10 Ekim Katliamı davasının 24. duruşması Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Bugünkü duruşmada savcı, esas hakkında mütalaa verdi. Savcı, esas hakkındaki mütalaasında sanık Erman Ekici’nin “Anayasal düzenin ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasından cezalandırılmasını talep etti.
10 EKİM KATLİAMI DAVASI
“Gübre ihbarının üstü örtülmeseydi, katliam gerçekleşmeyecekti”
“İnsanlığa karşı suç” raporu
ANKA’dan Esra Tokat’ın haberine göre, dava dosyasına “insanlığa karşı suç” başvurusuyla ilgili uzman raporu da girdi.
Duruşmada Mahkeme Başkanı, yakalama kararının firari sanıklar bulunamadığı için infaz edilemediğini bildirerek, avukatların taleplerini dinledi.
Müdahillerin avukatlarından Senem Doğanoğlu, “İnsanlığa karşı suç yönünden hukuki uzman mütalaasını sunma doğrultusunda Dr. Barış Işık’ın dinlenmesini talep ediyoruz” dedi.
10 EKİM KATLİAMI
“Katliam davasında hüküm giyen bazı IŞİD’liler aramızda dolaşıyor”
Mahkeme Başkanı, Dr. Barış Işık’ın mütalaasını dinlemeyi reddederek, 13 sayfalık raporun okunmasına karar verdi:
“Sivil nüfus saldırılarda asli hedeftir. Dava konusunda mağdurların savaşan statüsünde olmadığı açıktır. Sanıklar öldürme hedefini amaçlamış ve bunu gerçekleştirmiştir. Olayda sistematiklik unsurunun gerçekleştiği kanaatindeyiz. Sivas Katliamı davasında da insanlığa karşı suç işlendiği gibi burada ayrıca farklı olarak burada sistematiklik unsuru da gerçekleşmiştir. IŞİD bu saldırıyı belirli bir düşünceye sahip olan insanlara karşı gerçekleştirmiştir. Kendinden olmayan insanları katlederek insanlığa karşı suç işlemişlerdir.”
Yerlikaya hakkında suç duyurusu
Avukat İlke Işık, dönemin Gaziantep Emniyet Müdürlüğü yetkilileri ve dönemin Gaziantep Valisi şimdinin İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya hakkında suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı.
Duruşmada esas hakkındaki mütalaasını veren Cumhuriyet Savcısı, 11 kişi hakkında “öldürmeye teşebbüs” suçundan beraat istedi. Erman Ekici hakkında ise 101 kez “kasten öldürmeden” mahkumiyet, ayrıca “öldürmeye teşebbüs ve Anayasal düzeni ihlalden” mahkumiyet istedi.
“Savcılık ısrarla eski mütalaayı esas almış”
“Mütalaadan önce bize gelen bilgiler hakkında söz verilmesini bekliyorduk” diyen avukat Erkan Ünüvar “Hala deliller toplanmadı. Yargılanmanın bu aşamasında esas hakkında mütalaa verilmesi uygun değil. Biz elimize yeni ulaşan belgeleri sunacağız. Savcılık ısrarla eski mütalaayı esas almış. 8 yıldır söylüyoruz, bu dava bu iddianame ile yürütülemez. Dosyaya yeni gelen bütün delilleri yok saymaktır bu. Siz de hüküm kuramazsınız bu doğrultuda. Kovuşturulmanın genişletilmesine yönelik talebimiz de var” dedi ve şöyle devam etti:
“Geçen celse sanıklardan Yakup Şahin hakkında bomba malzemesi temin etmesi hakkında Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nün görevini yapmamasına ilişkin bilgi sorulmasını istemiştik. Bunu reddetmiştiniz.
“Yakup Şahin bomba malzemesi alamadığını söylemişti”
10 Ekim Ankara Katliamı’ndan önce Yakup Şahin bomba malzemesi aldı, Nizip Emniyeti bunu Gaziantep Emniyeti’ne bildirdi. Yakup Şahin 2017’deki ifadesinde 'amonyum nitrat satın almak istediğini ve satıcının şüphelenerek vermediğini' ifade etti. Satıcının ihbarının bulunup bulunmadığının sorulmasını istedik o dönemde dikkate alınmadı bu talebimiz.
Daha sonrasında 2018 yılında tutuklu sanıklar bakımından karar verildi, dosya istinaf aşamasına geçti.
“Gaziantep Emniyeti hiçbir şey yapmıyor”
İstinaf aşamasındayken Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terörle Suçlar Masası’na 9 klasörlük dosya bırakılmış ve bu dosya Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderiliyor. 30 Eylül tarihinde Yakup Şahin ve Hüseyin Tunç hakkında bir ihbar var.
Nizip Emniyeti bu kişileri hemen buluyor ve Gaziantep Emniyeti’ne ‘bu kişinin örgüt bağlantılarını araştırın’ diye bir yazı yazıyor.
Gaziantep Emniyet Müdürlüğü ise sonrasında 2 Ekim’de 5 Ekim 2015 tarihinde Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı üzerinden iletişime müdahale tedbir kararı talep ediyor, katliamdan 3 gün önce de Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi telefon dinleme kararı veriliyor. Gaziantep Emniyeti bunun dışında hiçbir şey yapmıyor.
“Katliama giderken polis takibine alınmıştı”
Ama biz bu Yakup Şahin hakkındaki iletişime müdahale tedbir kararını bile bugüne kadar öğrenememiştik çünkü Gaziantep Emniyet Müdürlüğü bugüne kadar hiç bilgi vermemişti.
Bunun anlamı şudur Yakup Şahin katliama giderken polisin teknik takibine alınmıştır. Bugüne kadar bu gerçek Emniyet tarafından, savcılık tarafından, siyasiler tarafından gizlenmiştir. Bu, katliamın aslında polis gözetimi altında yapıldığı anlamına gelir. Bu gerçek o zaman ortaya konulsaydı devletin sorumluluğu da tartışılacaktı.
“Görevinizi yapmadığınız için bu katliam gerçekleşti”
Kamu görevlileri kendi görevlerini yapmadıkları halde üstüne delilleri karartarak ayrıca suç işlemişlerdir, görevlerini yapmadıklarının kamuoyunda tartışılmaması için görevinizi yapmadığınız için bir nevi bu katliam gerçekleşmiş oluyor.
Burada yargılanan IŞİD’lilerin tek başına bu katliamı gerçekleştirmesi söz konusu değildir. Kamu görevlilerinin bilgisi dahilinde gerçekleşmiştir bu katliam. Katliam gerçekten adım adım izleniyor. Oysa Emniyet’in ya da devletin görevi katliamı önlemektir. Katliamı izleyip bu katliamı IŞİD’liler gerçekleştirdi, demek değildir.
“Emniyet Müdürlüğü, katliamı izlemekle yetindi”
Bizim yeni delillere ulaşmamız sürekli engelleniyor çünkü bu gerçeklerin ortaya çıkması istenilmiyor. Şu aşamada ortaya çıkan gerçek çok açık. Gaziantep Emniyet Müdürlüğü, 10 Ekim Ankara Katliamı’nı izlemekle yetinmiştir.
Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’ndeki personeller hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyorum. Yeni bir delil ortaya çıkmış ve bunu değerlendirilmesi gerekir.
“Ahmet Davutoğlu açıklamıştı”
Başbakan başta olmak üzere dönemin yetkilileri art arda açıklama yaptılar kamu görevlilerinin sorumluluğu olmadığına dair. O dönem istihbarat zafiyeti de tartışılıyordu.
Ahmet Davutoğlu bazı açıklamalar yapmıştı. 'Türkiye’de intihar eylemi yapabilecek kişilerin listesi var….' Biz canlı bombaları biliyoruz ama müdahale etmiyoruz, demek istiyordu. İşte bunun delilini bugün ortaya koyuyoruz.
O dönemki tartışmalar göz önüne alındığında kastedilenin bu olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla delilleri gizleme, karartma pratiği hala devam ediyor. Artık bizim taleplerimizi lütfen reddetmeyin. Her bir dayanağımızın dayanağı var.
“Müfettiş raporunda failin dinlendiği yazıyor”
Katliamdan hemen sonra ön inceleme raporu düzenlenmişti. O müfettiş raporunda Yakup Şahin’in telefonlarının emniyet tarafından dinlendiğine dair yazışmalar var. İletişime Müdahale Tedbir kararlarını getirtmek istemiştik ancak mahkemeniz reddetmişti. Şimdi ortaya çıkmış oldu.
Haziran 2022’de Gaziantep Emniyet Müdürlüğü, ‘Yakup Şahin hakkında herhangi bir iletişime müdahale tedbir kararı yoktur’ diyor. Yine Gaziantep Emniyet Müdürlüğü İçişleri Bakanlığı talep edince 'evet vardır' diyor. Mahkemenize verilmeyen bir evrak Emniyetin müfettişi isteyince veriliyor.
Gaziantep Emniyeti hakkında suç duyurusu talebi
Yani aynı kurum Gaziantep Emniyeti, mahkemenize yalan söylüyor ve mahkemenizi yanıltmaya çalışıyor. Gaziantep Emniyeti hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz.
Katliamdan önce veya sonra polisin teknik takibe aldığı 3 kişinin isimlerini bilmiyoruz, 8 yıl geçti. Gaziantep İhbar Dosyası da geldiğine göre bu 3 kişinin isimlerini öğrenmek istiyoruz.
“Davada hiç ismi geçmeyen sorumlular olabilir”
Belki de bu davada hiç ismi geçmeyen ve katliamdan sorumlu olan insanlar vardır. Artık bu delilleri tartışmamız lazım. O yüzden Müfettiş Ön İnceleme Raporu’nda yer alan 3 kişinin isimlerinin bildirilmesi için Emniyet’e yazı yazılmasını istiyoruz.
İstihbarat raporlarının neler olduğu, o raporlarda neler yazdığı çok önemli. O dönem gerekli ihtiyaçlar doğrultusunda kamu görevlilerini işin içine sokulmadan esas alınan bir mütalaa bu dosyada esas alınamaz.
“Buradaki ailelere adalet borcunuz var”
Gerçeklere ulaşma yönünde bir yargılama yapmanızı bekliyorum. Buradaki ailelere 8 yıl sonra bir adalet borcunuz var. IŞİD’lileri ağır cezalara vererek bu dosyayı kapatırız diyemezsiniz.
Tüm sanıklar hakkında düzenlenmiş tüm istihbarat raporlarının bu dosyaya gelmesi lazım. Devleti ve kamu görevlileri yargılamayalım diye bir şey söz konusu olamaz. Suçluysa onlar da yargılanmalı. Bu yüzden bu dosyaların dosyaya girmesini talep ediyoruz.”
Aranın ardından ara kararını açıklayan mahkeme, müdahil avukatların taleplerini reddetti.
Bir sonraki duruşma 26 Haziran'da görülecek.
Gizlenen dosyalarda ne vardı?
10 Ekim Ankara Katliamı soruşturması savcılarının, katliamın aydınlatılmasına olanak sağlayacak delilleri gizlediği, 9 klasörden oluşan soruşturma evrakının 16 Ekim 2019 tarihinde, katliamın üzerinden 4 yıl, ilk davanın hükme bağlanması üzerinden ise 14 ay geçtikten sonra, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesine teslim edilmesiyle açığa çıkmıştı.
9 klasörlük soruşturma evrakı, soruşturmanın başlangıç dönemine ilişkin evraklardan oluşuyor.
10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu’nun açıklamasına göre, evraklarda şu bilgiler bulunuyordu:
“10 Ekim Ankara Katliamı Gaziantep IŞİD hücresi tarafından örgütlenmiş, iki intihar bombacısı 9 Ekim 2015 gecesi karayolu ile Ankara'ya yola çıkmış, intihar bombacılarını taşıyan aracı Halil İbrahim Durgun kullanmış, araca Yakub Şahin eskortluk etmişti.
İntihar bombacılarının Ankara'ya ulaşmasında en önemli sanıklardan biri Yakub Şahin’di. 9 adet “kayıp klasörde” intihar bombacılarının aracına eskortluk yapan sanık Yakub Şahin ve örgütün nakliyecisi olan sanık Hüseyin Tunç ile ilgili soruşturma evrakı yer alıyordu.
Bu evrakta, Yakub Şahin ve Hüseyin Tunç'un katliamdan 10 gün önce, 30 Eylül 2015 tarihinde, Nizip'te 2 ton gübre satın almak istedikleri, gübrenin artan terör eylemlerinde kullanılabileceğinden şüphelenen satıcının kimlik soruması üzerine alamadan ayrıldıkları ve gübre satıcısının şikayeti üzerine haklarında soruşturma başlatıldığı anlaşılıyor.
Soruşturma kapsamında Hüseyin Tunç ve Yakup Şahin’in kimlikleri tespit edilmiştir. 2 Ekim 2015 tarihinde dosya kapsamında Gaziantep Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Büro Amirliğine ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne yazılar yazılmış ancak Gaziantep Emniyeti tarafından hiçbir işlem yapılmamıştır.
“Terör eylemi yapabileceği” bir gübre satıcısı tarafından değerlendirilen Yakup Şahin ve Hüseyin Tunç katliamdan 10 gün önce emniyet tarafından tespit edilmiş olmasına rağmen 10 Ekim Ankara Katliamında etkin rol alabilmişti. Bu soruşturmanın akıbeti belli değildir.
Soruşturma savcıları katliamın aydınlatılmasına olanak sağlayacak bilgileri değerlendirmediği gibi, bu soruşturmanın ilerletilmesi ile ilgili de herhangi bir işlem yapmamıştır.
Bu dosyalara müştekilerin soruşturma sürecinde erişmesi soruşturma kapsamında alınan kısıtlılık kararının müştekilere ve müşteki vekillerine yönelik uygulanmasıyla engellenmiştir.
Müştekilerin soruşturmaya etkili katılma, delilleri inceleme, toplanmasını veya yok olmasını engelleme hakkı, soruşturma savcılarının talebiyle 11 Ekim 2015 tarihinde alınan kısıtlılık kararıyla engellenmiştir.
Kısıtlılık kararın gerekçesi evraklara erişmenin “soruşturma amacını tehlikeye düşürecek” olmasıdır. Kısıtlı yürütülen soruşturma süresince evraklar savcılarca gizlenmiş, soruşturma amacı savcılarca tehlikeye düşürülmüştür.”
(AS)