Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın Galatasaray Meydanı’ndaki 497. Buluşmaları bu yıl Kurban Bayramı’nın birinci gününe denk geldi.
Eylem başlamadan önce Cumartesi insanları lokum ve kolonya dağıttı, kayıp yakınları bayramın onlar için uzak olduğuna dair sözleri tekrarladı.
Meydandakiler kayıplarının ardından bayramları kutlayamadıklarını anlattı, IŞİD’in katliamlarını kınadı, Kobane ile dayanışma mesajlarını iletti, hükümete “Demokratik söylemlerle toplumu oyalamak yerine, acilen demokrasinin gereğini yapın” dedi, savaşsız, kayıplarının akıbetinin belli ve faillerinin yargılandığı bir bayram diledi.
Kayıp yakınları konuşuyor
497. haftada Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız, Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak, Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır, Rıdvan Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç, Nurettin Yedigöl’ün kardeşi Muzaffer Yedigöl ve Nihat Aydoğan’ın eşi Halime Aydoğan söz aldı.
Hanife Yıldız “Herkes bayramda evinde çocuklarıyken biz buradayız, gidecek yerimiz yok” dedi. IŞİD saldırılarına değinen Yıldız “acılarımız ortaktır” diye konuştu.
“Bize bayram yok” diyen Emine Ocak 18 yıldır bu meydanda mücadele ettiklerini anlatıp “artık herkes duysun” diye seslendi.
Mikail Kırbayır “Biz 34 yıl önce inancı uğruna kurban vermiştik” diye konuştu.
Kardeşi cemil Kırbayır’ın ve diğer kayıpların mezarları olmadığını, annelerin Galatasaray Meydanı’na karanfillerini getirdiğini anlatan Kırbayır bu coğrafyada kaybedilen herkesin kemikleri ve failleri bulunana dek mücadeleye devam edeceklerini söyledi.
Hasan Karakoç 20 yıldır kayıplarını aradıklarını amayetkililerin kör, sağır, dilsiz olduğunu söyledi. Kobane’de direnenleri selamladı.
Muzaffer Yedigöl “Ağabeyimin mezarını bulamadığım için babamın mezarına gidemedim” diye konuştu. Halime Aydoğan “Birimizin acısı hepimizin acısıdır” diyerek eşini öldürenlere seslendi.
Meydandan hükümet yetkililerine cevap
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına yapılan açıklamayı Cumartesi İnsanları’ndan Ümit Efe okudu.
Açıklama Kobani’deki saldırılarla başladı.
“Demokratik Ortadoğu umuduna yönelen bu faşist saldırılar yalnız Kürtlere değil, insanlığın değerlerine karşı yapılıyor. Kalbimiz barbarlık çetelerine karşı insanlığı savunan Kobani’de…”
Bayram nedeniyle hükümet yetkililerinin yayınladığı mesajlara yer verilen açıklamada Cumhurbaşkanı ve Başbakana şu cevap verildi:
“Demokratik söylemlerle toplumu oyalamak yerine, acilen demokrasinin gereğini yapın. Hangi insan haklarından, hangi aydınlık gelecekten söz ediyorsunuz?
“Bir ülkede bayramlar annelerin acılarını derinleştiriyor, gözyaşlarını artırıyorsa, o ülke zulümle yönetiliyor demektir.
“Bir ülkede anneler devlet zulmünün yarattığı karadeliklerde evlatlarının kaybolup gitmemesi için mücadele ediyorsa, o ülkede insan hakları ve demokrasiye dair evrensel değerler ayaklar altına alınmış demektir.
“Bir ülkede annelerin hakikat ve adalet talebi karşılıksız kalıyorsa, o ülkede hukuk da ahlak da vicdan da yara almış demektir…
“Bir ülkede anneler devletin kaybettiği evlatlarının mezarını kalplerinde taşıyorsa, o ülkede temiz bir sayfa açılamaz demektir.
“Bir ülkede devleti yönetenler toplum üzerinde polis terörünü, yargı terörünü sürdürürken, o ülkede toplumsal sorunların çözümünden bahsedilemez.
“Bir ülkede devleti yönetenler savaşın dili ve yöntemlerini sürdürürken, o ülkede barış sürecinden bahsedilemez.
“Barışa ihtiyacımız var”
“Yıllardır buradan dillendiriyoruz: kayıplarımızın bulunması faillerinin yargılanması için demokrasiye, demokrasinin inşası için de barışa ihtiyacımız var. Bütün toplumsal sorunların demokratik yöntemlerle çözülmesi için barışa ihtiyacımız var.
“Bunun için hükümeti, Rojava Kürtlerine karşı düşmanca yaklaşımına son vererek ‘barış ve çözüm sürecini’ tehlikeye atmamaya çağırıyoruz.
“Gözaltında kaybedilenlerin akıbetinin araştırılması, kayıp bedenlerinin bulunması ve gereken saygıyla ailelerine teslim edilmesini sağlamak için bütün önlemleri almaya çağırıyoruz.
“Gözaltında kaybetme suçu isnat edilen kişilerin yargılanması için gerekli tüm hukuksal önlemleri almaya, kaybedenleri korumaktan vazgeçmeye çağırıyoruz.
“Kayıp davalarının evrensel hukuka göre sonuçlanması bu konuda siyasi irade gerektirir. Bu iradenin yokluğu nedeniyle kayıp davalarında sanıklar; haklarındaki ağır insanlık suçları isnadına rağmen, tanıklara rağmen, delillere rağmen beraat ettiriliyor. Yargılamalar gerçeğin açığa çıkarılmasını değil, gerçeğin üstünün örtülmesini hedefliyor. İHD Mardin Şubesi’nin yargıya taşıdığı Kızıltepe JİTEM Davansının ilk duruşması28 Kasım 2014 tarihinde Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Davanın takipçisi olacağız.
“Yeter artık kayıplarımızın akıbetini açığa çıkartacak siyasi iradeyi gösterin!
“Devleti yönetenler bu iradeyi gösterinceye kadar mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Plaza de Mayo’dan Galatasaray’a tecrübelerimizle öğrendik: Bir tek mücadele kaybedilir; o da terk edilen mücadeledir.” (BK)