Türkiye’nin ilk kadın genel yayın yönetmeni Nurcan Akad ile son dönemde işten çıkarılan gazetecilerin çoğunun kadın gazeteci olmasının nedenlerini konuştuk. Akad, medyada yükselen kadın çalışan oranına rağmen yönetici kademesinde çok az kadın olduğunu bu yüzden de ilk işten çıkarılanların kadınlar olmasının kaçınılmaz olduğunu söylüyor.
“Suyun başını erkekler tutuyor. Kadınlar gönderildiği zaman da bunu engellemek için kimse ses çıkarmıyor.”
Son dönemde çok sayıda gazeteci ve köşe yazarının işine son verildi. Bunun ağırlıklı olanı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) el koyduğu Akşam Gazetesi’nde yaşandı ve işten çıkarılanların çoğu kadındı. Genel olarak bakıldığında bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz, sebepleri nelerdir?
Bu dönemde dikkat çeken ağırlıklı olarak muhalif yazılar yazan kalemlerin gönderilmesi ve bunların hepsinin kadın olması.
Bu durum sadece TMSF’nin el koyduğu Akşam Gazetesi’ne özel değil. Mesela Habertürk’te Ece Temelkuran, Amberin Zaman, Ceyda Karan işten çıkarıldı, Balçiçek İlter’in programına dokunulmadı ama yazı yazması engellendi. Bu kadınlar vasıflı gazeteciler, yaptıkları işi bilerek yapan insanlar.
Kendi medyalarını daha adil olmaya zorlayan kadınların devre dışı kalması medyanın geneli açısından çok vahim.
Akşam’da TMSF el koyduktan sonra yeni yönetim iktidar yanlısı bir yönetim olarak oluştu. İsmail Küçükkaya’yı kutlamak gerekiyor çünkü onun döneminde çok fazla kadına yazar ve yönetici olarak inisiyatif tanındı. Ancak TMSF gelir gelmez önce kadınları gönderdi, gönderilecek erkek yok muydu orada? Ama erkekler çok politik davranıyorlar. Kadınlar daha net ve şeffaf durdukları için çok daha kolay gönderiliyorlar.
"Erkekler politik davranıyor, kadınlar daha net"
Kadınlar neden politik davranmıyorlar?
Söz konusu unvan olduğunda, bu ister yaz işleri müdürü, ister haber müdür, ister genel yayın yönetmenliği olsun, kadınlar bu unvanı sorumluluk olarak, erkekler yetki olarak algılıyor. Benim kendi deneyimim de tamamen bunun üzerine. Dolayısıyla unvana sorumluluk olarak baktığınız zaman sadece ama sadece o işi yapmaya konsantre oluyorlar. Yani politik olmanıza gerek yok. Ama ‘Aman yetkilerimi kaybetmeyeyim’, ‘Daha fazla yetkiye nasıl sahip olabilirim’ diye yetkilerle meşgul olduğunuzda politik oluyorsunuz. Ama kadın öyle bakmıyor. Sorumluluklarıyla ilgili bir şey olduğu zaman bunun kavgasını veriyor gerekirse genel yayın yönetmeniyle, patronla tartışıp ters bile düşebiliyor. Ama erkekler kritik bir durum olduğunda kabuğuna çekiliyor. Tabii bunu genel olarak söylüyorum. Bunun tam tersini yapan erkek ve kadınlar fakat çok azınlıkta.
Nurcan Akad Kimdir? |
Nurcan Akad gazeteciliğe Nokta Dergisi’nde başladı. Nokta Dergisi’nin Ankara istihbarat şefi oldu. Sırasıyla Güneş Gazetesi Ankara Temsilcisi; Hürriyet haber müdür yardımcısı, haber müdürü ve yazı işleri müdürü ile haber koordinatörü; Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olarak çalıştı. Şu an Türkiye’nin ilk online tablet gazetesi Zete’nin yayın yönetmeni. |
Peki yazar veya yönetici olmayan kadınlar. Onların işleri daha mı kolay?
Alt kademelerde bu kıyım çok daha fazla oluyor. Editör ve muhabirleri arasında epeyce kadın var ama genellikle edilgen pozisyonda oluyorlar. Onların kendilerini ortaya koyabilecekleri bir atmosferin yaratmak çok zor. Yazı işlerinde çok az kadın var. Kadınlar daha düşük ücrete çalışarak daha zor yükseliyorlar.
Kadınların önündeki kapılar kapalı. Hürriyet’te, ki kadın yönetici çalıştırmaktan korkmayan bir gazetedir, bir kadın otuz yıldır editör. Ama kadının yanında çalışan erkek hop yazı işleri müdürü olabiliyor.
Ben kendim de bulunduğum yere kademe kademe geldim. Ama erkekler bu basamakları tek tek çıkmak zorunda değil. Kadınların ilerlemeleri zor çünkü bunun karar vericisi erkekler. Yazı işleri masasında yüzde elli-elli eşitlik sağlanmalı ama olamıyor.
Medyada kadınların varlığı neden bu kadar önemli? Kadın gazeteci, yazar ya da yöneticiler neyi değiştiriyor?
En başında taciz, tecavüz olaylarına bakışta çok fark yaratıyor kadınlar. Medyada kadına yönelik dilin değişmesine çok büyük katkıları var. On yıl öncesine oranla kadın yazarların artmasıyla müthiş bir dil ve yaklaşım farkı oluştu.
Kadınlar sadece kadın konularına değil toplumsal olaylara da daha duyarlı olarak yaklaşıp bunu köşelerine taşıyorlar. Ve kadın oldukları için daha fazla dikkat çekiyor ve eleştiriliyorlar. Bir cümlelerinden ötürü bile yerden yere vuruluyorlar ama o dönemde dahi o konuda toplumda algı oluşturuyorlar.
Kadın gazetecilerin yazdıkları erkeklerin yazdıklarından daha fazla göze batıyor. Ama aynı derece de topluma mal oluyor. Ancak erkek yazarlar karşıtları tarafından bu derece saldırıya uğramıyor, kadınlara kadınlıkları üzerinden savaş açılıyor, ki bu çok vahim bir şey. Ama kadınlar tüm bunlara direnerek sözlerinin arkasında duruyorlar.
"Suyun başını kadınlar tutmalı"
Peki bu durumun değişmesi için ne yapmak gerekiyor?
Zaten suyun başını erkekler tutuyor. Medya erkek egemen bir yapıya sahip. Bu yapı genel olarak vasıflı kadın gazetecilerden ürküyor. Kadınların pek de kendi aralarında olmasını, iktidarlarını kadınlarla paylaşmak istemiyorlar. Kadınların kolayca işten çıkarılmalarının nedeni buna hayır diyecek yönetici kadınların olmaması. Erkekler karar veriyor, kadınlar gönderiliyor.
Medyada kadın çalışan oranı yüzde elliyi geçmiş olabilir çünkü kadınlar daha çok çalışıyor, daha az ücret alıyorlar. Ama bu önemli değil. Önemli olan medyadaki kadın oranı değil yönetim kademelerindeki kadın oranı, ve baktığınızda bu tablo çok vahim.
Kadınlar yönetim kademelerinde temsil edilmedikleri için birbirlerini de koruyamıyorlar. Sonuçta kadın kıyımı oluyor ve kimse buna dur diyemiyor. Oysa aynı vasıftaki kadın ve erkeklerin eşit temsil edilmeleri gerekiyor.
O yazı işlerini erkeklerin elinden kurtarmak, iktidarı tam anlamıyla bölüşmek gerekiyor. Medya aslında dişil bir alan. Gazetecilik toplumda olup biten her şeye açık olmayı gerektirir. Erkekler sadece bir konuya konsantre olabilirken kadınların algıları çok daha açıktır. Bu yüzden medya aslında kadınlara çok daha uygun bir meslek, bu yüzden de kadınların hakimiyetinde yürümesi gereken bir meslek. Tabii ki erkekler ve kadınlar birlikte çalışmalı ama suyun başını erkeklerin değil, kadınların tutması gerekiyor. (EA)