Mayınsız Bir Türkiye Girişimi'nden Muteber Öğreten, her üç günde bir, kara mayınları veya savaş artıkları nedeniyle, ölüm ya da yaralanma olayları meydana geldiğini, Türkiye'nin mayın yasağı anlaşması olarak biline Ottawa Sözleşmesi'ni onaylamasından sonra da bu grafiği değiştiremediğini söyledi.
Mayınsız Bir Türkiye Girişimi ve Uluslararası Kara Mayınlarının Yasaklanması Kampanyası'nın 2009 raporunu açıkladıkları basın toplantısında, Öğreten'in yanı sıra Türk Tabipleri Birliği'nden (TTB) Hüseyin Demirdizen, Sosyal Demokrasi Vakfı'ndan (SODEV) Erol Kızılelma ve Sakatlar Derneği'nden Ergün İşeri konuştu.
Öğreten'in Türkiye'nin sözleşmenin gereklerini yerine getirmediğini vurguladığı toplantıda, konuşmacıların söylediklerinden bazıları şöyle.
Öğreten: Sözleşmenin amacı antipersonel mayınların neden olduğu acıların ve kayıpların giderilmesiydi. Ancak 2008'de Suriye-Türkiye sınırındaki mayınların temizlenmesiyle ilgili çıkarılan yasa, sözleşmenin bu koşullarını sağlamıyor. Mayınlar temizlense bile mağdurlara gereken fiziksel ve psikolojik destek sağlanmadıkça, mağduriyetleri giderilmedikçe sözleşmenin koşulları sağlanmış olmayacak.
Mağdurların sayısının azaltılması için riskli bölgelerde yaşayanlara mayın risk eğitimlerinin yanı sıra ilköğretim okullarında çocuklara zorunlu derslerle bilgilendirilme yapılabilir.
Kızılelma: Mayınların temizlenmesi için baskı unsuru olarak kamuoyu oluşturmak gerekir. Mayınların temizlenmesi için gerekenler yapılmıyor. Mayınlı arazilerin temizlendikten sonra bölgedeki insanların kullanımına açılması önemlidir, demokrasi bunu gerektirir.
Demirdizen: 2008'de çıkarılan yasayla görüldü ki hükümet bu soruna da rant penceresinden bakıyor. Mayınlı arazilerin temizlenmesi sorununda farklı amaçlar gündemde; oysa mağdurların sorunları öncelikli olmalı. Önlenemez sağlık sorunları olduğu gibi, mayınların yol açtığı önlenebilir sağlık sorunları da vardır. Mayınlar insan eliyle yaratılmışlardır ve önlenebilirler. Bu noktada hükümetin acil olarak eyleme geçmesi gerekiyor.
İşeri: Mayın mağdurlarının sorunları şöyle sıralanabilir:
- İş bulmada sorun yaşıyorlar. Tek gelir kaynakları devletin vereceği 180-200 lira. Bununla ailelerini geçindirmeleri bekleniyor.
- Yeterli sağlık altyapısı yok. Mayın nedeniyle uzvunu kaybetmiş birçok kurbanın protezi bile yok.
-Eğitim olanakları sınırlı.
-Gerekli rehabilitasyon çalışmalarından yoksunlar ve topluma kazandırılmaları için herhangi bir çalışma yapılmıyor.
- Köylerin boşaltılmasından sonra mayın döşenen iç bölgelerdeki kurban sayısı hakkında araştırma yapılmıyor. Göç edilen bu yerlere insanlar mayınlar nedeniyle geri dönemiyorlar.
Mayınlı arazilerin temizlenmesinden sonra mağdurlar göz önünde bulundurulmalı. Temizlenen araziler kamuya açılarak ekonomik ve sosyal açıdan mayın mağdurlarına burada imkanlar yaratılmalı. (EY/TK)