Haberin Kürtçesi için tıklayın
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin TBMM'deki grup toplantısında Gezi davasından çıkan kararı gündemine aldı.
12 dakika kadar kürsüde kalan Kılıçdaroğlu “"Yazdığım konuşmayı bir kenara bırakıyorum, çok öfkeliyim" diyerek kürsüden indi.
Kürsüye çıktığında ise "Farklı bir konuşma yapacağım" diyerek sözlerine başlayan Kılıçdaroğlu, Gezi’de 18 yıl hapse mahkum edilen Tayfun Kahraman’ın kızı Vera'ya veda ettiği görüntüler için “Bizim Vera'ya bir sözümüz var, biz Vera'yı tekrar babasıyla kucaklaştıracağız" dedi.
Gezi Davasında İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi Osman Kavala'ya hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüsten ağırlaştırılmış müebbet, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi'ye ise bu suça yardımdan 18 yıl hapis cezası verdi. TIKLAYIN - Gezi'de karar: Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet, 7 kişiye 18 yıl hapis |
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
“Dünyada böyle bir garabet yok”
…Dün bir karar açıklandı. Gezi. Değerli arkadaşlarım kurgulanmış mahkemelerden adalet çıkmaz. Buradaki hakimlerin kendi özgür iradeleriyle verdikleri kararlar değil. Talimatla bu kararları alıyorlar. Demokrasi tarihimize baktığımızda bu tür mahkemeleri çok gördük. Bu ülkenin Genel Kurmay Başkanının bile kurgulanmış mahkemelerle hapse atıldığını gördük.
Gezi nedir? Bizim demokrasi tarihimizde özgürlüğü haykıran gençlerin sesidir. Baskıya isyandır Gezi. Kendi ülkemizde özgürce yaşamak istiyoruz diyor gençler. Bu kurgulanmış mahkemede Osman Kavala beraat ettiği bir davadan müebbet hapse mahkum oldu. Dünyada böyle bir garabet yok. Ama bizim ülkemizde olur! Çünkü yargı bağımsız değil. Bizim Vera'ya bir sözümüz var, biz Vera'yı tekrar babasıyla kucaklaştıracağız. Bunu iktidar beşli çetelerin iktidarıdır. Hiç kimse unutmasın halkın değil milletin değil beşli çetelerin iktidarıdır. Ben devletin nasıl soyulduğunu şöyle iade edeyim; bugün farklı bir konuşma ile karşınızda olacağım.
“Evlatların karanlığa mahkum edildiği bir Türkiye”
Karanlığa mahkum edilen milyonların sesini dile getirmek istiyorum. Onların sorunlarını size anlatmak istiyorum. Gerçekten çok öfkeliyim. Evlatların karanlığa mahkum edildiği bir Türkiye'yi asla istemiyorum. Seslenmek istiyorum ey saray sesimi duyuyor musun; hiç kimse olarak gördüklerin yani görmezden gördüklerinin karanlık ışıksız evlerinden sesleniyorum sana. Yoksulların biriken öfkesini görüyor musun?
Evsiz, yurtsuz, elektriksiz, aç bıraktığın bebeklerin ağladığını duyuyor musun! Ben o bebeklerin ağlamalarından gece uyuyamıyorum. Karanlıkta onları düşünüyorum. Sonra o karanlıkta senin beşli, çetelerini de düşünüyorum ve yumruklarımı sıkıyorum. Bunlar engerekler ve çiyanlardır bunlar aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır diye Ahmed Arif. Dünya kötülük yapanların yüzünden değil buna seyirci kalanların yüzünden bu hale geldi! Cesaret yoksa zafer yoktur değerli arkadaşlarım.
“Biz birbirimize emanetiz”
Yol arkadaşlarım bütün yol arkadaşlarımıza sesleniyorum size de bir çift lafım var bu engerekler ve çiyanlarla çatışma ne kadar sert olursa zafer de o kadar yakın ve görkemli olacaktır. Ne pahasına olursa olsun yürüyeceğiz. Bu millete çetelere boyun eğdirmeyeceğiz. Ben o yoksulluğa mahkum edilen çocuklar için mücadele edeceğim. Ya bana katılın ya da şimdi şu anda yolumdan çekilin. Açık ve net söylüyorum.
Bir insanın uğurunda öleceği bir şey yoksa hayatında zaten o hiç yaşamamıştır. Pes etmeyeceğim. Durmayacağım. Söz veriyorum, milletimin huzurunda söz veriyorum durmayacağım. İçinde bu halk için biriktirdiğim büyük bir kavga var. Bu kavgayı hep birlikte yol arkadaşlarımla birlikte yapacağız. Beş paraya vatandaşlığı satanlarla kavga edeceğiz, yabancılara daire satılsın diye emlak desteği çıkanlarla kavga edeceğiz, ülkede milyonların elektriğini kesen çetelerle kavga edeceğiz.
Çocukları etten sütten mahrum bırakanlarla kavga edeceğiz. Bu kiralarla bu enflasyonla kavga edeceğiz. Uyuşturucu baronları ile iş tutanlarla kavga edeceğiz. Ülkenin onurunu konsolosluk bahçelerine gömenlerle kavga edeceğiz. Yargıyı siyasetin emrine verip Brunson'ları özel uçakla gönderip kendi insanımızı hapishanelerde rehin tutanlarla kavga edeceğiz. Yani özetle vatanı satanlarla kavga edeceğiz. Biz birbirimize emanetiz. Kol kola gireceğiz ve yürüyeceğiz. Bu memleket bize emanet.
Hadi eyvallah arkadaşlar
(HA)