Osmanlı yönetimindeki Balkanlarda yaşanan bu iki olayı Zonguldak madencileri, telgraf ve Beykoz fabrika işçilerinin grevleri izliyor. Neredeyse yarım yüzyıl sonra Uşak'ta 1908'de halı dokuma tezgahlarında çalışan Rum ve Ermeni kadın işçiler isyan ediyor.
Müthiş bir yolculuk! 280 sayfa boyunca soluk soluğa imparatorluk topraklarında dolaşıyorsunuz; Balkanlardan Mısır'a uzanıyor, İzmir'e uğruyor, sonra Selanik mesela. Kürtler, Rumlar, Ermeniler, Bolşevikler, İngilizler ... hepsi sırayla, birlikte, karşı karşıya yerlerini alıyor. Osmanlı gidiyor, Türkiye geliyor.
Cem Uzun "Kemalizm Sol Değil" diye adlandırdığı çalışmasındaki bu gezintinin amacını "geleceğe dair ipuçları yakalamak" diye açıklıyor.
"Bu kitap için çalışmaya başlamadan önce, 1919-1923'te Türkiye'de bir burjuva devrimi yaşandığını düşünüyordum. Ancak, bu dönemde neler yaşandığını anlama mücadelesi verirken öğrendiğim gerçekler beni şaşırttı. Devrim 1908'de yapılmıştı; 1923'te değil."
Dolayısıyla, 1800'lerden başlayan 28 Şubat'a kadar gelen kitap için yazar "İnkılap tarihi derslerinde öğretilenlerden çok farklı," diyor.
Bu tarihe resmiyet dünyasının dışından bakma denemesi iki temel bölümden oluşuyor. Devrim ve diktatörlük bölümünde 1906-1909 devrimi, 1909-1918 kapitalist devletin gelişimi, 1918-1923 İşgal ve direniş, 1923-1931 tek parti iktidarının kuruluşu, 1931'den günümüze Kemalizm, Alternatif mücadelenin içinden ve sonuç başlıklarıyla konu tartışılıyor.
Türk devrimi ve fikirler bölümünde ise "Türkiye devriminin teorik çerçevesi"nin yanı sıra Kemalizm eleştirileri yer alıyor.
Yazar, ilk bölümdeki analizlerin Marksist teori içinde nereye oturduğu ve Kemalizm eleştirisi yapan diğer yazarların görüşlerinin ele alındığı ikinci bölümü teorik tartışmalara aşina okurlar için paralel okuma, hatta birinci bölümden önce okuma önerisi getiriyor.
Resmi ve gayri resmi yaklaşımlarla Türkçe ve Türkçe dışı çok sayıda kaynağa başvurulan çalışma, okur için pek çok önemli araştırmanın buluşması anlamında bir kolaylık sağlıyor. Meraklısı, eğer bugüne kadar okumadıysa Osmanlı'nın son dönemiyle Cumhuriyet Türkiyesi üzerine ayrıntıda nerelere uzanabileceğini de öğreniyor.
Yüzyılı aşkın bir dönemi kapsayan çalışmada işçi mücadeleleri önemli bir yer tutuyor; doğrusu Anadolu topraklarında savaş sürerken İstanbul'da grevlerin yaşandığı, Menemen olayları sonrası idam edilenlerin arasında bir gayrimüslimin varlığı bilgisi/hatırlatması hayli önemli.
Yunanistan'daki savaş karşıtı hareketler de çalışmanın önemli bölümleri arasında yer alıyor. İnsana biraz daha ayrıntı olsaydı keşke dedirten bu bölüm için yazarın da aslında daha fazla yazmamak için kendini zor tuttuğu anlaşılıyor, dahası zaten bunu ifade de ediyor. Bu durumda, okurun da Cem Uzun'dan bu konuyla ilgili yeni bir çalışma bekleme hakkı doğuyor doğrusu.
Kitap, ısrarla "Türkiye'de etkili bir anti kapitalist solun inşasına katkıda bulunmak amacıyla" tartışılmak istiyor.
Biz de, bu tartışmayı bir yerinden kışkırtmak için başta özellikle seçtiğimiz örneklere dönüyor ve kitabın kadınlarla ilgili kısmına takılmak istiyoruz. Birinci bölümde, "Kadın hakları" alt başlıklı üç sayfa var, "1990'lardan bu yana bu konudaki kaynaklar artmaktadır","Cumhuriyet dönemi Türkiye ansiklopedisi", "İnsel, Ahmet (der.) şeklinde üç de dipnot.
Bu üç sayfada, kadınlara 1917'de boşanma hakkının verilmesi, 1926'da kürtajın yasaklanması, Nezihe Muhittin'in kurduğu Kadınlar Halk Fırkasının kapatılması, kadınların okur yazarlık oranları, ki bu da 1990 verileriyle, gibi bilgiler yer alıyor.
Osmanlıda kadın mücadelesi ve Cumhuriyet dönemi kadın haklarına değinilirken de malum "efsane" gündeme geliyor: "Kadın hakları tabandan hiçbir talep olmadan, Kemalizm'in ürünü olarak yukarıdan verildi."
Yazar, tabii ki kadın haklarının tepeden inmediğini savunuyor ama bunu Ahmet İnsel'den bir alıntıyla pekiştiriyor. Neden Osmanlı'da kadın mücadelesi için Serpil Çakır'a, Nezihe Muhittin deyince de Yaprak Zihnioğlu'na başvurmak aklına gelmiyor?
Türkiye'de feministler ve kadın araştırmacılar yıllardır bu konuda çalışıyor; çok önemli çalışmalar yayınlandı, yayınlanıyor. Tarih genelde yalnız resmi değil, aynı zamanda erkek de. Ne yazık ki, Uzun'un çalışması resmiyet dünyasının dışına çıkmayı deniyor ama "erkek" olma özelliğinden kurtulamıyor.
O halde, lütfen tarihe bir de böyle bakalım! Bakalım ki; bu müthiş tarih yolculuğuna gölge düşmesin. (BA)
* Kemalizm Sol Değil, Cem Uzun, Antikapitalist Yayınlar, Uluslararası Akım Tanıtım Yayıncılık İde Yayınları, Haziran 2004, 287