Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM), Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa ve Van’da 600 kişiyle yaptığı "Kürt Sorunu Bağlamında Kürtlerin Türkiye Medyası Algısı" araştırmasının sonuçlarını duyurmak için gazeteciler, akademisyenler ve sivil toplum temsilcileriyle bir araya geldi.
Diyarbakır’daki Mitannia Hotel’de düzenlenen çalıştayda araştırma bulgularının yanı sıra Türkiye'de medya ve ifade özgürlüğünün güncel durumu da tartışıldı.
Katılımcılar: Gazeteciler Şeyhmus Diken, Sibel Hürtaş, Dicle Müftüoğlu, Sedat Yılmaz, Murat Bayram, Ali Duran Topuz, Ruşen Çakır, Nadire Mater, Barış Avşar ile birlikte, Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, Tahir Elçi Vakfı’ndan Evin Batı, Türkiye İnsan Hakları Vakfı’ndan Murat Aba, Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü’nden (DİSA) Vahap Coşkun, Rawest Araştırma Reha Ruhavioğlu, Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren ve avukat Resul Temur ile Rauf Çiçek. |
DİTAM’ın araştırması Türkiye medyasının başta çözüm süreci olmak üzere Kürt sorununa yaklaşımını ve bu konuda Kürtlerin algısına odaklanan saha çalışmasının bulgularını da içeriyor.
Özdemir: Çözüm sürecinde medya daha özgürlükçüydü
Çalıştayda ilk olarak söz alan ve moderatörlüğü üstlenen DİTAM Başkan Yardımcısı Meral Özdemir şiddetsiz ve bir uzlaşı dilinin kurulması için böyle bir çalışma yaptıklarını söyledi. Çözüm sürecinde medyanın nispeten daha özgürlükçü bir yapıda olduğunu ifade eden Özdemir, “Ancak bu durum yine iktidarın izin verdiği ölçüdeydi” diye ekledi.
Çözüm sürecinin sonlanmasının ardındansa genel tahakkümün geri döndüğünü anlattı. Özdemir Türkiye’nin basın özgürlüğü konusunda her geçen gün geriye gittiğini söyleyerek, geçtiğimiz haftalarda Diyarbakır’da tutuklanan 16 gazeteciyi ve medya çalışanını hatırlattı.
Vural: Medyada Kürtler 'olumsuz varlık'
Daha sonra DİTAM Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Vural açılış konuşmasını yapmak üzere söz aldı. Kürt sorununun Türkiye medyası için önemli bir mesele olduğunu ifade etti.
Kürtler için medya algısının gazeteciler arasında tartışılmasını istediklerini belirten Vural, Türkiye medyasındaki olumsuz ‘Kürt algısının’ bir gün olumluya evrilmesini dilediklerini söyledi.
Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözümünde medyanın rolünün büyük olduğunu anlatan Vural, medyanın görevini/rolünü yerine getirmediğini söyledi ve “Medya, şiddeti ve çatışmayı kutsayan, ötekileştirici bir dil kullanıyor” dedi.
Basın ve ifade özgürlüğünün Türkiye’de başlı başına bir sorun olduğunu aktaran Vural “Geçtiğimiz haftalarda 16 gazeteci tutuklandı. Son günlerde DW ve VOA sansürle karartıldı. Bunlar başlı başına bir sorunken Meclis’teki ‘sansür yasası’ gazetecilere ve halka çok ciddi bir perde getirecek. Gidişat hayra alamet değil” diye ekledi ve devam etti:
“Biz barışı hedefliyoruz. Şiddet kan dökücü olur. Herkesin bundan kaçınması lazım. Sorun tabi eşitlikçi ve çoğulcu bir düzenin tertip edilememesi. Kürt halkının yok sayılması. Barışın yeniden tesis edildiği bir ülke özlemiyle. Umarım bu ateşin sönmesinde, barışın sağlanmasında DİTAM’ın katkısı olur.”
Çelenk: Kürtler eşit ve adil medya istiyor
Ardındansa projenin danışmanlarından Sevilay Çelenk söz aldı. ‘Kürtlerin Türkiye Medyası Algısı’ çalışmasının Kürt sorununa bir çözüm arayışı olduğunu söyledi. Araştırmanın ikincilleştirilenlerin (Kürtlerin) Türkiye medyasına nasıl baktığını yansıttığını ifade etti.
Araştırmaya katılımcılar Kürtlerin, medya temsilinin barış için ne kadar kıymetli olduğunu söylediklerini ifade eden Çelenk “Kürtler eşit ve adil bir medya temsili istiyor” dedi.
Çelenk medyanın Türkiye’nin her kesiminden insanı öfkelendirdiğini anlatarak “Bu Kürtlere özgü bir şey değil. Adil temsiliyet ve eşitlik isteyerek on yıllar geçirdik. Ancak hangi temelde eşitlik isteyeceğiz? Sadece siyasette değil medyada da eşitlik bir haksa bu hangi temelde olacak. Kardeşlik mi? Kardeşlik zemini bir eşitlik zemini sağlamıyor? Hakikat zemini kurulması gerekiyor. Ancak eşit ve adil medya temsiliyetiyle hakikate ulaşılabilir.” diye konuştu.
Daha sonda proje danışmanı Halil Bayhan araştırmanın bulgularını paylaştı. (Bulgular için sayfayı aşağıya kaydırın) Ardındansa hem araştırmanın sonuçları yorumlandı hem de ifade özgürlüğü ve Kürt medyasının güncel durumu tartışıldı.
Bayram: Kürt medyasında haberi Türkçe eğitim alanlar üretiyor
Söz isteyen Botan International’dan Murat Bayram çalışmanın dışında kalan birkaç noktaya değinmek istediğini belirterek şöyle konuştu:
“Raporda haberden bahsederken iki aşamada duruldu. Haber üretimi ve tüketimi. Ancak eğitim eksik. Kürtçe eğitim sadece bir üniversitede var. Kürt medyasında haberi Türkçe eğitim alanlar üretiyor. Bu Kürtçe medya için bu bir sorun.
“Bunun dışında İstanbul dışındaki tüm gazeteler yerel medya olarak geçiyor. Kürtler tüm Kürt şehirlerinde yerele mahsur kırmış durumdalar. Ulusal medyanın Diyarbakır’da da kurulabileceği oturmamış bir görüş. Oysa buradan da ulusal medya çıkabilir.
“Enformasyon bombardımanın da bir sonucu olarak Kürtler haberlerde yer alamıyorlar. Sadece patlama, çatışma deprem olduğunda medyada görünür kılınıyorlar. Bu coğrafyadan insan hikayesi çok az. Kürtlerin ne istediğinin anlaşılabilmesi için haber öykülerinin de olması lazım.”
Tahmaz: Yeni medya umut vaat ediyor
Barış Vakfı’ndan Hakan Tahmaz ise geleceğin sadece direnişler, yaşanmışlıklar ve mağduriyetler üzerinden yükselemeyeceğini ifade etti.
Geçmişin Türkiye’de bir sorun olduğunu ifade eden Tahmaz, gelecek bağlamında medya eski medya düzeninin çöktüğünü, yeni bir düzen oluştuğunu ve bu durumun da umut verdiğini söyledi.
Göregenli: Medya alışkanlıkları değişiyor
Akademisyen Melek Göregenli ise habere ilginin azalmasından bahsetti. DİTAM’ın araştırmasıyla paralel olarak dünyada internet medyanın ön plana çıktığını ifade etti.
Diyarbakır’da 2000’li yılların başında ve 2010’da iki araştırma yaptığını söyleyen Göregenli, somut olarak araştırmalarında çok açık bir kutuplaşmanın olduğunu, bugün de bu kutuplaşmanın devam ettiğini anlattı.
Göregenli ancak medya açısından değerlendirildiğinde araştırmanın sonuçlarıyla bağlantılı olarak kutuplaşmanın dağıldığını söyledi.
“Kürtlerin Fox TV izlemesi politik davranışlarını değiştirmedi, yine aynı partiye oy veriyorlar, yine aynı ideolojideler. Sadece medya alışkanlıklarını değiştirdiler” diye konuştu.
Çelenk: İzleyici göç edecek yer aradı
Tekrar söz alan Sevilay Çelenk ise en çok Fox TV izlemesiyle ilgili “Kürt seyircisi, okuyucu göç ediyor. Kendime ait bir medyası varken baskı nedeniyle kaçıyor. Tutuklamalar, gözaltına almalar ve sansür… İzleyici göç edecek yer aradı” dedi.
Türkiye’de internet medyasına ilginin arttığını söyleyen Çelenk “Ancak hala Türkiye haberleri en çok televizyondan izliyor. Özellikle Kürt coğrafyasında kadınlar en çok haber izleyen kesim. Ama bu 2016’daki darbe girişimi sonrası Kürt medyasındaki kapatmalara karşılık kanallar yayınlarını dijitale taşısalar da insanlar bir türlü o tarafa geçemedi” diye konuştu.
“Majör yayın kuruşlarına alışmış bir izleyici kitlesi var” ifadesini kullandı. “Dolayısıyla medyadaki baskı ve kutuplaşma yükseldikçe göç ettiler. Kürtler Fox TV’ye yöneldiler. Çünkü muhalefet eden birkaç kanaldan bir tanesi. Ancak bu ideolojik olarak Fox TV’yi benimsedikleri anlamına gelmiyor” dedi.
Coşkun: İzlenilen kanalın ideolojisini benimsemediler
Akademisyen Vahap Coşkun’sa medya tüketim alışkanlıklarının değiştiğini söyleyerek “Bu siyasal değişikliği getir mi?” diye sordu.
Medyadaki değişimin oy verme tercihine yansımasa da gündelik sosyal davranışlarda değişiklik yarattığını söyledi.
“Kürtlerin Türkiye medyasına yönelik kategorik bir karşıtlığı yok. Hatta çözüm sürecinde ana akımı desteklediler. Mesela haber konusunda önceden CNN Türk’ü, Habertürk’ü izlerken bugün Kürtler Halk TV’yi, Artı Gerçek’i izliyorlar. Ancak onların ideolojilerini benimsemiş değiller” dedi.
Çakır: Kürt meselesini işlemeyen yayın kuruluşu ana akım olamaz
Gazeteci Ruşen Çakır ise akım tartışmasının dönüp dolaşıp karşılarına çıktığını anlattı. “Şu an bir ana akım yok” diyen Çakır “Ana akım insanların objektif haber ve özgür yorum ihtiyacını karşılamıyor” dedi.
Türkiye’nin bir değişimin eşiğinde olduğunu ifade eden Çakır şöyle devam etti:
"Halk TV ve Sözcü yeni ana akım olmanın heyecanını yaşıyor. Yeni artık piyasaya dijital egemen olacak. Bu bağlamda baktığınız zaman Kürt meselesinin çok kritik bir yerde olduğunu düşünüyorum. Ülkenin batısındaki medyanın Kürt meselesini ele almaması kaçınılmaz. Bu durum Türkiye’de güçlü ana akımlar çıkarabilir. Ancak Kürt meselesini işlemeyen yayın kuruluşunun ana akım olabileceğini sanmıyorum.”
RapordanAnkete katılanların (600 kişi) yüzde 86’sı Kurmanç, yüzde 14’ü de Zaza. Ankete atılanların temel medya tüketim tercihleri ve sıklığında yeni iletişim teknolojilerinin kullanımının sıklığı göze çarpıyor. Her üç katılımcıdan ikisi, sık sık akıllı telefon ve tablet yoluyla internete girdiklerini belirtiyor. Katılımcıların yüzde 90’ı, bilgisayar, tablet veya telefon dijital olarak habere ulaşıyor. Sık sık gerçekleştirilen aktivitelerde ikinci sırada yüzde 35 ile televizyon izlemek yer alıyor. Basılı gazete okuduğu söyleyenlerin oranı ise yüzde 3. Medya tüketim sıklığı ** Katılımcıların bir medya mecrasını tercih etmesinde rol oynayan etmenler sırasıyla yüzde 63 ile tarafsızlığı, yüzde 55 ile nitelikli yayın politikasına sahip olması ve yüzde 45 ile uluslararası olması, yüzde 42 ile ulusal olması, yüzde 41 ile çekimlerin fotoğrafların ve görsellerin göze hoş gelmesi, yüzde 36 ile yerel olması, yüzde 29 ile katılımcının siyasi görüşüne yakın olması ve son olarak yüzde 25 ile Kürtçe olması olarak sıralanıyor. Buradan yola çıkarak katılımcılar için tarafsız, nitelikli ve uluslararası yayınlar yapan medya mecraları tercih sebebi. Medya mecrası tercih sebebi ** Katılımcıların yaklaşık yüzde 39’u en çok takip ettikleri medya mecrasının bağımsız ve tarafsız olduğunu düşünürken yaklaşık yüzde 27’si AKP’ye ve yüzde 26’sı HDP’ye yakın olduğu kanaatinde. Katılımcılar arasında en çok takip edilen medya mecralarının en yakın olduğu iki siyasi görüş AKP ve HDP. Takip edilen medyanın dünya görüşü ** Katılımcıların yüzde 58’i haberleri internetten alırken, ikincil tercihleri yüzde 36,7 ile televizyon. Radyo ve yazılı basını haber kaynağı olarak kullanım oranları toplamda yüzde 4. Haber kaynağı ** Katılımcılar arasından 50 yaş ve üzerinde en çok takip edilen haber aracı yüzde 80,7 ile televizyon. 16-29 yaş aralığındaki katılımcılar ile 30-49 yaş aralığındaki katılımcıların farkı ise televizyon izleme oranlarında görülebilir. 16-29 yaş aralığındaki katılımcılar, yüzde 21,3 oranında televizyon izlerken 30-49 yaş aralığındaki katılımcıların yüzde 35,7’si televizyon izliyor. Yaş azaldıkça televizyon izleme azalırken, internetten haber almanın arttığı gözlemleniyor. 16-29 yaş aralığındaki katılımcıların yüzde 69,3 ile ve 30-49 yaş aralığındaki katılımcıların yüzde 59,7’sinin tercihi internetten haber almak. Radyo ve gazete tüketimi her yaş aralığında oldukça düşük, yüzde 1-6 arasında değişim gösteriyor. Yaş grubuna göre haber kaynağı ** Katılımcı kadınlar, televizyonu yüzde 48,5 ile erkeklerden neredeyse iki kat daha çok haber aracı olarak kullanıyor. Katılımcı erkekler arasında internet tüketimi yüzde 63,3 ile kadınların yüzde 47 oranına göre daha fazla. Kadın ve erkeklerin tüketim oranları TV ve internet konusunda ciddi farklar gözlemlenirken radyo ve gazete tüketiminde çok bir değişim okumak mümkün değil. Cinsiyete göre haber kaynağı ** Siyasi görüşlere göre bakıldığında katılımcıların genelinde en sık haber alma aracı yüzde 55,8 ile internet. AKP seçmeni katılımcıların en sık haber alma aracı yüzde 61,7 ile televizyon iken HDP seçmeni katılımcılar yüzde 68,8 ile en çok internetten haber alıyor. AKP seçmeni katılımcıların televizyondan haber alma yüzdesi internetten haber alma yüzdesinin yaklaşık iki katı. HDP seçmeni, yüzde 68,8’i haberleri internetten alırken yüzde 28,3’i televizyondan alıyor. Son oy verilen siyasi partiye göre haber kaynağı ** Katılımcıların haber kaynağı olarak en çok takip ettiği kanal yüzde 23,6 ile Fox TV. Diğerleri sırasıyla yüzde 15,6 ile ATV/A Haber, yüzde 10,8 ile Stêrk TV, Ronahî TV, Medya Haber ve yüzde 6,9 ile CNN Türk olarak gözüküyor. Diğer kanallar arasında ciddi bir farklılık gözükmemekle beraber düşük oranlarda seyrediliyor. “Kürtçe yayın yapan televizyon kanallarını izliyor musunuz?” sorusuna yüzde %75,68 oranında “hayır”, yüzde 24,32 oranında da katılımcılar “evet” cevabını veriyor. Haberlerin en çok izlendiği TV kanalı ** Araştırma bulguları katılımcıların 7,9 güven ortalama puanı ile en çok Gazete Duvar’a güvendiğini gösteriyor. Gazete Duvar’ı, 5,1 ile Med Nuçe (Medya Haber) ve 4,3 ile Evrensel takip ediyor. Katılımcıların en az güven duydukları medya ve haber kanalı ise 3 ile Akit, 3,2 ile Yeni Şafak ve 3,2 ile Hürriyet ve 2,9 ile Oda TV olarak rapora yansıdı. Gazetelere duyulan güven ** 2018 seçimlerindeki oy tercihlerine göre AKP seçmenlerinin en çok güvendiği medya kuruluşları sırasıyla 5,5 ile ATV, 4,4 ile Akit, 4,3 ile Yeniçağ oldu. HDP’ye oy vermiş katılımcıların ise 6,8 ile Med Nuçe, 4,7 ile Evrensel ve 4,4 ile Gazete Duvar’a en çok güven duydukları görüldü. Katılımcıların genelinde en çok güvenilen medya kanalları 5,06 ile Med Nuçe, 4,3 ile Evrensel ve 4,1 ile Gazete Duvar. Oy tercihine göre güven ortalaması ** Katılımcıların Türkiye’de medyada gördüğü en önde gelen iki sorun yüzde 61,2 ile hükümet baskısı ve yüzde 26,9 ile sansür/otosansür iken medyada en az görülen iki sorun ise yüzde 8,3 ile nitelikli gazeteci yoksunluğu ve yüzde 4,3 ile teknik yetersizlikler olarak ortaya çıkıyor. Ayrıca katılımcıların yüzde 71’i Türkiye’de medyanın bağımsız olduğunu düşünmezken, medyanın bağımsız olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 29 civarında. Medyanın sorunları Ayrıca Kürt meselesine en olumlu ve barışçıl yaklaşan medya organları sorulduğunda Birgün, |
(HA)