evrak yok. Yani RTÜK'ün açıklamaları gerçek dışı.
RTÜK bununla da kalmıyor, kendi eksikliğini muhteşem bir siyaset analizi yaparak yayıncı kuruluşların üstüne atıyor. RTÜK yetkilileri Zaman Gazetesi'nin 25 Kasım 2005 tarihli haberine göre aynen şöyle diyor:
"...Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Kürtçe öğretim kurslarının 'aynı anda' kapandığı, 'anadilde yayın' konusunda da talepte bulunanların 'toplu hareket ettiklerine' dikkati çeken diplomatik kaynaklar, RTÜK'ün, 'Konuyla ilgili yönetmeliği gözden geçirelim' kararı aldığını aktardı... RTÜK kaynakları, 'toplu hareket' biçiminde diplomatik çevrelerin tespitlerine katılırken, 'Amacın, yayın yapmak değil, bu konuda propaganda yapmak olduğunu düşünüyoruz' değerlendirmesinde bulundu."
Haberde RTÜK'ün mevcut duruma ilişkin insanı güldüren ve gerçeği yansıtmayan tespitlerden ise sadece birine katılıyoruz o da "Konuyla ilgili yönetmeliği gözden geçirelim" tespiti. Evet, Türk Vatandaşlarının Günlük Yaşamlarında Geleneksel Olarak Kullandıkları Farklı Dil ve Lehçelerde Yapılacak Radyo ve Televizyon Yayınları Hakkında Yönetmelik değil gözden geçirilmesi tamamen değiştirilmesi gereken bir yönetmenliktir. Gerekli yayınlar yapılsa dahi muhtevası gereği bu yönetmenlik yüzünden bu yayınlar hep problemli olacak. Peki, nedir bu yönetmenliğin değiştirilmesi gereken yanları?
1- Bu konuda ulusal radyo ve TV'lere verilen hak aynen yerel ve bölgesel radyo ve TV kuruluşlarına da verilmeli (Mevcut yönetmenlikte yerel ve bölgesel kuruluşlar başvurduğunda izleyici ve dinleyici profili çıkarıldıktan sonra yayına karar veriliyor).
2- Program yapmak isteyen yayıncı kuruluşu bıktıracak ve yayıncı kuruluşa güvensizliğin bir göstergesi olan bürokratik başvuru koşulları ortadan kaldırılmalı.( Türkçe bir program için istenmeyen 10 adet tuhaf başvuru koşulları farklı bir dil ve lehçe için isteniyor)
3- Yayın süresi önündeki engeller ve altyazı zorunluluğu kaldırılmalı (mevcut yönetmenlik TV'lerde günde 45 dakika haftada toplam 4 saat, radyolarda ise günde 1 saat olmak üzere haftada toplam 5 saat yayına izin veriyor).
4- Program kısıtlaması ortadan kaldırılmalı(Mevcut yönetmenliğe göre haber, müzik ve geleneksel kültürün tanıtımına yönelik yayınlar yapılabilir. Bu dil ve lehçelerin öğretilmesine yönelik yayın yapılamaz).(CD/EÖ)
* Cemal Doğan, Diyarbakır'da yayın yapan Gün Radyo ve TV Genel Yayın Yönetmeni.