Prof. Dr. Suat Gezgin'in medyayla ilgili saptamalarından bir alıntı. İstanbul Üniversitesi (İÜ) İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Gezgin ile iletişim fakültelerinin durumu, öğrenilenle uygulanan arasındaki ilişki, ve Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde gecikerek açılmasını konuştuk.
Türkiye'de Yüksek Öğrenim Kurumu'na bağlı (YÖK) ve özel üniversitelerdeki iletişim fakültesi sayısı 23'ü buldu. Bu sayıyla ilgili siz ne düşünüyorsunuz?
Türkiye'de iletişim fakülteleri mantar gibi türüyor. Fakülteler de her yıl çok sayıda öğrenci almayı sürdürüyor. Evet, 23 iletişim fakültesi var. YÖK'e bağlı 16 üniversitedeki iletişim fakülteleri ortalama 800 gazetecilik, 800 radyo-televizyon-sinema, 800 de halkla ilişkiler öğrencisi alıyor.
Yani, her yıl bu bölümlerden 2400 öğrenci mezun oluyor. Dünya kadar işsizi piyasaya sürüyoruz. Bu durumda, öğrenciler de geleceğe dair bir karamsarlığa kapılıyor. Bu eğitim sisteminde, iletişim fakültelerinin sayısı bir yana, her fakülte bölüm başına en fazla 20 öğrenci almalıdır. Böylece hem teorik hem de pratik eğitim daha iyi olur.
Mezun ettiğiniz ve halen öğrenciliğini sürdürenlerden ne kadarı iş bulabiliyor?
En fazla, yüzde 20'si iş bulabiliyor, yüzde 80 ya işsiz ya da başka sektörlerde çalışıyor.
İletişim fakültelerinde eğitim sizce nasıl olmalı?
İletişim fakülteleri Avrupa'daki gibi olmalı bana göre. Avrupa'da, mesela Fransa'da, lisans eğitimi gördükten sonra, yani 4 yıllık bir yüksek öğrenim sonrası iki yıllık gazetecilik okullarına gidiliyor.Bu öğrenciler, daha okula gelmeden genel kültür, yabancı dil gibi eksiklikleri gidermiş oluyorlar.
İlk yıl teori ve pratik ağırlıklı eğitim alıyorlar. Sene sonunda yerel bir gazetede staj yapıyorlar. Stajda, 7000 Fransız Frangı (1, 350,000,000 TL.) gibi bir ücret alıyorlar.
İkinci yıl yine teori ve pratik dersleri alınır. Yıl sonu tekrar staj yapmak üzere yerel radyo ve televizyonlarda çalışırlar ve yine çalışmanın karşılığı olan 7000 frank ücret alırlar.
Türkiye'de basın, tekelleşme nedeniyle patronların eline geçtiği için, öğrenci staj yapma imkanı bile bulamıyor. Yerel basın da yeterince önemsenmediği için gelişemiyor.
Formasyon dersi önemli
Okulu bitirenlerin ve halen öğrenciliğini sürdürenlerin hangi alanlarda çalışma şansları var?
Çalışma ve staj alanları sınırlı olmakla birlikte, öğrenciler, gazete, dergi, televizyon kurumları, yerel radyolar, iletişim liselerinde öğretmenlik yapabilirler; fakat bunun için formasyon dersi almaları gerekiyor. YÖK formasyon hakkını vermiyor. Ben ilerde iletişim liselerinin artacağına inanıyorum.
Bu arada, akademik kariyer şansı da var. Şirketlerin halkla ilişkiler bölümlerinde de çalışmak mümkün. .
Üniversitelerdeki iletişim eğitimi ve etiği pratikte uygulanamıyor? Uygulanması mümkün mü? Yaptırım getirilebilir mi?
Pratikte yaşanan sorun, eğitimden değil medyadaki patron mantığından ileri geliyor. Biz İstanbul İletişimde etik dersleri veriyoruz fakat uygulatamıyoruz. Tekelleşme ve sektöre patronların girmesiyle gazeteciler artık meslek ilkelerine göre değil patronların, genel yayın yönetmenlerinin ve editörlerin söyledikleri doğrultusunda haber yapıyorlar.Bu magazinleşen bir sürece doğru gidiyor, bu da halkın medyaya güvenini kaybetmesine yol açıyor.
Sürecin önüne geçmek kişi ve kurumların meslek ahlakına sahip çıkması ve bu yönde çalışmasıyla gerçekleşebilir. Artık patronlar, editörler ve muhabirler meslek etik'ini ve kurallarını özümsemek zorundadır.
Sağlamlık raporuna kaynak yok
Marmara Üniversitesi (MÜ), İletişim Fakültesi, 17 Ağustos 1999 depreminde hasar gördüğü gerekçesiyle bu yıl Ekim ayında öğrenime başlayamadı. Bir aydır, kantinde dersleri sürdürüyoruz. Öğrenimin aksamasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Fakülte öğrenciye her şeyi veremez. Öğrencilerin de kendilerini yetiştirmesi gerekli. Hızlandırılmış eğitim konusunda yaz tatilinde eğitim verirlerse açığı kapatabilirler. Aslında MÜ İletişim öğrencileri şanslı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi olarak, biz fakülte binasına sağlamlık raporu için bile kaynak bulamıyoruz.Keşke bizde kantinde, çadırda ders yapsak... Binanın sağlam olup olmadığına dair elimizde bir rapor olsa. (ÖK/NM)