Yaygın ve sistematik biçimde uygulanan işkence yöntemleri, kafaya torba geçirme, plastik kelepçeyle elleri bağlama, kaba dayak, yere yatırıp yüzüne postalla basma, kendine ve ailesine yönelik tehditler, çırılçıplak soyma ve tamamen karanlık hücrelerde günlerce çıplak olarak tutma, uyku uyutmama, yiyecek vermeme, açık havaya çıkarmama, duş temizlik yapmasına izin vermeme, çırılçıplak olarak toplu olarak resmi geçit yürüyüşü yapmaya zorlama gibi, işkence fotoğraflarıyla da kanıtlanan yöntemler.
"Kızıl Haç Uluslararası Komitesi'nin (ICRC), Irak'taki savaş tutukluları ve Cenevre Sözleşmeleri ile koruma altında olan diğer tutuklu, gözaltına alınmış, enterne edilmiş ve sorgulanan kişilere Koalisyon Güçleri tarafından yapılan muamele" başlıklı rapor, yaklaşık iki hafta önce "Information Clearing House" isimli Internet sitesinde yayımlandı.
Kızılhaç'ın, kendisine ait olduğunu ne teyit, ne de reddettiği rapor, Mart - Kasım 2003 tarihleri arasında 14 tutukevine yapılan 29 ziyaret sonucunda yazıldı.
Şubat 2004'de Irak'taki Koalisyon Güçleri yetkililerine sunulan rapor konusunda görüşlerini aldığımız Türkiye İnsan Hakları Vakfı'ndan (TİHV) Dr. Önder Özkalıpçı, "Kızılhaç raporları, kurumun insani yardım çalışmalarının devamı için ve nötr pozisyonunu koruyabilmek amacıyla geleneksel olarak tamamen gizlidir ve Kızıl Haç, düzenlediği raporları inceleme yaptığı ülkenin otoritelerine sunar," diyor.
Uzun zamandır sistemli işkence
Dr. Özkalıpçı, 24 sayfalık Şubat 2004 tarihli rapordan Kızılhaç'ın, Koalisyon Güçlerine daha önce Mayıs ve Temmuz 2003'de de iki kez rapor verdiğinin anlaşıldığını söylüyor.
Irak'ta sistemli işkenceden sözedildiğini kaydeden Dr. Önder Özkalıpçı, "raporda koalisyon güçlerinin tehlikeli olarak nitelendirdiği ve güvenliği tehdit ettiğini düşündüğü herkesin sistematik biçimde işkence gördüğü, net bir biçimde belirtiliyor" diyor.
Dr. Özkalıpçı, raporun tüm diğer Kızıl Haç raporlarında olduğu gibi giriş bölümünde Koalisyon güçlerinin tutuklulara yaptığı kötü muamele ve işkencenin ana başlıklar altında özetlendiğini belirterek bu noktaları şöyle sıralıyor:
* Şahısların yakalanması ve cezaevine girişi sırasında ölüm yada çok ciddi yaralanmalara yol açacak biçimde vahşice davranmak,
* Gözaltına alınan kişilerin kendilerine ve yakınlarına niye gözaltına alındıklarına dair bir bilgi vermemek,
* Bilgi almak amacıyla fiziki ve psikolojik şiddet uygulamak,
* Gün ışığının bile girmediği hücrelerde izolasyona tabii tutmak,
* Tutuklanan insanların etkisiz hale getirilmesi sırasında ölüme ve ciddi yaralanmaya yol açacak kadar aşırı ve orantısız güç kullanmak,
* Tutuklanan kişilerin özel eşyalarına el koymak,
* Tutukluları rahatlıkla yaralanabilecekleri tehlikeli yerlerde tutmak.
Yakalama ve gözaltına alma sırasında aşırı şiddet kullanımının birliklerin birçoğunda operasyon yöntemi olduğu kaydedilen raporda ayrıca, işgalci güçlerin sorumluluğunda çalışan Irak polisinin de yaygın şekilde fena muamele yaptığı, tutukluları koalisyon güçlerine teslim etmekle tehdit edip onlardan para sızdırdığı, bazı kişileri sahte iddialarla koalisyon güçlerine teslim ettiği saptanıyor.
İşkence yöntemleri
Kızılhaç raporunda güvenliği tehdit ettiği ya da herhangi bir konuda bilgiye sahip olduğu şüphesiyle gözaltına alınan herkese karşı uygulanan fiziksel ve psikolojik şiddet yöntemleri şunlar:
* Kafaya torba geçirme,
* plastik kelepçeyle elleri bağlama,
* kaba dayak,
* yere yatırıp yüzüne postalla basma,
* kendine ve ailesine yönelik tehditler,
* çırılçıplak soyma ve tamamen karanlık hücrelerde günlerce çıplak olarak tutma,
* uyku uyutmama,
* yiyecek vermeme,
* açık havaya çıkarmama,
* duş temizlik yapmasına izin vermeme,
* çırılçıplak olarak toplu olarak resmi geçit yürüyüşü yapmaya zorlama
"Kıymet derecesi yüksek tutuklular"
Bağdat Uluslararası Havaalanında tutulan "kıymet derecesi yüksek" tutukluların aylardır günde 23 saat gün ışığının girmediği izolasyon hücrelerinde tutulduğunu saptayan Kızılhaç, bu tutuklulara dış dünyaya ilişkin hiçbir bilgi verilmediğini vurguluyor.
Tutuklulara ateş açma
Kızılhaç raporunda ayrıca genel anlamda tutuklulara karsı aşırı ve orantısız şiddet kullanıldığını, birçok kez gösteri yapan tutuklulara karşı silah ateşlendiğini ve bu nedenle mahkumların ciddi biçimde yaralandığı belirtiliyor.
Camp Cropper Cezaevinde Mayıs 2003'de bir, 9 Haziran 2003'de altı, 12 Haziran 2003'de iki veya üç, Abu Ghraib'de Haziran 2003'de bir, 24 Kazım 2003'de 4 tutukluya ateş açıldığı, tutukluların bazılarının ağır yaralandığı bazılarının ise öldüğü kaydediliyor.
Erkek tutuklulara kadın iç çamaşırı
Dr. Önder Özkalıpçı, Kızıl Haç'ın Ekim 2003'de Abu Ghraib cezaevine yaptığı ziyarette tüm tutukluların çırılçıplak olarak tamamen boş beton hücrelerde tutulduklarına tanık olduğunu aktararak ekliyor:
"Tutuklular sorgucularla işbirliği kurduğu ölçüde doğal ihtiyaçları karşılanıyormuş. Önce elbise, sonra belki yatacak bir yatak, sonra temizlik malzemesi,hücrenin aydınlanması, açık havaya çıkarma, diğer tutuklularla görüştürülme gibi. Tutukluların tamamına kadın iç çamaşırları dağıtılmış. Hiç bir tutukluya erkek iç çamaşırı verilmemiş."
Kızıl Haç raporunun tutukluların tehlikeli işlerde çalıştırıldığını da kanıtladığını söyleyen Dr. Önder Özkalıpçı, "Kızıl Haç görevlileri Eylül 2003'te Camp Bucca'da hapishane etrafındaki temizleme çalışmaları sırasında misket bombalarından yaralanan 4 tutuklu ile görüşmüşler," diyor. (YS/BB)