Gazete Gözlem'in sorularını yanıtlayan Erkan ve Altuğ, Maliye Bakanlığı'nın hazırladığı 2003 yılı bütçesinde devletin kayıt dışı ekonomiyle mücadele etmek yerine, kayıt altındaki gelirlere ek vergi koymayı tercih ettiğini vurguladı.
Erkan: Ek vergilere tezkere bahane
"Kayıtdışını popülist söylem besliyor" diyen Erkan, ek vergileri, "savaş masrafına katılım vergisi" olarak nitelendirdi ve açıklanan paketin uzun süredir IMF görüşmeleri çerçevesinde hazırlandığına dikkat çekti.
Erkan, paketi kamuoyuna açıklamakta zorluk çeken hükümetin, tezkerenin Meclis'e takılmasını bahane olarak gösterip "sanki bir B planı imiş gibi" kamuoyuna sunduğunu söyledi.
"ABD'nin vereceği paranın hayrı dokunmaz"
Erkan, şöyle konuştu:
* Hükümetin büyüme hedefi, birebir savaşın getireceklerine bağlı. Savaş nedeniyle piyasaların çok oynak olması, faiz yüküne ciddi belirsizlikler getiriyor.
* Hükümet, bu risklere karşı hazırlık olarak ve bütçedeki yüzde 6.5 faiz dışı fazlayı tutturabilmek için son tasarruf önlemlerini ve ek vergileri getirdi. Bu paket, uzunca bir süredir IMF görüşmeleri çerçevesinde hazırlanıyordu. Tezkerenin Meclis'e takılmasını bahane etti.
* Ek vergiler, savaş masrafına katılım vergisidir. Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) savaş için vereceklerinin ekonomiye bir hayrı olmayacaktır. Zira, 2 milyar nakit silah alımına harcanacaktır, kalan 4 milyar da kredi güvencesi olarak kalacaktır.
"Hükümet işin kolayına kaçtı"
* Tasarruf önlemleri ve ek vergiler hükümeti biraz daha rahatlatacak. Ancak, orta tabaka ve namuslu mükellef yine mağdur olacak.
* Hükümet işin kolayına kaçtı. Acil Eylem Planı ve hükümet programında bol keseden verilen vaatlerin hemen yerine gelmeyeceğini gördü.
* Savaş kısa sürer ve ekonomi üzerine binen ek yükler sınırlı kalırsa Türkiye az hasarla 2003 yılını atlatıp büyüme hedefini yakalayabilir.
Altuğ: Kayıtdışı ekonomi kalkınma modeli oldu
Osman Altuğ ise, Türkiye ekonomisini "striptiz ekonomisi" olarak tanımladı, kayıtdışı ekonominin toplumsal barışı bozabilecek düzeye geldiğini söyledi.
IMF politikaları terk edilmedikçe, bu sorunun altından kalkılamayacağını savunan Altuğ, Türkiye'nin 20 yıldır açık veren bütçeler ve katlanan borç sarmalı ile yönetildiğini hatırlattı.
Altuğ, "Kayıtdışı ekonomi artık Türkiye'de bir kalkınma modeli haline gelmiştir. Çünkü 'vergi alma borç al, vergi alma oy al' politikası izleniyor. Bunun sonucu da bütçe açıkları, dış ticaret açıkları, istihdam açıkları ve finansal sistemin açık pozisyonu oluyor" dedi.
"Amerikan Gelir Servisi" modeli
Bu modeli AKP hükümetinin değiştireceğine dair hiçbir iz bulunmadığını söyleyen Altuğ, şöyle konuştu:
* Hükümet fatura kesme sınırı ile defter tutma sınırını yükseltti. Bu politika ile kayıtdışının kayda alınması mümkün değildir. Kayıtdışı ekonomi bir tercihtir. Böyle bir siyasi irade ve niyet gerekiyor. Sorun burada düğümleniyor.
* Bütçeyi IMF'nin hazırladığı bir ülkede, kayıtdışı ekonomi kayda alınamaz.
* Bütçe denk olmadığı için istikrarlı bir para politikası ve istikrarlı bir ekonomi kurulamıyor. Devlet sürekli borç alıp sürekli faiz ödemek zorunda kalıyor. IMF'nin temsil ettiği güçlü ekonomiler ve finans kesimi için bu bulunmaz bir yoldur.
* Türkiye'nin, Amerikan Gelir İdaresi Servisi benzeri bir hizmetle herkesi vergi mükellefi yapması gerekir. Bu sistemde, mükellefler masraflarını belli ölçüler içinde vergi matrahından düşebiliyorlar. Vergi oranları da düşük oluyor.
* Ayrıca, ekonominin hamiline değil, nama yazılı hale getirilmesi gerekir.
* Faiz gelirlerinin vergilendirilmesi başta olmak üzere, kayıt sisteminin hayata geçirilmesi, politik bir tercih olacaktır. (BB)