Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkça onay vermemesine rağmen “sır küpüm” dediği Hakan Fidan’ın MİT müsteşarlığından istifa ederek 7 Haziran Genel Seçimleri için Adalet ve Kalkınma Partisi’nden (AKP) milletvekili aday adayı olması tartışmalara neden oluyor.
Kimi bu durumu “siyasi bir oyun” olarak değerlendirirken kimi de AKP içinde ciddi sıkıntılar olduğu görüşünde.
Fidan’ın MİT’I bırakması çözüm sürecini nasıl etkiler? Fidan gerçekten Erdoğan’a rağmen mi istifa etti, yoksa bu bir oyun mu? MİT Müsteşarı, Cumhurbaşkanının “sır küpü” olabilir mi? AKP içinde “bir şeyler” mi oluyor?
Milliyet’ten Serpil Çevikcan, Taraf’tan Hayko Bağdat, Hürriyet’ten Mehmet Yılmaz ve Yalçın Doğan, Radikal’den Murat Yetkin, Cengiz Çandar ve Ezgi Başaran, Türkiye’den Yıldıray Oğur, Habertürk’ten Umur Talu, Nihal Bengisu Karaca ve Ruşen Çakır, Zaman’dan Mustafa Ünal, Vatan’dan Sanem Altan, Cumhuriyet’ten Özgür Mumcu’nun konuya ilişkin görüşlerini özetledik…
Çevikcan: Fidan üzgün
Dün Meclis’te günün konusu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Hakan Fidan’ın MİT Müsteşarlığı’ndan istifası konusunda, sertlik derecesi giderek artan açıklamalarıydı.
(…) Erdoğan’ın, kırgınlıkla kızgınlık arasında bir yerde duran tepkisinin, kariyerini, “zor zamanlarda MİT Müsteşarlığı” gibi bir makamla taçlandıran Hakan Fidan açısından, siyasete atılmaya karar vermişken örseleyici olduğuna kuşku yok.
Dün Ak Parti kulislerindeki sohbetler de bu merkezde toplanıyordu. Hatta, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın “İstifası kabul edilmiş mi?” sorusu üzerinden, Fidan’ın istifasını geri alması formülü seslendiriliyordu.
(…) Davutoğlu “Benim bu konudaki görüşlerim belli. Daha önce açıklamıştım. Hâlâ aynı görüşteyim” dedi. Yanımdaki meslektaşımın ısrarlı sorusu üzerine, az önce beraber çektirdiğimiz fotoğrafı kastederek, “Fotoğrafa evet ama daha fazla soruya hayır” diye espri yapan Davutoğlu’nun bu konuda daha fazla konuşmak istemediği anlaşılıyordu.
(…) Fidan’ın siyasete girme kararında Davutoğlu’nun teşviki biliniyor. (…) Çünkü, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rağmen alındığı ortaya çıkan istifa kararının Fidan’ın siyasetteki kariyer planlamasını nasıl şekillendireceği noktasında en önemli aktörlerin başında Başbakan Davutoğlu geliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tepkisinin Fidan cephesinde nasıl bir haleti ruhiye yarattığı konusuna gelince... Büyük bir üzüntü yarattığı aşikâr.
(…) Cumhurbaşkanı’nın, Fidan’la geçen perşembe günü yaptığı son görüşmede dile getirdiği hususları, kamuoyu önünde, ısrarla ve dozunu artırarak dile getirmesinin Fidan’ın yakın çevresi açısından, “beklenmedik bir gelişme” olarak görüldüğünü de not etmeliyim.
* Yazının tamamı için tıklayın
Bağdat: O sır küpü bir gün patlar inşallah
MİT’in istihbari çalışmalarını, uluslararası etkinliklerini, barış görüşmelerindeki konumunu falan anladık. Fakat AKP’nin 13 yıllık iktidarında başımıza gelen musibetleri düşünecek olursak Hakan Fidan’ın Erdoğan’la, Erdoğan’ın Hakan Fidan’la olan bu gizemli ilişkisinde merak ettiğimiz soruların cevaplarını nasıl bulacağız?
(…) MİT, sonuçları AKP’ye yarayacak şekilde muhalefet partiler hakkında bir tasarrufta bulunmuş olabilir mi dersiniz?
(…) Ezcümle dostlar, sahip olduğu sırları hepimizin yararına, canımızı, malımızı, onurumuzu korumak için kullanmakla mükellef bir kurumun toplumun yarısını paranoyakça hain ilan etmiş bir liderle kurduğu bu ilişkiyi normal bulmuyorum. O sır küpü bir gün patlar da hesabını soracağımız davalarımıza adalet gelir inşallah…
* Yazının tamamı için tıklayın
Yılmaz: Erdoğan kendini yalnız hissediyor
Herkes bu işin altında bir "bit yeniği" arıyor ve Fidan'ın istifasının Cumhurbaşkanı'na rağmen gerçekleşemeyeceğini düşünüyor. Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarının bir "kandırmaca" olduğunu iddia edenlere bile rastlıyorum.
(…) Erdoğan canı ne isterse, istediği her yerde rahatça söyleyebiliyor. Anayasa'yı, yeminini çiğneme pahasına, döviz fiyatlarını oynatma pahasına bunu yapabiliyor. Dolayısıyla Fidan için de aynı şeyi yapıyor.
Eğer istiyor olsaydı, onu da açıkça söylerdi, "Ben istedim" ya da "Ben izin verdim" diyebilirdi. Bu nedenle Fidan'ın istifasının gerçekten Cumhurbaşkanı'ndan kaynaklanmadığını düşünüyorum.
(…) Öte yandan bir gerçek daha var: Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ister istemez eskisine göre yalnızlaştı. Başbakan ve parti genel başkanı olarak daha geniş bir çevre içindeydi, Saray'a taşınınca ister istemez nispeten de olsa soyutlandı.
Canı nereye isterse oraya gidiyor, orada izzet ikram, saygı görüyor ama Başbakanlık kadar değil. Sonunda dönüp dolaşıp Saray'ın duvarları arasına giriyor ve o büyüklük içinde kendini yalnız hissediyor.
Bu nedenle Fidan'ın istifasına biraz da kırgın: "Bundan sonraki süreç Sayın Başbakan'a ait olan bir süreçtir. Yerine kim gelecekse Sayın Başbakan teklif yapar. Biz de onar ya da onamayız" diyor ki Başbakan'a bu konuda biraz "surat yapacağının" işaretini de veriyor.
* Yazının tamamı için tıklayın
Doğan: Davutoğlu yüceltiliyor
Farklı yorumlar sırasında Erdoğan'ın karakutularından biri, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın sözü dikkatlerden kaçıyor: "Fidan'ın adaylığı Sayın Cumhurbaşkanı'nın iradesiyle olmuştur".
Erdoğan karşı çıktığını söylüyor, o zaman? Erdoğan'ın karşı çıktığı bir kararı bu hükümetin alması mümkün mü, değil. Hele de, bu MİT Müsteşarlığı gibi kilit bir isimle ilgili ise, o kilit isim çözüm süreci dahil, pek çok bilinmeyen olayın başından beri içinde ise ve Erdoğan "Hayır" diyorsa, Fidan'ın adaylığı mümkün mü, değil.
(…) Karşı çıkıyormuş gibi yaparak, döne dolaşa tersini söyleyerek, Ahmet Davutoğlu'nu yüceltiyor. Ona prim vererek, Davutoğlu'nu kamuoyunda güçlendirmeye oynuyor. (…) Hepimiz de bunu yutmuş oluyoruz, yemezler.
* Yazının tamamı için tıklayın
Mumcu: Davutoğlu açılıyor
Davutoğlu yavaş yavaş açılıyor. En son Hakan Fidan kriziyle Erdoğan’la sürtüşebileceğini gösterdi. Halledilemeyecek mesele değildir herhalde. Fakat Erdoğan’ın konu hakkında kamuoyuna açıklama yapması dikkat çekici.
Hem eşyanın tabiatı gereği hem de Davutoğlu’nun bir hayli güçlü egosu sebebiyle er ya da geç tarafların çatışması beklenmeli. Seçime kadar bunu olabilecek en aza indirmeye çalışacaklar. Seçim sonrası ise gerginliğin artması muhtemel.
(…) Erdoğan sonrası AKP’yi Davutoğlu liderliğinde daha da dini ve daha da otoriter bir yeniden şekillenme bekliyor. AKP Genel Başkanlığı’nı devralırken Davutoğlu’nun bahsettiği “restorasyon” bu olsa gerek. Önce partide, sonra devlette…
* Yazının tamamı için tıklayın
Çandar: Siyasi skandal
MİT Müsteşarı "yorgun olduğunu" ve "devam edemeyeceğini" Cumhurbaşkanı'na söylüyor ve görevinden istifa ediyor. Ne için? Dinlenmek için mi? Emekliliğini mi istiyor? Hayır. Milletvekili olmak için. Muhtemelen bakan hatta başbakan olmak için. Bu işin neresinden ciddiyetle tutulabilir?
(…) Cumhurbaşkanı, Başbakan iken kendisinin “sır küpü” gördüğü için MİT’in başına getirdiği kişiye, “Yapma, bırakma; orası milletvekili, bakan vs. olmak için bırakılacak yer değil” diyor.
(…) “Yorgun” MİT Müsteşarı, bunca bağlı olduğu kişinin bu sözlerine rağmen, bitap düştüğü için milletvekili ya da bakan olarak “inziva”ya çekilmek istiyor. Cumhurbaşkanı’nı değil, Başbakan’ı dinliyor.
Cumhurbaşkanı da, ne yapsın, “Eh, bundan sonrası Başbakan’ın bileceği iş” diyor. (…) Herkesin yetki alanı belli. Herkes bir diğerinin yetki alanına saygılı. İşte örnek demokratik işleyiş. Ve buna saygılı bir Tayyip Erdoğan profili.
(…) Bu işin neresinden ciddiyetle tutulabilir? Yüksek devlet görevlerinde bulunanların belirli bir süre aşımı olmadan, görevinden ayrılıp milletvekili olmak üzere seçimlere katılması demokratik ülkelerde düşünülebilecek bir şey değildir.
(…) Devletin istihbarat örgütünün bir siyasi parti tarafından “özelleştirildiği”, devletin en büyük sırlarına sahip olması gereken kişinin, o pozisyonunu “yorgunum” gerekçesiyle bırakıp bir siyasi partiden seçimlere katılmasının, hiçbir demokratik ülkede görülmemiş ve görülmeyecek bir “siyasi skandal” olduğu gerçeği ortada.
* Yazının tamamı için tıklayın
Yetkin: Sorunu Kürt meselesinde aramakta fayda var
… Erdoğan ve Davutoğlu arasında paylaşılamayan eleman Fidan, tercihini Davutoğlu’dan yana kullanmış görünmektedir. Bu ilk defa olmaktadır. İlk defa, AK Parti’nin en üst katında yaşanan ciddi bir görüş ayrılığı, üstelik öyle kulis bilgisi değil, bizzat Cumhurbaşkanının ağzından duyurulmuş ve Erdoğan’ın dediği olmamıştır; en azından görüntü budur.
(…) Akıllarındaki soru, Fidan’ın tercihini gerçekten Erdoğan’ın itirazına rağmen mi kullanmış olduğudur. Oysa bu defa iş ciddi görünmekte, AK Parti zirvesinde bir iç-iktidar mücadelesi izlenimi vermektedir.
Çünkü Erdoğan’ı bu kadar seneden sonra az çok tanıyoruz. Kendi itibarını kendi eliyle bu kadar zedeleyecek, otoritesinin çiğnendiği izlenimi verecek bir görüş ayrılığını, yaranın iz bırakacağını bile bile ifşa etmesi, sıradan bir olay değildir.
(…) Erdoğan’ın bu çıkışında başka tür bir taktik aramak da mümkün aslında... Örneğin, Erdoğan acaba bu çıkışla AK Parti seçmenine “Bakın en yakınımdakiler dahi gün geliyor bana ters düşüyor” gibi bir mesajla, kendisi dışında parlama ihtimali olan kimse istemediğini 7 Haziran seçiminde Davutoğlu, ya da hatta Ak Parti’ye değil, kendisine oy verilmesi kampanyası başlatıyor olabilir mi?
Bu tür senaryolar aşırı kaçabilir elbette, ama bu bile içeride ciddi sorunların mevcudiyetini, Erdoğan’ın eski gücünü kaybedeceği endişesini gösteriyor olabilir.
(…) Seçime doğru hükümetin elindeki en yakıcı sorun Kürt meselesiyse ve Fidan’ın son dönemde üstelendiği en sıcak konu buysa sorunu burada aramakta fayda var.
* Yazının tamamı için tıklayın
Başaran: Oyun yok
Cumhurbaşkanı Erdoğan, en güçlü tek adam, Fidan’ın istifa etmesine sıcak bakmadığını, bu hareketin kendisine rağmen yapıldığını söyledi. Sır küpüm dediği adam için.
Hakikaten bu iş nasıl oldu, tam olarak kimse anlamadı. Benim görüşüm, Erdoğan’ın ‘başka bir hesap için’ sıcak bakmıyormuş gibi yapmadığı yönünde. Yani, gerçekten de bu işten hoşlanmadı. Ortada oyun filan yok.
İyi ama… Bu ülkede emlak piyasasındaki kupon daireler dahil her şeyi kontrol eden en en güçlü adamın hoşlanmadığı bir olay, hem de bu kadar mühim bir mercide nasıl yaşanabiliyor?
(…) Benim görüşüm, devlet ve Başbakan başta olmak üzere hükümet nezdinde dengelerin değiştiği, yürütmenin ipleri ele almaya karar verdiği şeklinde.
(…) Hakan Fidan gitti, çözüm süreci bitti mi? Ona gelelim. Şu kadarını söyleyebilirim: Herkesin şaşırdığı bu istifaya çözüm sürecinin içinde olan baş aktörler pek şaşırmadı. Çünkü yeni kabine kurulurken Fidan’ın siyasete dışişleri bakanı olarak katılma isteğini, bu isteğin Erdoğan’dan döndüğünü fakat Fidan’ın genel seçimler için yeniden sahneye çıkacağını biliyorlardı. Bu konuşuluyordu.
(…) HDP milletvekili Pervin Buldan’la konuştuğumda şöyle dedi: “Sayın Öcalan’la son görüşmemizde bize böyle bir ihtimalden söz etmemişti. O gün biliyor muydu emin değilim. Şahsen ben Hakan Bey’in görevinde kalmasını isterdim çünkü belirli bir güven oluşmuştu. Sayın Öcalan, Hakan Bey’e çok güvendiğini birkaç kez belirtmişti. Ama ben, istifa etti diye sürecin aksayacağını düşünmüyorum.”
Peki neden? Neden aksamaz? O sorunun cevabını da yine İmralı heyetinin bir parçası olan HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder’den aldım: “Sonuç itibariyle çözüm süreci devlet ve Öcalan arasında yürütülüyor. Kişilerden çok kurumlar önemlidir. Onun yerine gelecek kişi ve Kamu Güvenliği Teşkilatı Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu da bu görevi pekala ifa edebilir. Ayrıca bir süredir MİT’in süreçteki aktif görevi azalmıştı. Heyet olarak İmralı’ya gidiş sıklığımıza bakarak da bunu anlayabilirsiniz. Eskiden önce MİT heyetiyle görüşüyorduk, sonra biraz siyasilerle görüşüyorduk, sonra İmralı’ya gidiyorduk. Şimdi öyle değil. Bir süredir süreç daha çok siyasilerle yürüyor ve yürümeye devam edecek.”
* Yazının tamamı için tıklayın
Talu: Sır küpü olmaktan daha zoru kırılmadan kalmak
“Devlet”te yeni bir tanıma ulaşıyoruz: Başbakan’ın yahut Cumhurbaşkanı’nın sır küpü İstihbarat Müsteşarı! Tamam, bir istihbarat örgütü “sırlarla” iştigal eder; sır bulur, sır saklar, ama görevi “sırları Başbakan’a bildirmek”tir herhalde… “Başbakan’ın, hele Cumhurbaşkanı’nın sırlarına küplük etmek” değil!
(…) Ne Müsteşar’ın istifasının onay makamı Başbakan… Ne de adaylığının onay makamı Genel Başkan olarak Başbakan mevcut! Oysa bu devlette bir de Başbakan var.
(…) Neden “Sır küpü” biraz olsun “Küp” dışına çıkmak istiyor? Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi, “Yorulduğunu söyledi”, öyle mi? Meclis dinlenme, yan gelip yatma yeri mi? Fidan’ın uzak, mesafeli kalmak istediği ne?
(…) “Sır küpü” olmaktan daha zor bir şey varsa… O da “kırılmadan” kalabilmek olmalı!
* Yazının tamamı için tıklayın
Karaca: Aile içi mesele
Erdoğan kendisini bir hayli etkilediği belli olan Fidan’ın istifası konusunda, son kertede Başbakan Davutoğlu’nun yetki alanıyla kayıtlı olduğunu net bir biçimde ifade etmiş oldu.
(…) Erdoğan’ın ağzından Fidan için kullanılan ifade şuydu: “Sır küpümdü, yorulmuş.” Siyasete atılacağı iddia edilen bir dost için sarf edilen “yorulmuş” açıklamasının algı ve etki alanı Fidan’a yardımcı olmayacak türden.
Konunun bu denli filtresiz bir açıklıkla paylaşılması, adeta tartışmaya açılması da zannımca kötü bir fikir oldu. O kadar ki, “Erdoğan, Fidan’a bunu yapmaz; acaba başka bir plan mı var, bu bir taktik mi? Danışıklı dövüş mü?” türünde sorular aldı yürüdü.
(…) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yol arkadaşına duyduğu kırgınlığı anlamakla beraber, bunun neredeyse aile içi bir mesele kadar mahrem dinamikleri olduğunu idrak etmek, daha adil ve hakkaniyetli bir tutum olacaktır.
* Yazının tamamı için tıklayın
Çakır: En etkili siyasi figürlerden olabilir
Erdoğan’ın, Fidan’ın istifasından neden rahatsız olduğunu açıklarken çözüm sürecine, Irak ve Suriye’de yaşanan kritik gelişmelere hiçbir atıfta bulunmaması dikkat çekici. Bu konuların Cemaat ile mücadelenin gölgesinde kalmasının hiçbir şekilde doğru olmadığını düşünüyorum.
(…) Erdoğan’ın istifa kararından duyduğu memnuniyetsizliğini açık ve net olarak belirtmesi Fidan’ın siyasi geleceği hakkında kafaların ciddi olarak karışmasına neden oluyor. Çünkü her ne kadar, “Karar verecek olan Başbakan Ahmet Davutoğlu’dur” dese de AKP ile ilgili stratejik kararların eninde sonunda bizzat Erdoğan tarafından verileceğini, en azından “ona rağmen” adım atıl(a)mayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Yine de Fidan’ın, devlet içinde yükselmesini büyük ölçüde borçlu olduğu, ülkenin tartışmasız en güçlü siyasetçisi olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın memnun kalmayacağını bile bile siyaseti tercih etmiş olmasını akıldan çıkarmamalı.
Sırf bu nedenle bile, Fidan’ın önümüzdeki dönemin en etkili siyasi figürlerinden biri olma ihtimalinin yüksek olduğunu söylemek kâhinlik olmaz.
* Yazının tamamı için tıklayın
Altan: AKP içinde bir şeyler oluyor
İki ihtimal var herkesin de gördüğü gibi. Ya bu “tasvip etmiyorum” sözleri politik bir manevra ya da Fidan, Erdoğan’ın tavsiyelerini dinlemeden AKP içinde bir kariyer arıyor ve bir anlamda cumhurbaşkanına meydan okuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu tür bir “manevra” yaptığını pek görmedik, zaten ihtiyacı da olmadı. AKP’ye tümüyle hakim, arkasında ciddi bir oy desteği olan bir lider olarak hep kendi istediklerini açıkça söyledi.
Eğer sözleri bir “manevraysa”, bilebildiğim kadarıyla ilk kez böyle bir “manevra” yapmak mecburiyetinde hissediyor kendini. Bu, onun özellikle son dört yıl içinde ilk defa kendini manevra yapmak zorunda hissedecek kadar güçsüz gördüğü bir durum var demektir.
Yok bu sözler manevra değil de gerçekse, Başbakan Davutoğlu ve Hakan Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rağmen böyle siyasi bir tavır alıyorlarsa, bu da AKP içinde ilk kez Erdoğan’a karşı bir meydan okuma olacak.
Son “yüce divan” oylamasında AKP’nin verdiği fireyi de düşünürsek, parti içinde bir şeyler olduğunu söylemek gerçekçi olur.
* Yazının tamamı için tıklayın
Oğur: Sürece katkı sağlar
Erdoğan’ın sonuna kadar arkasında durduğu Hakan Fidan’ın ve ekibinin istihbarat maharetiyle yürüttüğü diyalog ve karşılıklı ikna süreci neticelendi.
(…) Artık siyasi karar alma, bu kararların yasama, yürütme ve yargıda gereğini yapma ve uygulama aşamasına gelindi. Zaten yıllardır süren bu görüşmelerde ya artık bu aşamaya gelinmiştir, ya da devletin teklifi, PKK’nın cevabı uyuşmamaktadır ve çözüm süreci daha fazla İmralı kosterlerini yıpratmadan, motorin harcamadan bitirilir. Ama görülen, bu aşamaya gelindiğidir.
(…) Zaten hükümet, çıkardığı kanun ve HDP’yle yürüttüğü diyaloglarla çözüm sürecini istihbari bir faaliyetten siyasi bir meseleye dönüştürme yolunda epeyce yol aldı.
(…) İşte tam bu aşamada bu sürece bir bürokrat olarak en hakim olan Hakan Fidan’ın istifa edip, siyasi karar alıcılar arasına girmesi çözüm sürecini sekteye uğratmaktan çok, sürecin siyaseten tamamlanmasına katkı sağlar…
* Yazının tamamı için tıklayın
Ünal: “Danışıklı dövüş” yorumları gerçekçi değil
Cumhurbaşkanı’nın sözlerini dikkatlice okudum. Basit itiraz cümleleri değil. Satır aralarında falan değil bizzat satırın kendisinde kırgınlık var. Derin bir ‘hayal kırıklığından’ da söz edilebilir. Sonra saklama gereği duymadığı kızgınlık ve öfke var.
(…) Sürekli ‘Peki’ denmeye alışmış biri için öfke doğal. Sadece Fidan’a mı? Aynı zamanda Başbakan Davutoğlu’na. Daha önce görüş ayrılıkları oldu, son sözü hep Saray söyledi. Bu kez başka. Davutoğlu ilk kez Saray’a ‘hayır’ dedi. İtirazı sözde kalmadı.
(…) Cumhurbaşkanı’nın bunu hazmetmesi zor. Mizansen, danışıklı dövüş gibi yorumlar gerçekçi değil. Erdoğan, ‘Fidan’ için ‘sır küpüm’ dedi. Herkes biliyor ki, o küp dolu. Hem de ağzına kadar…
* Yazının tamamı için tıklayın (EKN)