* Fotoğraf: Pixabay
Başta doğalgaz olmak üzere, petrol, kömür ve genel olarak enerji fiyatları neredeyse tüm dünyada rekor seviyelere çıkmış durumda. Bu yıl Avrupa gaz fiyatlarında şimdiye kadar yüzde 600'e varan bir yükseliş yaşandı. Bu da elektrik fiyatlarına yansıdı; İngiltere'de kısa vadeli elektrik fiyatları bir ara normal seviyesinin 10 katına kadar çıktı.
Avrupa’da başlayan kriz, hem arz hem talep hem de piyasa tarafında, çok fazla unsurun bir araya gelmesiyle ortaya çıktı.
Pandeminin etkisini azaltmasıyla ekonomik büyümenin hızlanması ve sanayi üretiminin artması da doğalgaza talebi yükselten nedenler arasında yer aldı.
Geçen kışın soğuk geçmesi ve evden çalışmanın artmasıyla hanelerin kullandığı doğalgaz miktarının artması da talebi yükseltti.
Gaz oranı yüzde 30’lara indi
Avrupa'da geçen kış ortaya çıkan talep, gazın depolardaki oranının yüzde 30 gibi endişe verici seviyelere inmesine neden oldu.
Yeşil politikaların güç kazanmasıyla santrallerde kömür yerine daha yeşil olduğu kabul edilen doğalgaz kullanılmaya başlandı.
Avrupa'nın genelinde rüzgar ve güneş gibi yeşil enerji kaynakları önceliklendirildi; nükleer santraller kapatıldı ve kömür kullanımı azaltıldı.
Ancak rüzgar ve güneşin istikrarlı bir şekilde enerji sağlayamaması, doğalgaza olan talebi artırdı.
Arz talebi karşılamadı
Üreticiler ise artan bu talebe yetişemedi. Gaz santralleri pandemi döneminde yapmaları gereken bakımları geciktirince artan talebe olması gerektiği kadar yetişemedi.
Norveç, beklenenden daha az gaz üretti. Hollanda, gaz sahası Groningen'deki deprem riski nedeniyle üretimde kısıntıya gitti.
Rusya meselesi
Diğer taraftan Avrupa'nın en büyük gaz ithalatçısı olan Rusya ise artan talebe ilave arz ile yanıt vermedi.
Buna neden olarak da Avrupa'nın karşı çıktığı Kuzey Akım 2 boru hattı projesini Rusya'nın bu vesile ile kabul ettirme gayreti gösterildi.
Başta Baltık ülkeleri, doğu Avrupa ülkeleri ve ABD olmak üzere kimi ülkeler, Kuzey Akım 2 doğalgaz boru hattının inşa edilmesini engelleyemese de iki seneye yakın bir süre geciktirdi.
Uzmanlara göre, Ukrayna'yı es geçerek doğalgaz ihracatının önemli bir bölümünü Kuzey Akım 2 ve Türk Akım 2 boru hatlarına kaydırmayı planlayan Rusya, AB'nin çıkardığı engellere ilave gaz tedariği yapmayarak yanıt verdi.
Bütün bunlara bir de finansal piyasalardaki spekülatif işlemler eklenince Avrupa bir enerji krizine girdi. Avrupa'da yükselen fiyatlar ise dünyanın kalanına da sıçradı.
Rusya ve AB’nin gaz ihtiyacı
Rusya Avrupa'nın doğal gaz ihtiyacının yüzde 50'sini karşılıyor. Avrupa, tüketiminin kalan yüzde 50'sinin büyük kısmını Norveç ve Cezayir'den alıyor.
Rusya doğalgazı Avrupa'ya Kuzey Akımı, Yamal-Europe ve Kardeşlik gibi birkaç ana boru hattıyla yolluyor. Bu doğalgaz bölgesel depolarda toplanıyor, sonra buradan kıtanın dört bir yanındaki farklı ülkelere dağılıyor.
Covid-19 salgını döneminde Rusya'dan Avrupa'ya doğal gaz ihracatı toplam miktar olarak azaldı, çünkü birçok işyeri kapandığı için talep azalmıştı.
Şimdi Avrupa'da enerji ihtiyacı yine artmaya başlıyor ama özellikle de Ukrayna ve Belarus üzerinden gelen doğalgaz miktarı hala düşük. Bu da Avrupa çapında doğal gaz stoklarının erimesine, dolayısıyla da fiyatların yükselmesine yol açtı.
Bunlara ek olarak Rusya Çin'e doğal gaz ihracını da artırdı ve haziran ayında ülkenin doğusunda bir doğalgaz işleme tesisi açtı. Bunun dünyanın en büyük doğal gaz rafinerisi olması bekleniyor.
Şirketler iflas etti
Bütün bunlar sonucunda Avrupa'da bazı enerji şirketleri iflas ederken, Çin'de bazı fabrikalar üretime ara verdi.
Avrupa Sendikalar Konfederasyonu'nun (EUTC) Eylül ayında yaptığı açıklamaya göre, Avrupa genelinde 2,7 milyon insan bir işte çalıştıkları halde evlerini gerektiği gibi ısıtamıyor. Avrupa'da doğal gaz fiyatlarındaki artış Ekim ayında rekor seviyelere ulaştı.
Artış nedeniyle şimdiye kadar 20 AB ülkesinde dar gelirli haneler için vergi indirimi ve mali yardım kararı alındı.
Krizin en hızlı etkisi enerji yoğun sektörlerde görüldü. Avrupa'da şimdiden gübre üreticileri arz kesintisine gitti.
Bu da halihazırda yükselen küresel gıda fiyatlarının daha da artmasına yol açabilir.
Türkiye nasıl etkileniyor?
Avrupa'da baş gösteren bu krize doğalgazın neredeyse tamamını ithal eden Türkiye de zor bir dönemde yakalandı. Türkiye'nin 2021 yılının sonuna kadar bitmesi beklenen ithalat sözleşmeleri var.
Doğalgaz, boru hatlarıyla taşınarak evlere ve santrallere ulaşıyor. Ancak doğalgazın ihtiyacı karşılayamadığı durumlarda ya da taşınamadığı yerlerde LNG devreye giriyor.
LNG, doğalgazın belirli bir soğutma işleminin ardından sıvı hale dönüştürülmesiyle elde ediliyor, enerji ihtiyacının olduğu yerlere kolayca taşınabiliyor.
Türkiye de doğalgazın ihtiyacını karşılamadığı durumlarda LNG alımı gerçekleştiriyor. Türkiye'nin bu kış da LNG alması bekleniyor. Ancak LNG fiyatlarının da yükselmesi de enerji faturasının kabarmasına yol açacak.
Türkiye, doğalgazı Rusya, Azerbaycan ve İran'dan boru hatlarıyla, LNG'yi de Cezayir, Nijerya ve diğer ülkelerden gemilerle satın alıyor.
Türkiye'nin Rusya, Azerbaycan ve Nijerya ile 1990'lı ve 2000'li yıllarda imzaladığı uzun vadeli doğalgaz ithalat sözleşmelerinin ise bu yıl vadesi doluyor. Ancak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in açıklamasına göre, ilave doğalgaz anlaşması Azerbaycan ile 2024 sonuna kadar geçerli olmak üzere yapıldı. Diğer ülkelerle olan anlaşmalara ilişkin bir açıklama henüz yok.
"Faturayı yine biz ödüyoruz"
BBC Türkçe’ye konuşan Gas&Power Enerji Uzmanı Emin Emrah Danış, "Döviz kurlarındaki artışı da dikkat aldığımızda enerji fiyatlarındaki artışın hem toplam enerji ithalat faturası hem de tüketicilere uygulanan nihai fiyatlarda önümüzdeki dönemde artışlara yol açması bekleniyor" diyor.
Bu yüzden Danış'a göre konutlarda, fabrikalarda ve işyerlerinde elektrik ve doğal azın verimli kullanılması kamu kaynaklarının korunması ve karbon salımını düşürmek için önemli.
GazDay Enerji Danışmanlık Şirketi Genel Müdürü Mehmet Doğan ise kamunun artan maliyetlerinin vatandaşa yansıtılması gerektiği görüşünde.
Doğan, "Bu fatura hanehalkına, sanayiye ve enerji santrallerine yansıtılmalı, yoksa büyük bir zararı olur. İnsanların yaktıkları gazın fiyatını bilmesi lazım, devlete gelecek büyük yükü daha sonra yine biz ödüyoruz" yorumunda bulunuyor.
Rusya güçlendi
Uzmanların üzerinde anlaştığı bir diğer konu da Rusya lideri Vladimir Putin'in elinin Avrupa'ya karşı güçlenmiş olduğu.
Putin, şimdiye kadar yaptığı gibi bundan sonra da her diplomatik meselenin tartışılması sırasında gaz kartını masaya koyabilecek. Aktürk buna, "Putin'in bir cümlesiyle gaz piyasası yüzde 40 gerileyebiliyor" diyerek örnek gösteriyor.
Enerji uzmanı Mehmet Doğan da “Kriz altında kalan bir sistem hiçbir şeyle mücadele edemez” diyerek enerjide yeşil dönüşümün sağlanması için kriz yaşanmamasının şart olduğunu söylüyor.
Öte yandan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz günlerde Moskova’da düzenlediği bir enerji konferansında, dünyanın dördüncü en büyük sera gazı emisyonu kaynağı olan Rusya’nın 2060’a kadar karbon nötr olmak için çaba göstereceğini söyledi. Putin aynı zamanda Rusya’nın iklim değişikliğiyle mücadele yollarını aramak için diyaloga hazır olduğunu ekledi.
Putin hidrojen ve doğalgazın önümüzdeki yıllarda enerji karışımında daha büyük bir rol oynamasını bekliyor.
Yeşil enerji mümkün mü?
Uzmanlara göre Avrupa'daki enerji krizi yeşil politikaların da bir sonucu. Enerji uzmanı Ali Arif Aktürk, karbon nötr bir dünyanın hayal olduğu görüşünde:
"Karbon nötr bir dünyaya geçelim, bunu herkes istiyor. Ancak bunu sadece rüzgarla, güneşle, yanında bir yedeği olmadan yönetmenin imkanı yok. Ya nükleer santraliniz olacak ya gaz ya kömür ya da petrolden elektrik üreteceksiniz bunların üretemediği dönemde."
Birçok ülke iklim değişikliğiyle mücadelede emisyonları azaltmaya yönelik hedefler belirlerken, önce Asya'da ardından Avrupa'da baş gösteren enerji krizi emisyon azaltım çabalarını riske atıyor.
Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) verilerine göre, yüksek gaz fiyatları Avrupa'da elektrik üretiminde gazdan kömüre geçişi hızlandırdı ve bu geçiş kömürden elektrik üretiminin haziran-eylül döneminde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 15 artmasına yol açtı.
Kömür başta olmak üzere fosil yakıtlardan elektrik üretimini sınırlandırmak amacıyla ton başı karbon salımına uygulanan karbon vergi oranları da Avrupa'da bu dönemde rekor kırarak ton başına 65 Euro’ya kadar çıktı.
Salgın sonrası toparlanmayla Çin'in doğal gaz tüketimi ocak-ağustos döneminde yıllık bazda yüzde 16 artarken, elektrik üretiminin yüzde 60,8'ini kömürden sağlayan ülkede söz konusu dönemde elektrik üretimi de yüzde 13 yükseldi.
IEA'ya göre bu kriz, karbon emisyonlarında yaklaşık 1,5 milyar tonla tarihteki en büyük ikinci artışın yaşanmasına neden olacak.
"Nükleer" mektubu
Krizin bir başka yansıması ise Fransa, Macaristan, Polonya, Finlandiya, Bulgaristan, Hırvatistan, Çekya, Romanya, Slovakya ve Slovenya olmak üzere 10 ülkenin AB Komisyonu'na "nükleer enerjinin yeşil yatırım olarak sınıflandırılması" talebiyle yazdığı mektupta görüldü.
Ülkeler, iklim kriziyle mücadelede olumlu bir katkısı olmayan aksine krizi tetikleyen nükleer enerjinin "iklim krizine karşı etkili olduğunu" savundu ve enerjide üçüncü ülkelere bağımlılığı hızla azaltmak için söz konusu talebi dile getirdi.
AB Komisyonu’ndan uyarı
Krize ilişkin Almanya haber ajansı dpa'ya açıklamalarda bulunan, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'nun İş ve Sosyal Haklardan Sorumlusu Üyesi Nicolas Schmit, Avrupa'da enerji yoksulluğunun artabileceğini söyledi. AB ülkelerinde milyonlarca enerji yoksulu olduğunu belirterek fiyatlardaki artış nedeniyle bu sayının daha da yükselebileceği uyarısında bulundu.
Komisyon'un üye ülkelere yüksek enerji fiyatlarının etkilerini azaltma konusunda yardımcı olabileceğini söyleyen Schmit bu konuda adım atmanın ise ulusal hükümetlere düştüğünü ifade etti.
(TP)
* Kaynak: BBC Türkçe, DW Türkçe