LGBT Onur Haftası kapsamında, etkinliğin ilk gününde düzenlenen atölye çalışmalarından biri de Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği'nin (CİSST) önderlik ettiği "Hapiste LGBT Olmak: Ne Biliyoruz, Ne Yapabiliriz?" atölyesi oldu.
CİSST Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Kıraç'ın konuştuğu ve derneğin çalışmalarından bahsettiği atölye boyunca hapisanelerin sadece LGBT boyutları tartışılmadı, CİSST'in benimsediği "içeride olmak kavramı"na uygun olarak cezaevleri daha bütünsel bir eleştirildi. Cezaevlerinin toplum içindeki gerekliliği ve işlevliliği de atölye katılımcıları tarafından tartışıldı.
CİSST'in Türkiye'de bu kadar insan cezaevindeyken bu konuyla ilgilenen ana bir derneğin olmamasından duyulan utanç ile ortaya çıktığını söyleyen Kıraç, kendisinin Brüksel'e yaptığı ziyarette sırf bu şehirde cezaevleri üzerine kurulmuş 17 dernek olduğunun altını çizdi.
CİSST'in üç ana görevi var: (1) Cezaevindeki mapusların hepsinin, hiç ayrım yapmadan, koşulları ve şikayetleri. Siyasi, adli, kadın, LGBT demeden herkesin "içeride olmak kavramı" üzerinden değerlendirilmesi. (2) Personelle ilgili sorunlar. Personelin de kendi çalışma şartları hakkında şikayetleri oluyor. (3) Cezaevlerindeki mapusların işlediği suçlardan dolayı mağdur olmuş kişiler.
Zafer Kıraç'ın söylediğine göre üçüncü noktaya çok fazla bakamıyorlar çünkü buna zaman yok. İkinci nokta ise uzun bir süre sorun olmuş, personeli konuşmak ayıp karşılanmış ve pek çok grup "personelin derdi varsa bize ne?" diye düşünmüş. Oysa Avrupa'ya göre infaz memurlarının Türkiye'de beş kat daha fazla iş yükü var. Devletin kendi memuruna uyguladığı bir kötü muamele de sözkonusu.
LGBT bireylerin cezaevi koşulları ve bu bireylere nasıl davranılacağı konusunun Avrupa'da ve dünyada bile formüle edilmemiş ve üzerine düşünülmemiş bir konu olduğuna dikkat çekildi.
Öte yandan kötü niyetten ve homofobiden öte, Adalet Bakanlığı'nın, cezaevi müdürlüklerinin ve infaz memurlarının bu konuda çok bilinçli olmadığı için LGBT bireylerle ne yapacaklarını bilemediği de söylendi. Yönlendirmeye ihtiyaç duyan bu birimlerin CİSST tarafından bu çeşit atölyelerle hazırlanacak 1-2 sayfalık bir etik belgeye olumlu bakacağı, böylece kendilerinin de işinin kolaylaşacağı düşünülüyor.
Şu anda LGBT bireyler cezaevindeyken üzerlerini kimin, nasıl araması gerektiği, trans bireylerin hangi koğuşa konması gerektiği, bu bireylerin kişisel ihtiyaçları gibi sorular pek çok cezaevi görevlisi için cevapsız durumda. Atölye katıllımcıları zulmün genel kanının aksine her zaman devletten gelmediğinin, cezaevlerindeki LGBT olmayan bireylerin homofobisinin de LGBT bireylerin hayatlarını etkilediğinin altını çizdi. Cezaevlerinde homofobinin nasıl azaltılabileceği konuşuldu.
Adalet Bakanlığı'nın da bu konuyla ilgili somut projeler ortaya sunulmadan tepkileri ciddiye almadığı atölyenin en çok konuşulan konularından biriydi.
Atölye katılımcılarından Kemal, kendisinin Pembe Hayat'ı temsilen Adalet Bakanlığı'ndan üst düzey yetkililerle bir görüşme yaptığını ancak çok ciddiye alınmadığı için hayal kırıklığına uğradığını söyledi. Kemal'e göre bakanlık, kişilerin ve özellikle STK'ların bu konuda işe yarar adımlar atacağına ikna olmuyor ve somut çözüm önerileri görmek istiyor. Kemal'e göre bakanlık, LGBT bireylerin şikayetlerinin ve memnuniyetsizliklerinin de farkında ancak bunu görünür kılmamaya çalışıyor.
Dokuz buçuk yıl boyunca örgüt üyeliğinden cezaevinde yatmış Dut Ağacı Kolektifi üyesi ve vicdani retçi Ercan Aktaş, biseksüel bir birey olarak kendisini cezaevinde açık etmediğini belirtirken, sol muhalif örgütlerin içindeki yapılara da bakılması gerektiğini söyledi. Örgütlerin hala cinsel yönelimi önemsediğini söyleyen Aktaş, "sosyalist gruplar nasıl etnik aidiyeti tartışmaz ise, cinsel yönelim de öyle olmalı" dedi. Kendisiyle birlikte aynı suçtan içeride olan koğuş ve ranza arkadaşıyla aşk yaşadığını söyleyen Aktaş, kendisinin bu durumu açık etmediğini ve benzer bir ilişkiyi açık eden arkadaşlarının büyük sıkıntılar geçirdiğine tanık olduğunu söyledi. Öte yandan Aktaş'a göre atölye esnasında ortaya atılan başka koğuşa geçmek, yer değiştirmek gibi öneriler de çözüm değil çünkü örgütten ayrılmak ağır bir psikolojik sorun, tecrit içinde tecrit yaşama sebebi oluyor. Kişiler örgüt içinde direkt tepki çekmeseler bile izole edileceklerini, doğal olarak gelişen bir tecrit yaşayacaklarını hissederlerse cinsel yönelimlerini kendilerine saklamayı tercih ediyorlar.
Atölyenin sonunda izleme grupları kurulması, LGBT bireylerin cezaevinde nasıl bir muamele görmesi gerektiğini anlatan belgenin hazırlanması, şu anda izni alınmış olan Maltepe Cezaevi'nde bir grup LGBT bireyi ziyaret ederek onlarla bir atölye yapılması kararına varıldı. Cezaevindeki LGBT bireylerin en büyük sorunlarından birinin de konuşacak birilerinin olmaması ve ziyaretçi sıkıntısı olduğuna dikkat çekildi. Kişilerin en çok birileriyle konuşmaya ve görüşmeye ihtiyaç duyduğu söylenirken, bir mektup arkadaşlığı programı yürütülebileceğine değinildi.
CİSST, cezaevlerindeki LGBT bireyler ile ilgilenen herkesi kendisine bu süreçte yardımcı olmaya çağrıyor. Atölyenin sonunda bir email grubu kuruldu ve tartışmaların buradan yürütülmesine karar verildi. CİSST'in en önemli ihtiyaçlarından biri de uluslararası pratiklerden haberdar olmak. Konu hakkında (LGBT bağlamında ya da değil) görülen haberlerin ve makalelerin kendilerine gönderilmesinden, Türkçe'ye çevrilmesinden çok memnun kalacaklarını söylediler. (EK/ÇT)
* Email grubu: [email protected]