Toronto Üniversitesi'nden Shahrzad Mojab, "Marksist Feminizmi yeniden düşünmek" paneli için dün Boğaziçi Üniversitesi'ndeydi.
"Marx ölmüş, Marksizm nasıl işimize yarar?" diyenlere, Marksizm'in "kapitalizmin bilimi" olarak öğrencilere, akademisyenlere, aktivistlere ve sosyal hizmet görevlilerine yol gösterici olduğunu hatırlattı.
"Sınırlarımız kanıyor"
Mojab'a göre, şu anda kadınlar için en önemli konu, savaş ve militarizasyon. 11 Eylül sonrası tüm küresel politikanın terör ve güvenlik üzerine kurulduğunu belirten Mojab, sivil özgürlükler kısıtlanırken, askeri güçlere sivil bir görünüm verildiğini anlattı.
Ulus devletin, halkı bir bayrak altında savaş için birleştirdiğini, sınıf ve cinsiyet çatışmalarını ise umursamadığını söyledi. Irak, İran ve Türkiye sınırlarındaki Kürt kadınlarıyla ilgili çalışmaları sonucunda, bu sınırların kadınlara karşı şiddet politikaları nedeniyle kanadığı sonucuna ulaştığını ifade etti.
"Savaşın kadınlar üzerindeki etkisini anlamak için kendimi ABD ordusunun el kitaplarını okurken buldum. Ordu, askerleşmiş neoliberalizmin devamını sağlamak için imamlar ve sivil toplumla çalışıyor. Ajanslar ve STK'lar aracılığıyla feminizmin sömürgeleştirildiğini ve bürokratikleştiğini görüyoruz. Bunu Irak savaşında da gördük, Afganistan'da da, Oslo anlaşmaları sonrasındaki Filistin'de de gördük."
"Devrimci anı" yakalamak
"Materyalist felsefede zorunluluk denen kavram, doğduğumuz ve yaşadığımız koşulları kapsar. Özgürlük ise bu koşulları anlamak ve değiştirmek niyetidir. İşgal Et (Occupy) ve Arap ayaklanmalarında dünya toplumları bu 'zorunluluk' nedeniyle sokaklara döküldü."
Mojab'a göre, kadınlar bu devrimlerde ön planda olabilir ancak bizi bağlayan zincirleri kırmak için dinsel, milliyetçi, mezhebi ve etnik bir çok engel var.
"Bir taraftan devlet ve sermaye çöküyor, diğer taraftan farklı kitleler organize oluyorlar. Böyle bir anda ancak doğru pedagojik araçlara sahipsek devrimci bilinci ortaya çıkarabiliriz. Mısır'da 18 gün süren sokak eylemlerinin her anı okulda öğretilenlerden çok daha eğiticiydi."
Mojab, İslami feminizmin diasporada oluştuğunu belirtti. Ortadoğuda din kimliği, millet veya diğer kimliklerin yerini almış ve toplumun itici gücü olarak görünüyor. Örneğin 'İranlı' veya 'Arap kadını' yerine 'Müslüman kadın' kimliği ön plana geliyor.
"Soğuk savaş zihniyeti devam ediyor. Din her zaman ulusal kadın hareketlerini ezmek ve bu hegemonyaya devam etmek için kullanılıyor" dedi.
Postmodern zamanda marksist feminizm ne için gerekir?
Mojab, Kanada'da bir erkekle aynı emeği harcayan kadının, erkeğin aldığı maaşın yüzde 70'ini aldığını anlattı. Yasal eşitliğin hayatın her alanında eşitlik anlamına gelmediğini söyledi.
"Kadınların özgürlüğü için kapitalist ilişkilerin tümünü devirmek önemli bir etap ancak iş burada bitmiyor. Marx ve Engels'e göre, iki ayrı üretim tipi vardır: biri kapitalizm altında üretilen mal ve hizmet, diğeri ise insan ve hayatın üretimi. Ancak sol bu ikinci üretim tipinin sonuçlarını takip etmedi. Kadınların kurtuluşu için marksist feminizme ihtiyacımız var.
"Marksizmde tarihsel mücadeleyi düzenleyen itici güç sınıf iken, feminizmde cinsiyettir. Her iki ideoloji tüm faktörleri ya cinsiyet ya da sınıfa azaltır.
"İkinci dalga feminizm bu indirgemeciliğin farkındaydı ve bunun yerine kapitalizm ve patriarka arasındaki ilişkiye odaklandı: sosyalist feministler kadının ezilmesinin köklerini sömürgecilik veya kapitalizm gibi toplumsal güçlere bağladılar."
Marksizm ve feminizm arasındaki yakınlaşmanın 1980'lerde solmaya başladığını ve yok olmaya devam ettiğini söyleyen Mojab, bunun nedenini postyapısalcılığın, kültürel görecelilik ve kimlik siyasetinden kimlikçi ve kültürel siyasete doğru bir kayma yaratmış olmasıyla açıkladı.
"Postmodern politika, sadece anlam ve temsil alanlarında mücadele eder. Diğer taraftan modern politika (liberaller) siyaseti kapitalizm ve söylemsel demokrasi arasındaki çelişkiyi çözemez; servetin minimal şekilde yeniden dağıtılmasına yönelik sosyal devlet siyaseti ve temsil ve tanınma için çok kültürlülük siyasetiyle sınırlıdır.
"Marksist feminizm ise bilinç ve mücadelenin devrimci biçimidir."
Mojab, marksist felsefenin kaldırılmasını talep ettiği koşullara 'marksist feminizm' çerçevesinde şunları ekledi:
1. Tüm sınıf ayrımlarının ve patriarkal ilişkilerin kaldırılması;
2. Buna ilişkin üretim ilişkileri ve kadın sömürü biçimlerin kaldırılması;
3. Buna ilişkin sosyal ilişkiler ve kadınları bağımlı tutan sosyal ilişkilerin kaldırılması;
4. Devrimci bilinç. (RE/ÇT)