Yazı işleri müdürü dört yaşındaki oğlumdu
İlk iki yıl bu gazetede müstear isimle yazılar yazıyor, haberler yapıyordum. Ancak gazetemize açılan birkaç davadan sonra yazı işleri müdürünün dört yaşındaki oğlum Furkan Ayaz'ın olduğunun öğrenilmesi üzerine, bir yazı işleri müdürü bulmamız gerektiğinden, bu görevi resmen üstlendim.
Bir aile gazetesi olarak yayınımızı sürdürüyoruz. Cesur, ilkeli ve tarafsız yayın çizgi izleyen gazetemiz hakkında, on yıllık süre zarfında yüzün üstünde dava açıldı; iki sefer mülki amirler tarafından kapatılmaya teşebbüs edildi ve çalışanları birçok kez şiddete maruz kaldı.
Makineler bana kalınca gazeteciliğe başladım
Gazeteciliğe yalnız başladım sayılır. Gazetecilik ile uzaktan yakından hiçbir ilgim yokken, bir arkadaşın beni zorlayarak ortaklı ofset makine işine girmemi sağladı. Ardından o arkadaşın beni yalnız bırakıp makineleri bana bırakması bu mesleğe girişime neden oldu.
Gazetecilik, çok sıkıntılı ve bir o kadar da sorumluluğu olan hassas bir meslek. Bir yerde halk ile idareciler arasında köprü görevi görüyorsunuz iletişim alanında.
Bir tarafında her yönüyle korunması gereken savunmasız bir halk kitlesi, bir tarafında ise her türlü haksızlık, hukuk dışılık, adaletsizlik içinde insanları ezen bir yönetim şekli içinde sistemsiz bir sistem. Yani statükoya karşı duran ve statükoyu savunan iki güç arasında kalıyorsunuz.
Gazetecinin yeri halkının yanında olmak
Bir gazetecinin görevi ise değişim ve gelişim isteyen, hukuk ve barış isteyen demokrasi için suçlanan halkının yanında yer almak olmalıdır.
İşte ben gazeteci olarak halkın yanında yer almayı tercih eden bir gazeteci olarak; eziliyor, baskı görüyor ve nimetlerden uzak kalıyorum.
Yani zor ve çetin olanı tercih edip sıkıntılara göğüs gererken, öte yandan sisteme ve statükoya teslim olan onlarca meslektaşım, sorunsuz şekilde, sıkıntıya girmeden suya sabuna dokunmayarak, nimetleri en iyi şekilde değerlendiriyorlar.
Dürüstlük itibar, yalakalık itibarsızlık
Yönetim deneyimim daha önce işyerimdeki çalışmalardan gelmekteydi. Bu açıdan basında görev alırken bu deneyimim yeterli oldu. Gazete sahibi olmak farklı ve ayrıcalıklı bir konum olduğu inkar edilemez.
Ancak ilkeli ve dürüst olmak, halk nezdinde itibar oluşturur. İdarecilere, amirlere ve sisteme yalakalık yapıldığında fazla bir itibar göremiyorsun. Kuruluşumuzdan beri, itibarımız artarken, sistemle sürekli başımız beladadır.
10 yılda 100'den fazla dava
Bunun sonucu gazetemiz Valilik ve Belediye tarafından iki kez kapatılmaya teşebbüs edildi; çeşitli kurum kuruluşlarınca aleyhimize on yıl içinde yüzden fazla hukuk davası açıldı.
Ağayı kızdırma, Şeyhi üzme, Valiye dokunma...
Gazeteciliğin hoş yanlarından biri kitlenize ulaşıp onlara gerekli mesajı ulaştırmaktır.
Kamuoyu oluşturup kamu yararının gerektirdiklerini yapmaktır. Zorluklar arasında ise, özellikle Feodal yapının hakim olduğu bölgemizde dengeleri hassasiyetle korumayı bilmek ve bu dengeleri rahatsız etmemek yer alıyor. Dengeler sarsıldığı ve bazı kesimleri yayıncılığınla ürküttüğün an hayat sana zehir olur.
Ağayı kızdırmayacaksın, Şeyhi üzmeyeceksin, Valiye dokunmayacaksın, güvenlik güçlerini görmeyeceksin aksi halde korku, gözyaşı, işkence, sıkıntı, dayak ve hatta ölüm bile bu mesleğin sıkıntıları içinde sayabiliriz.
Zorluklar örgütlülük ve eğitimle
Mesleğimizin zorluklarını yenebilmemiz için sivil meslek birlikleri oluşturarak, bir araya gelmeyi ve köklü bir meslek eğitiminden geçmeyi çözüm olarak görüyorum. Aynı zamanda, halkın özgür haber alma ve haberciliğin önemi üzerinde demokrasi ve hoşgörü bilincinin yükselmesi şarttır. Bu zorlukları yenmek için, meslektaşlarımla sık sık bir araya gelerek bu alanda dayanışma sağlamak için cemiyetleşme bilincini yerleştirmeye çalışıyorum.
Kapatmayı düşünüyorum ama
Gazeteyi bazen kapatmayı düşünüyorum. Sıkıntılar geçtikten sonra yaptığımız işin önemini düşünerek bu kararımdan vazgeçiyorum. İnsanlara haber vermek onları belirli konularda uyarmak ve kısaca topluma yararlı olmak benim için çok zevkli bir uğraştır.
Bu gündelik hayat ritminizin değişmesine de kuşkusuz yol açıyor. Gecem gündüzüm, özel hayatım, zevklerim, eğlencelerim, düşüncem, psikolojim kısacası tüm hayatım değişti.
Özgürüz, kafamız kırılsa da
Gazetemi tamamen kendim yönetiyorum. Patron-çalışan ilişkisinden çok bir aile gibi çalışıyoruz. Bir ocak gibi, bir yuvanın sıcaklığı gibi, huzurlu ortamda çalışıyoruz. Çalışanlarımız iletişim eğitimi almamalarına rağmen fakülte mezunu seviyesinde söyleneni anlayan ve problemleri anlayış içinde çözen kafalara sahiptirler.
Sistemin engellemeleri, toplumun sıkıntılarına rağmen, özgür bir gazete olmaya gayret gösteriyoruz. Bazen bu özgürlüğümüz kafamızın kırılmasına mahkeme koridorlarında yorulmamıza neden oluyorsa da kamuya yaptığımız hizmetten dolayı özgürlüğümüzden ödün vermemeye çalışıyoruz.
Haberciliğin zaman zaman neşeli ve ilginç olayları olduğu herkes tarafından kabul ediliyor. Bizim ilginç ve eğlenceli olayımız ise; Kuruluşumuz aşamasında dört yaşındaki oğlumu yazı işleri müdürü olarak göstermemiz oldu. İlk Yılımız ve aleyhimize açılan üç dava vardı. Savcılığın hazırlık aşamasında olay ortaya çıkmış, savcı emniyet ve davacıların içine girdiği şaşkınlığı hala unutamıyorum.(EÖ)