"Referandum sonuçları, Kıbrıslıtürklerin birleşmenin ve ortak devletin yaratacağı barış ortamının avantajlarını anladığını, ama Kıbrıslırumların bunun farkında olmadığını gösteriyor," diye konuşan Dr. Diren, kuzeyin Avrupa Birliği'ne (AB) girmek için zaman kazandığı görüşünde.
Kuzeyin AB hazırlıkları
"Kıbrıslıtürkler AB'ye girme yolunda iradelerini ortaya koydular, çünkü bu oylama yalnızca Annan planı için değil aynı zamanda AB'ye girmek için de bir oylamaydı," diyen Dr. Diren konuşmasını şöyle sürdürdü:
* Kuzeyin ayrı bağımsız bir devlet olarak AB'ye kabulü tabii ki mümkün görünmüyor. Ama Kıbrıslıtürkler bugünlerde AB yetkililerinin de açıkladığı gibi önemli kazanımlar elde etme arifesindeler. Ambargoların kalkması, hava ve deniz limanlarının kullanılması, dış yardımların serbest bırakılması gündemde.
Milliyetçi akım tehlikesi
* Bu da şöyle bir tehlike içeriyor. Bu durum kuzeyde milliyetçi akımların gelişmesine yol açmamalı. Bu referandum sonucunda herkes kazandığını düşünüyor. Denktaş, ve "hayır" diyen bütün kesimler devletin kurtarıldığından söz edip, arzu edilen en iyi sonucu elde ettiklerini söylüyorlar. Bu da taksım tehlikesini barındırıyor.
* Halbuki Kıbrıs halkı taksimi ortadan kaldırmak ve Kıbrıs'ın herhangi bir başka ülkeye bağlanmasını önlemek için referandumda "evet" dedi.
* Milliyetçilik Rum kesimi için de tehlike oluşturuyor. Bir defa Annan planının alternatifi bir plan yok. Referandum, Annan planı ile çözümsüzlük arasında bir tercihti; bunu bütün uluslararası topluluk defalarca tekrar etti; fakat Rumlar anlamazlıktan geldi.
Rumlar'ın "hayır"ının ardındaki endişeler
KIBES Genel Sekreteri Dr. Kıvanç Diren, Kıbrıslırumların "hayır" oylarındaki ağırlığın ardındaki endişe ve nedenleri şöyle sıraladı:
* Rumlar, İsviçre'deki görüşmelerde isteklerinin yerine getirilmediği düşüncesiyle kaybeden taraf oldukları düşüncesine kapıldılar.
* Türk askerinin sayısının 650'ye indirilmesine rağmen adada kalıcı olmasından rahatsızlık duydular.
* Kuzeyde toprağına sahip olmak isteyenlerin tutumu rol oynadı. Mülklerinin üçte birine sahip olma sonucunu görmeleri halkta bir tedirginlik yarattı.
* Şunu görmezden geldiler. Güneye bırakılacak % 7-8 civarında olan topraklara ve Karpaz'a yerleşecek Rumların sayısı 120 bine ulaşıyordu. Bu avantajı reddettiler. Karpaz'da 4 büyük köye tümüyle Rumlar yerleşecekti.
* Bir başka neden de zenginliklerini Türklerle paylamak zorunda kalacakları duygusuna kapıldılar. Yani ekonomik nedenler ve paylaşmak istemeyişleri önemli rol oynadı.
* Güneyde kilisenin ve bazı aşırı milliyetçi kesimlerin yoğun şekilde plan aleyhine propagandası etkili oldu. "Evetçiler" üzerinde de bir terör estirdiler ve halk arasında korku yarattılar.
* Bu arada Avrupa Birliği'nin (AB) yetkililerinin Kıbrıs planına evet yönündeki çabalarını engellemek için radyo ve TV'de karartmalar yaptılar. AB'nin genişlemeden sorumlu yetkilisi Günther Verheugen ve BM Genel Sekreteri Annan'ın Kıbrıs özel temsilcisi Alvaro De Soto üzerinde karartma uyguladılar. Rum toplumu ikiye bölündü; hainler ve yurtseverler diye.
* Bazı iş çevrelerinin de "hayır" için önemli miktarlarda para harcadığı haberi geldi.
* Tabii bu arada AKEL'in "hayır" kararı Kıbrıs Rum halkı üzerinde olumsuz bir etki yarattı. Akel, hayır çıkması halinde sonucun partisinin bundan zarar göreceği hesapları yaparak ve BM garantisinin yetersiz olduğunu öne sürerek hayır saflarında yer aldı.
KIBES Genel Sekreteri Dr. Kıvanç Diren, referandum sonuçlarının, taksimin ortadan kalkmasını isteyen Kıbrıslıtürklere ve Kıbrıslırumlara yeni görevler yüklediğini vurgulayarak, "Durumun değişip ortak bir devletin barış ortamının hala yaratılabileceğini düşünen herkesin süratle münasebetleri başlatması gerekir; sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin birbirleriyle, kısacası toplumun her alanında, görüşmeleri başlatmaları lazım." dedi.
Yeni bir referandum olasılığı
KIBES Genel Sekreteri Dr. Kıvanç Diren, AB'nin sorunlu bir ülkeyi içine aldığını, referandumla sorunun çözüleceğini düşünürken bunun gerçekleşmediğini vurguluyor:
* Önceleri tüm Kıbrıs'ı AB içine alacağız demelerine rağmen, son günlerde Yeşil Hattın AB sınırı olacağını ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuzeyde söz hakkının ortadan kalkacağını söylemeye başladılar.
* Referandumda "hayır" çıkması Kıbrıs Cumhuriyeti'nin AB'deki durumunu oldukça zorlaştıracak ve bunun zararlarını çok kısa sürede görüp bundan geri dönmeye başlayacaklar
* Bu bakımdan yeni bir referandum güney için söz konusu olabilir. AB böyle bir şey talep edebilir. Bu arada Rumların talep ettiği BM güvencesi çıkartılabilir, daha önce çok aceleye getirildiğini söyleyen Rusya vetosunu çekebilir.
Yakın gelecekte
KIBES Genel Sekreteri Dr. Kıvanç Diren, BM kararı nedeniyle KKTC'nin yakın gelecekte başka ülkeler tarafından tanınmasının mümkün olamayacağı görüşünde.
"Kıbrıslıtürkler referanduma evet derken aslında Denktaş'ın da gitmesini oyladı. Ama Denktaş pişkin davranıyor. Ancak, gelecekte artık Denktaş'ın olmaması gerekir" diyen Dr. Kıvanç Diren, Kıbrıs'ın geleceği konusunda umutlu:
"Adanın birleşmesi biraz zorlaştı, ama Rumlar hatalarını kısa zamanda görecekler ve bu kararlarından geri dönecekler. Bunun için de uluslararası toplumun baskılarına ihtiyaç var. Ben imkansız gibi görmüyorum."
Bunu başarmak için her şeyden önce halkın Rum kesimine olan tepkisini azaltmak gerektiğini vurgulayan Dr. Kıvanç Diren, "aşırı milliyetçi dalgaları hafifleştirerek, taksimci politikalara geçit vermeyerek bunu başarmak mümkün," diyor ve ekliyor:
"Tabii her zaman barışçı olan Kıbrıs solunun sağa kayması gibi bir tehlike söz konusu. Bunun için sivil toplumun uyanık olması lazım.
Zaten bu sonuca razı olmak, veya bunun yerine ortak vatanı kurmak ve Kıbrıs'ı barış adasına döndürmek bizim elimizde." (YS/BB)