İnsan Hakları Derneğii İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon, Samatya’da evinde öldürülen Maritsa Küçük davasına ilişkin bugün dernek şubesinde Maritsa Küçük’ün ailesinin de katılımıyla bir basın toplantısı düzenledi.
Yargıdan sanık Murat Nazaryan'ın duruşmada anlattığı kendisini üç kişinin tehdit ederek eve götürdüğü bilgisinin üzerine gidilmesi, bahsettiği çetelerin araştırılması, cinayet soruşturmasının genişletilmesi, Samatya’daki diğer saldırılarla ilgili soruşturmanın bu dava ile birleşmesi ve korktuğunu söyleyen sanığa güvence verilerek yeni bilgiler alınmasının sağlanması istendi.
Maritsa Küçük’ün ailesi de suçluların tespiti için devletten yardım istedi. Maritsa Küçük'ün kızı Bayzar Midilli, annesinin evine daha önce Belediye'de ve başka yerlerde görevli olduğu kişilerin elinde dosyalarla geldiğini anlattı. Midilli ve ağabeyi Yaşar Küçük devletten yardım istediklerini, sanığın bahsettiği üç kişinin ortaya çıkarılmasını istedi.
"85 yaşındaki kadından ne istediler? Acımız çok büyük. Bu şekilde öldürülmeyi kimse hak etmez. Davanın üstüne gidilsin."
“Soruşturma eksik yapıldı”
87 yaşındaki Maritsa Küçük 28 Aralık 2012’de evinde dövülerek ve bıçaklanarak öldürüldü, 26 Ocak’a dek Samatya’da yaşayan başka yaşlı ve Ermeni kadınlar da benzer saldırılarla karşılaştı; Turfanda Aşık bir gözünü kaybederken, Sultan Aykar görme kaybına uğradı. Maritsa Küçük cinayeti ile ilgili soruşturmaya gizlilik kararı verilirken, diğer saldırılarla ilgili dosyalar kapandı.
Komisyon üyesi ve ailenin avukatı Eren Keskin, soruşturma ve dava süreciyle ilgili açıklamalarında soruşturmadaki eksiklere dikkat çekerek “ihmal ya da üstünü kapama ihtimali söz konusu” derken, komisyon olarak Maritsa Küçük’ün öldürülmesinin nefret cinayeti olduğunu düşündüklerini belirtti.
“ Şüpheli birçok olayda, çoğunlukla da devlet güçlerinin yargılandığı davada gördüğümüz gibi soruşturmaya gizlilik kararı kondu. Deneyimlerimiz, faillerin korunmaya çabası olduğunda gizlilik kararı olduğu yönünde.
“Dava açıldığında ise bir buçuk sayfalık üstünkörü bir iddianame hazırlandığını gördük. Savcı, Ermeni kadınlara yönelik diğer saldırıların araştırılmasını istememişti. Uzmanlık raporunda da evdeki halıda başka bir kadına ait DNA örneğine rastlandı.”
Saldırıya uğrayan Sultan Aykar’ı şikayetçi olmamasının “Soruşturmaya olan güvensizliğin sonucu” olduğunu söyleyen Keskin, böylesi olaylarda savcının şikayet olmasa da soruşturma açmasının mümkün olduğuna dikkat çekti.
"Üç kişilerdi"
Maritsa Küçük cinayeti zanlısı olararak Murat Nazaryan adlı kişi tutuklandı. Komisyon adına İHD Şube Yöneticisi Meral Çıldır'ın okuduğu basın açıklamasında sanıkla ilgili şu ifadeler öne çıktı:
"Nazaryan'ın cinayet zanlısı olarak yakalandığında basına tek kaynaktan yansıyan servis edildiği belli olan haberlerin hepsinde önce Nazaryan'ın Ermeni kimliği vurgulanıyor, 'Samatya saldırganı' denilerek, tüm saldırılarda sorumlu olduğu izlenimi yaratılıyor ve saldırıların 'gasp' amaçlı olduğu belirtiliyordu. Oysa Nazaryan sadece Maritsa Küçük cinayetinden yargılanıyor, saldırılar ise gasp amaçlı değildi."
Çıldır, Nazaryan'ın Yozgat'tan İstanbul'a gelen yoksul, kimsesiz ve sağlık sorunları olan bir ailenin çocuğu olduğunu söyledi.
"Uyuşturucu bağımlısı, ruhsal sorunları olan, belirli işi olmayan, ikamet adresi vermeyen bir kişi olarak cinayeti planlayanların kullanması bakımından çok uygundu. Her şeyden önce Ermeniydi. 'Ermenilere saldıran da bir Ermeni' denilerek olayların üzerini kapatmak hiç zor olmayacaktı."
İlk iki duruşmada 'kimseyi öldürmedim" diyen Nazaryan, 4 Kasım'daki son duruşmada "Maritsa Küçük'ü öldüren üç kişi olduğunu, kendisini tehdit ederek yanlarında götürdüğünü söyledi, çetelerden bahsetti, tehdit edildiği ve korktuğu için konuşmadığını anlattı.
"Üzerlerinde silah vardı. Ama 'acemi işi olsun' dediler. Önce dövmeye başladılar... Parmağımı kesip fatura gibi bir kağıt parçasına bulaştırdılar."
"Sanığa güvence sağlanmalı"
Avukat Keskin, cinayet sanığı olarak Ermeni olan Nazaryan'ın tutuklanmasını başından beri şüpheyle karşıladıkları söylerken, sanıkla görüşmelerinde “korkutulmuş olabileceği” izlenimini edindiklerini söyledi.
“Görüştüğümüzde koğuşa alınmaktan korktuğunu söylemişti, şimdi koğuşta kalıyor. Gizlenmiş bir gerçeklik var. Yargı, gerçeğin ortaya çıkmasını istiyorsa M.N. tek odaya alınmalı, konuşması istenmiyorsa koğuşta tutulmaya devam edecektir.
“M.N.’nin konuşması ve ona bunun için güvence verilmesi gerekiyor.”
Maritsa Küçük cinayeti davasının dördüncü duruşması 30 Aralık'ta İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. (BK)
* Fotoğraf: Mine Kösem / İstanbul / bia