Bu alanda çalışmalar yapan Göç Edenler Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği GÖÇ-DER ve Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı TOHAV temsilcileri, bianet'e, 17 Temmuz'da TBMM'de kabul edilen "Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun" ile bazı ilerlemeler kaydedildiğini, ancak yasa henüz taslak halinde iken yaptıkları önerilerin bir bölümünün dikkate alınmadığını ifade ediyorlar.
GÖÇ-DER Başkanı Şefika Gürbüz, yasanın kendi önerileri doğrultusunda, 10 yıl öncesi göçleri değil 1987'den bu yana meydana gelmiş göçleri kapsamasını olumlu bir gelişme olarak kaydediyor. Gürbüz, ayrıca yasa kapsamına girecek bölgelerin yalnızca OHAL alanı ile sınırlı tutulmaması ve mücavir alanların, yani OHAL bölgesine komşu illerin de kapsama alınmasını olumlu buluyor.
Aynı görüşe katılan TOHAV Başkanı Avukat Şehnaz Turan, il ve ilçe düzeyinde kurulacak Zarar Tespit Komisyonlarına barodan bir üyenin katılacak olmasını da olumlu bir gelişme olarak kaydediyor.
Ancak Turan, daha önce terör suçlaması ile yargılanmış kişilerin yasadan yararlanamayacağı şeklindeki yasa hükmünün ayrımcı olduğunu vurguluyor.
Gürbüz, yasanın uygulanması sırasında ortaya çıkacak sorunlardan endişeli.
Zarar Tespit Komisyonlarına, baro üyesi dışında sivil toplum kuruluşları (STK) temsilcilerinin katılmamasını büyük bir eksiklik olarak tanımlayan Gürbüz, köye dönüşlerin gerçekleşebilmesi için bazı bölgelerde mayınların temizlenmesi gerektiğini vurguluyor.
Gürbüz, hala devam eden koruculuk sisteminin de köye dönüş uygulamalarında engel oluşturduğu görüşünde.
AB baştan beri köye dönüşü destekliyor
TBMM İnsan Hakları Komisyonu raporuna göre, 1990-97 arasında boşaltılan 3 bin 500'den fazla köy ve mezraya geriye dönüşlerin sağlanabilmesi için 17 Temmuz'da TBMM'de kabul edilen "Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun'"a ilişkin Uygulama Yönetmeliği henüz çıkmadı.
GÖÇ-DER Başkanı Şefika Gürbüz, medyada yayınlanan ve AB Komisyonu'nun 6 Ekim'de açıklayacağı İlerleme Raporunda "köye dönüşler" konusu üzerinde önemle durduğu şeklindeki haberleri değerlendirirken "bu yeni bir olgu değil" diyor.
Gürbüz, "AB'nin geriye dönüşleri çok önemsediğini biliyoruz. Özellikle Doğu ve Güneydoğuda tarım ve hayvancılığın durma noktasına geldiğini biliyoruz. AB tarım ve hayvancılığın gelişmesini önemsediği için köye dönüşleri de oldukça önemsiyor. Tarım ve hayvancılığın bölge ekonomisi üzerinde etkili olacağını düşünüyor" diyor.
STK temsilcilerine komisyonlarda yer verilmeyecek
"Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun"un özellikle köye dönüşleri teşvik amacıyla çıkarıldığını söyleyen Gürbüz, yasanın hazırlanış aşamasında yaptıkları önerilerden yalnızca bir bölümünün dikkate alındığına işaret ediyor:
"Taslakta yer alan, yasanın yalnızca 10 yıl öncesi göçleri kapsaması maddesi, önerilerimiz doğrultusunda değiştirildi ve 1987'den bu yana meydana gelmiş göçleri kapsaması kabul edildi. Ayrıca yasa kapsamına girecek bölgeler yalnızca OHAL bölgesi ile sınırlı tutulmadı ve mücavir alanlar, yani OHAL bölgesine komşu iller de kapsama alındı."
Gürbüz "Yasa kesinleşti, fakat yönetmelik çıkmadığı için şu anda nasıl başvuru yapılacak ve köylülerin nasıl hareket etmesi gerektiği konusunda fazla bilgi sahibi değiliz" diyor ve ekliyor:
"Biliyoruz ki, Valilikler ve Kaymakamlıklarda oluşturulacak Zarar Tespit Komisyonları var. Yasa sorunu çözecek kapasitede değil. Özellikle Zarar Tespit Komisyonları'nda STK'ların temsilcileri olması konusu üzerinde titizlikle durmuştuk. Yasada böyle bir madde yok. Baro temsilcisi dışında doğrudan resmi kurum temsilcilerden oluşturulacağı için çok fazla güven vermiyor. Bu konuda çalışmış STK temsilcilerine komisyonlarda yer verilmeliydi."
Terör benim oğlum mu, amcamın oğlu mu?
STK'lara önem verilseydi geriye dönüş başvurularının daha çok olabileceğini hatırlatan Gürbüz, "STK"'lar ile devlet arasında güven ortamı gelişmiş değil. Öte yandan STK'lar aracılığıyla insanların güveninin de kazanılması gerekiyor" diyor.
Bu bağlamda özellikle "Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların.." diye başlayan yasanın isminin değiştirilmesi için öneride bulunduklarını söyleyen Gürbüz, "çatışmalı dönem" diye bir öneri yaptıklarını anlatıyor.
"'Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların..' başlığını halk yanlış anlıyor. Geçmiş dönemde Valiliklerce köye dönüş için hazırlanmış formlar vardı. Köylülerin bu formları doldurup başvuru yapması gerekiyordu. Köylüler formları doldurmadılar. 'Terör benim oğlum muymuş, amcamın oğlu muymuş?' dediler."
Gürbüz yasa taslağı tartışılırken, resmi bir terim olduğu için "düşük yoğunluklu savaş" diye öneri getirdiklerini ancak bunun da kabul edilmediğini belirtiyor.
Yasadaki sorunlar
GÖÇ-DER'in 2000'de 6 ildeki 18 bin kişiyi kapsayan araştırmasında geriye dönüş isteği yüzde 87 oranında çıktı. Bu araştırmada bir yanılgı payı olduğunu düşünen GÖÇ-DER Başkanı Gürbüz, "yüzde 50 oranında insan geriye gitmek ister diye düşünüyoruz. Kalan yüzde 50'nin yüzde 37'sinin de en azından yazın gidip tarlasını ekeceğini sanıyoruz" diyor.
Zorunlu göç mağdurları resmi rakamlara göre 350 bin, İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (HRW, Human Rights Watch) tahminleriyle 1 milyon kişi.
Gürbüz, bu rakamların doğrudan köyden göç edenleri kapsadığını, GÖÇ-DER'in faili meçhul cinayetler ve tehditler nedeniyle meydana gelen göçleri de hesaplamaların içine katıp 3 milyon kişi gibi bir rakam bulduğunu anlatıyor.
Şefika Gürbüz, "Zararların tazminine ilişkin yasada sadece maddi değil manevi zararlar, travmalar, psikolojik sorunlar ve çocukların durumu dikkate alınmalıydı ama alınmadı" diyor.
Gürbüz, köye dönüşlerde karşılaşılacak sorunları "Sağlık ocağı, okul yok. Elektrik, yol, su gibi temel ihtiyaçların sağlanması gerekir" diye özetliyor ve üç sorunlu noktayı vurguluyor:
"Bazı yerler mayından temizlenmemiş. Savaş artıkları, patlamamış bombalar bulunuyor. Ziyaret ettiğimiz Van'ın Suboyu köyünde çocuklar, içinde şarapnel parçaları, patlamamış mermiler olan bir torba savaş artığı toplamış onunla oynuyordu."
"Ayrıca koruculuk sistemi hala mevcut olan önemli bir sorun. Bu açıdan yasa çıkmadan önce köye dönüş koşullarının yaratılması gerekirdi."
"Bölgede birçok köy hazine arazisi gibi gözüküyor. Bu nasıl bir sorun yaratacak endişeliyiz. Ayni yardım adı altında, acaba nakit para vermeyip de size arazi verdik gibi bir yaklaşım söz konusu olur mu endişemiz var."
TOHAV: Eşitliğe aykırı
"Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun"u değerlendiren TOHAV Başkanı Avukat Şehnaz Turan, il ve ilçe düzeyinde kurulacak Zarar Tespit Komisyonlarına barodan bir üyenin katılacak olmasını olumlu bir gelişme olarak kaydediyor.
Yasaya ilişkin Yönetmeliğin çıkmasından sonra hak sahiplerinin başvurudan yararlanma süresinin bir yıl olduğunu vurgulayan Av. Turan, bir baro üyesinin Zarar Tespit Komisyonu'nda bulunmasının başvuranlarda güven oluşturacağı düşüncesinde.
Köye dönüş için yoğun bir talep olduğunu anlatan Av. Turan "Baroların Adli Yardım Servislerini bu başvurulara açabilmesi gerekiyor. Adli yardım konusunda baroya başvurulduğunda yardım alınabilmeli" diyor.
3 bin 500 dolayında köyün boşaltıldığını hatırlatan Av. Turan "Komisyonlar ne derece işleyecek, tıkanıklık çıkacak mı uygulamada göreceğiz" diyor.
Av. Turan, "Yasada Terörle Mücadele Yasasından kovuşturmaya uğrayanlar yasadan yararlanamaz deniyor. Bu madde bizce Anayasa'nın 10. maddesine aykırıdır ve bir ayrımcılık yaratmaktadır. Bu maddeye dayanarak Zarar Tespit Komisyonu başvuruyu reddederse, mesele Anayasa'ya aykırılık gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne götürülebilir" diyerek maddeyi eleştiriyor.(YS/BB)