Kuzey'de egemen gücün Türk devleti ve Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş olduğunu söyleyen Süleymanoğlu, "Bunu başarabilmek için de öncelikle Kuzey'de bizim söz, yetki ve karar hakkımızı elimize almamız gerekir" dedi.
Kıbrıs sorununun çözümünü "bağımsız, birleşik, anti emperyalist Kıbrıs" modelinde gördüklerini belirten Süleymanoğlu, bunun için de öncelikle adadaki fiili bölünmüşlüğün ortadan kalkması gerektiğini vurguladı.
"Önce Kuzey'de egemen olmalıyız"
Süleymanoğlu, şöyle konuştu:
* AB ile Kıbrıs Cumhuriyeti arasında Katılım Ortaklığı Belgesi'nin imzalanmasından sonra, Kıbrıs Türklerinin "Biz Kıbrıs Cumhuriyeti'nin eşit, egemen ortağıyız ve söz, yetki, karar hakkımız vardır. Bu karar hakkımızı, ülkenin geleceğini kullanmak istiyoruz" talebini ileri sürmesi gerekir.
* Ancak biz Kuzey'de egemen değiliz ki, bu egemenliğimizi Güney'deki Rumlarla pazarlık yapalım.
* Biz, Kuzey'de Denktaş ve Türkiye'nin politikalarına rağmen egemen olmalıyız ki, böyle bir sorunu direkt olarak masaya yatıralım ve uluslar arası güçler karşısında bütün olarak Kıbrıs halkının çıkarlarını, ülkenin gerçek anlamdaki bağımsızlığı konusundaki irademizi ortaya koyalım.
Bağımsız, birleşik, anti emperyalist Kıbrıs
* Bizler, Kıbrıs sorununun çözümünü bağımsız, birleşik, anti emperyalist Kıbrıs modelinde görüyoruz. Yani, bu ülkenin bağımsızlaştırılması, Rum ve Türklerden oluşan bir ortak vatana dönüştürülmesi ve tüm ülkede var olan askeri üslerin ve güçlerin adadan gitmesi... Gerçek anlamda emperyalizm ile bağlarını koparan, demokratik özgür bir ülke olması. Hedefimiz bu bizim...
* Bu modelin hayata geçebilmesi için öncelikle adadaki fiili bölünmüşlüğün ortadan kaldırılması gerekiyor.
* Bizim AB'ye yaklaşımımız belli. AB de emperyalist bir bloktur. Yalnız mevcut konjoktürden hareketle, anti emperyalist ve birleşik bir Kıbrıs'a gidebilmek için mevcut durumu geriletebilecek ve daha demokratik ve özgür koşullar sağlayabilecek tüm adımları destekliyoruz. Bütün sakatlıklarına rağmen temel devlet mimarisi içinde her iki toplumun eşitliğini ve iki bölgeliliği içerdiğinden dolayı, Annan planının masada olmasını savunuyoruz. (BB/NK)