"Tüm eksikliklerine rağmen Türkiye'nin her yerinden 300 kadının bir araya gelip ortak bir platformda sorunlarını ve çözüm önerilerini tartışmış olması önemli bir kazanımdır" diyen Göyçe, sendika yönetimlerinde kadınların artması ve yasa tasarılarına karşı kadın mücadelesinin örgütlenmesi için girişimlerde bulunacaklarını vurguluyor.
Göyçe'nin, "Sözümüzü örgütleyelim, hayatı değiştirelim" sloganıyla, 22-23-24 Ekim tarihlerinde, Ankara'da gerçekleştirilen kurultaya ilişkin değerlendirmesi şöyle:
Kurultay beklentilerinizi karşıladı mı?
Kurultayda, beklentilerimin karşılığını üretemedik. Tartışmalar, bildik sözler üzerinden gelişti. Somut, yaşadığımız sorunları ayrıntılı olarak tespit edebildiğimiz, tartıştığımız, çözümler önerdiğimiz bir süreç yaşayamadık.
Bir önceki kurultayın sonuç bildirgesi de neredeyse aynı başlıklarla çıkmıştı, sonuçlar arasında fazla bir fark göremiyorum.
Neden?
Aralık'ta, 200 kişinin katılımıyla "kurultay konu başlıkları ne olmalıdır?" diye bir sempozyum gerçekleştirdik. İsteğimiz, belirlediğimiz konu başlıkları altında işyerlerinde eğitim faaliyetlerinin yürütülmesiydi. İşyerlerine ve KESK'e üye sendikalara bir program da gönderdik. Ancak, işyerlerinde böyle bir hareketliliği sağlayamadık.
Bu, kadın hareketinin zayıflığı ile de KESK içindeki kadınların henüz çok örgütlü bir birikime sahip olamayışları ile de açıklanabilir.
Kurultay hazırlıkları son bir aya sıkıştı; yeni bir şey söylemeyen, bildik şablonların yerleştirildiği tebliğler geldi.
Kurultayın kazanımlarından söz etmek gerekirse...
Tüm olumsuzluklarına rağmen, Türkiye'nin her yerinden 300 kadının bir araya gelmiş, ortak bir dil ve üslupla tartışma zemini yaratmış olmaları önemli.
Ayrıca, emek hareketinden işçi kadınlarla ortak bir zeminde buluşmak, ortak platform ve eylemlilik hatları örmek konusunda kararlar almak da önemli bir kazanım.
Kurultayda, birleşik emek hareketi yaratmak perspektifine paralel olarak, birleşik bir kadın hareketi yaratmanın önemine dikkat çekildi.
Kamu emekçisi kadınlar bir yandan işkollarında yaşanan özgün sorunlarını değerlendirip öneriler geliştirirken; diğer yandan kadınları olumsuz etkileyen siyasal, ekonomik ve sosyal yönelimleri de değerlendirdiler.
Kurultayın somut sonuçlarından söz etmek mümkün mü?
Önümüzdeki süreçte karşımıza yeni yasa tasarıları çıkacak. Kamu Yönetimi Temel Kanunu, Yerel Yönetimler Yasası, Personel Rejimi Reformu Yasası, İş Yasası... Bunların kadınlara neler getireceğine ilişkin tartışma zemini yaratılması çok önemliydi.
Kurultayda, kadınların mücadele bilinci ve kararlılığı açığa çıktı. Arkadaşlarımız işyerlerine bu kararlılık ve bilinçle gittiler. Bu önemli bir katkıydı.
Bundan sonra önümüzde, "Yasa tasarılarına karşı, emek hareketindeki kadınların sorunlarını merkeze alan bir birleşik mücadele nasıl yaratılabilir?" sorusu var. Bu yasalara karşı, işçi kadınlarla mücadelenin birleştirilmesine bir ön adım olarak bir konferans düzenlenmesini öngörüyoruz.
KESK, Ortadoğu ve Kafkasya'daki emek örgütlerinin kadın birimleri arasında en kısa zamanda bölgesel bir kadın toplantısı örgütlenmesini istiyoruz.
Temel ve asgari ücret belirlenirken ev içi emeğin görünür kılınması için "görünmeyen emek sesini yükselt" kampanyası başlatılmasını planlıyoruz.
Ayrıca, kurultayda, her konu başlığı için temel yönelimler belirlendi. Sendikalarda ve iş yerlerimizde terfi ve atamalardaki ayrımcılığın devam ettiğine dikkat çekildi. Buna karşı pozisyon almak için irade birliği oluştu.
Küreselleşmeye karşı, diğer emek örgütleriyle ortak duruş geliştirmenin önemi vurgulandı.
Sendika yönetimlerinde kadınların da yer almasının önemine dikkat çekildi, kamu emekçilerine yönelik siyaset yasağının kaldırılması için mücadele etme talebi oluştu.
Kamu emekçisi kadınlar, bulundukları sendikal örgütleri sorgularken, sendikaların kadın politikalarına daha duyarlı hale getirilmesini, tüzük ve programların gözden geçirilmesini istediler; kadınların sendikal hareket içinde daha aktif bir tutum alabilmeleri için gerekli koşulların oluşturulması gerekliliğine dikkat çektiler.
Sendika yönetimlerinde kadınların da yer almasının önemi, sıkça tekrarlanıyor. Ancak, KESK'in tüzüğünde pozitif ayrımcılık ve kota ifadeleri yer aldığı halde, bir türlü hayata geçirilemiyor. Neden? Bu durumun değişmesi için neler yapmayı düşünüyorsunuz?
Kurultayda, kadınların yönetimlerde yer alması için pozitif destek programlarının uygulanması ve bu şiarın öne çıkartılması noktasında kararlılığımızı açığa çıkarttık.
KESK tüzüğünde, "bütün organlarıyla yüzde 30" deniyor; denetleme, disiplin ve yönetim kurulları bir bütün olarak değerlendiriliyor. Kurultayda, tüzük değişikliği yapılması konusunda irade birliği oluştu.
Önümüzdeki süreçte, tüzükteki oranın her yönetim kademesi için yüzde 40'a çıkarılması kararlılığındayız. Bütün genel merkezlerin de böyle bir karar alması için önerilerde bulunacağız.
Sendika yönetimlerinden başlamak üzere meclise kadar tüm karar organlarında kadın katılımını arttırmak için "Kadınlar Yönetimlere" sloganı ile kampanya düzenlemeyi planlıyoruz.
KESK'e bağlı tüm sendikalarda kadın sekreterlikleri oluşturulması; bu sekreterliklerin tüzüksel güvenceye kavuşturulması da kurultayın sonuç bildirgesinde yer aldı.
KESK Kadın Kurultaylarının ilki 1996'da gerçekleştirilmişti. O günden bugüne kadınların konumunda fazla bir değişim olmadı. İkinci kadın kurultayı da beklentilerinizi karşılamadı. Bu durumun değişmesi için neler yapmak gerekir?
10 yıl önce de benzer sorunlar varmış gibi görünüyordu. Ancak bugün Türkiye, ekonomik, siyasal ve sosyal alanda 10 yıl öncesinin Türkiyesi değil. Kısmi değişimler yaşandı. Tarih durduğu yerde durmuyor. Süreci iyi okuyabilmek gerek. (BB/EÜ)