Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın "Kuzey Kıbrıs'ın Türkiye'ye bağlanması mümkün olabilir" sözleri Kuzey Kıbrıs'ta tepkiyle karşılandı.
Afrika Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Şener Levent, resmi olarak ilk kez böyle bir şeyin telaffuz edildiğini belirterek, Bağış'ın sözlerini tehlikeli bulduğunu ifade etti.
Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği ve Basın Emekçileri Sendikası (Basın-Sen) Genel Sekreteri Hüseyin Yalyalı ise Türkiye Cumhuriyeti'nin böyle bir şeyi asla gerçekleştiremeyeceğini söyledi.
Egemen Bağış, dün Londra seyehati sırasında yaptığı açıklamada, iki kurucu devletin bir çatı altında birleşmesini arzuladıklarını ifade etmişti.
Türkiye Cumhuriyeti olarak Kıbrıs'ta iki liderin toplumlarına kabul ettirdikleri her türlü çözümün arkasında olduklarını söyleyen Bağış, bunun içinde birleşme de birleşmeme de olduğunu belirterek, kuzey Kıbrıs'ın Türkiye'ye bağlanması da dahil her türlü olsasılığın masaya yatırılabileceğini söylemişti.
Bağış bugün yaptığı açıklamada, sözlerinin içinden bazı kelimelerin cımbızla seçildiğini söyledi.
"Buna çalışan özellikle Kıbrıs'ta bazı Rum sempatizanları olduğunu görmek beni üzdü. Sözlerimi anlamak istemeyenler ya da yanlış anlayanlara açıklamalarımı heceleyerek bir daha okumalarını tavsiye ediyorum."
"İnsanlar birleşik ve bağımsız Kıbrıs istiyor"
Şener Levent, bianet'e yaptığı açıklamada, Egemen Bağış'ın federal çözüm, iki bağımsız devlet ve Kuzey Kıbrıs'ın Türkiye'ye bağlanması olarak üç seçenek saydığını ifade ederek Kıbrıslıtürklerin Türkiye'ye bağlanmayı hiçbir zaman istemediklerini söyledi.
"Kıbrıslıtürkler, Enosis'e karşı taksim tezini savundular ama asla Türkiye ile birleşmeyi, Türkiye'nin bir parçası olmayı istemediler."
"Kıbrıslıtürkler en çok birleşik ve bağımsız bir Kıbrıs istiyor. İki bağımsız devlet veya Türkiye'ye bağlanmak gibi bir istekleri yok."
"Yunanistan'a karşı verilen mücadele Türkiye'ye karşı da verilir"
Levent, Kıbrıslıtürkler'in Türkiye'den göçle gelenler karşısında azınlık duruma düştüğüne dikkat çekiyor.
Türkiye hükümetinin bu konuda niyetinin ciddi olması ve referandum yapılması durumunda bunun Kuzey Kıbrıs'ın huzurunu kaçıracağını söyleyen Levent, Kıbrıslı Türklerin hemen hepsinin böyle bir uygulamaya "hayır" diyeceğini, ancak Türkiye'den göçle gelenlerin "evet" diyebileceğini ifade etti.
"Türkiye hükümeti böylesi bir açıklamayla bu coğrafyanın insanlarını yok sayıyor. Buna Avrupa Birliği (AB) de Birleşmiş Milletler (BM) de tepki göstermeli."
"Kıbrıslıtürkler adanın Yunanistan'a bağlanmasına karşı çıktı ve mücadele verdi. Şimdi Türkiye'ye bağlansın diyerek huzurumuzu bozmayın. Nasıl Yunanistan'a karşı mücadele verildiyse Türkiye'ye karşı da mücadele verilir."
"Türkiye garantörlük anlaşmasını unutmasın"
Hüseyin Yalyalı ise Türkiye'nin adaya garantili ittifak anlaşmaları sonucunda geldiğini hatırlatıyor.
"Bu anlaşmanın özü Türkiye, Yunanistan ve Birleşik Krallık Kıbrıs Cumhuriyeti'nin anayasal bütünlüğünü garanti altına almıştı."
"Bu bozulduğu zaman taraflar müdahale etme hakkına sahipti. Türkiye'nin 1974'te buraya asker gönderebilmesinin nedeni bu anlaşmaydı."
Yalyalı, Türkiye'nin Kuzey Kıbrıs'ı kendine bağlayamayacağını, bunun tüm uluslararası anlaşmaları karşısına alması anlamına geleceğini ifade ederek, Bağış'ın sözlerini Kıbrıs ve Türkiye siyasetine yönelik bir hamle olarak değerlendirdi.
"Müslümanız ama içkimizi de içeriz, namaz da kılmasak olur"
"Türkiye AB üyeliği sürecinde Kıbrıs'ı kullanmaya çalışıyor. Ancak uluslararası hukuk çerçevesinde çok da fazla bir şey yapabileceklerini düşünmüyorum" diyen Yalyalı, Kıbrıslıtürklerin hemen hepsinin ve özellikle 1980'den önce Türkiye'den adaya göç ettirilenlerin büyük kısmının Kuzey Kıbrıs'ın Türkiye'ye bağlanmasına karşı olduğunu söyledi.
Yalyalı, adaya 1980'lerden sonra ucuz iş gücü adına göç ettirilen kişilerin bir kısmının adanın Türkleştirilmesi, Müslümanlaştırılması, Sünnileştirilmesi ve Hanefileştirilmesi anlamında kullanıldığı görüşünde.
"Kıbrıs'taki Müslümanlık anlayışıyla Türkiye'den getirilen Müslümanlık anlayışı arasında çok büyük fark var. 'Müslümanız ama içkimizi de içeriz, namaz da kılmasak olur' anlayışı hakimken başka bir İslam anlayışı buraya da dayatılmaya çalışılıyor."
"Nüfusun onda biri bile camiye gitmezken, her köye cami yapıldı. Ahlaki olarak çürüdüğümüzü varsayıyorlar ve onların bakış açısına göre Müslümanlaşmamız hedefleniyor."
"Ancak bunun çok da anlamlı olduğunu zannetmiyorum. Etkin kültür olarak Kıbrıslılık anlayışı, o egemen yapıyı dönüştürecektir. Ancak Türkiye'den insanlar göç ettirilmeye devam edilirse o zaman ne olacağını bilemem." (EKN)