Katar merkezli beIN Medya Grubu’nun Doğuş Medya’yı satın alacağı yönündeki iddiaların ardından iki taraf da böylesi bir planın olmayacağını açıkladı.
Katar merkezli şirketlerin Türkiye medyasında varlık gösterme çabası ilk değil. Al Jazeera Türkiye ile başlayan, televizyon planlanırken internet dergisi formatına dönüşen girişim, diğer bir kanaldan, beIN Medya Grubu’nun Digiturk’ü satın almasıyla devam etmişti.
Katar’ın Türkiye’de medya sahipliği gibi planları olup olmadığını, bu süreçlerin nelerden etkilendiğini, medya sahipliği üzerine çalışan Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ceren Sözeri’ye sorduk.
Siyasi iktidarın "ricası"
bianet’e konuşan Sözeri, Türkiye’deki medya pazarının yabancı yatırımcılar için karlı bir alan olmadığına, söz konusu medya sahipliği olduğunda sürecin siyasi iktidarın “ricası” ile gerçekleştiğini söylüyor.
“Türkiye’de medya sektörü karlı bir sektör olmadığını için, rasyonel olarak baktığımızda yatırımın ne Katar, ne de başka ülkeden gelmesi olası değil. Ancak medya sahipliği iktidarın ricasıyla gelişen bir süreç. Bu süreç biraz da uluslararası alana kaymış gibi görünüyor. Katar ile olan ticari ilişkiler, Katarlı şirketlere verilen satışlar belki de onları bu ricayı kıramayacak hale getirebilir.”
10 dakikalık ihale
Sözeri, 27 Kasım 2016 tarihli Evrensel’de yayımlanan “Aynı filmin daha acıklısı” başlıklı yazısında bu ticari ilişkilere değinmişti. Süper Lig ve TFF 1. Lig maçlarının yayın ihalesini kaleme alan Sözeri, Katarlı beIN Medya Grubu’na ait olan Digitürk’ün, sadece 10 dakika süren ihalede, tüm hakları kapsayan D paketini 495 milyon dolar olan muhammen bedelin beş milyon fazlasını vererek 500 milyon dolar +KDV ile aldığını hatırlatarak şunları yazmıştı:
“…Ancak 2010’daki ihale kıran kırana geçmiş, üç saat sürmüştü, pazartesi günü heyecanla beklenen pazarlık ise 10 dakika sürdü. Bu kriz ortamında Türkiye’de bir yayımcının bu parayı vermesi çok zor. Digiturk’ü hala kaça satın aldığını bilmediğimiz Katarlı beIN Media’ya daha baştan söz verilmiş de olabilir, medya ihalelerinde görülmemiş şey değil…”
"Medya sahibinin kim olacağına iktidar karar veriyor"
Sözeri, 2010 yılı sonunda Türkiye piyasasına girmiş olan Al Jazeera Türk’ün, dört yılın sonunda televizyondan vazgeçip internet sitesi ve dijital dergi olarak kurulmasının tam da bu “rica” ilişkisinin bir göstergesi olduğunu söylüyor:
“Bu Türkiye’de medya sahibinin kimin olacağına iktidarın karar verdiğinin açık bir göstergesi. Medya sahipliği ekonomik çıkarlardan ziyade, iktidarın kimle yakın ilişkide olduğuna, kimin o medyayı satın almasını istediğine göre şekilleniyor. KHK'lar ile el konulan medya kuruluşları da bu şekilde dağıtılacak.
“687 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile el konuşan medya kuruluşlarının yeniden satışa çıkmasının yolu açıldı. Böylece Samanyolu, İMC TV gibi kanallar satışa çıkarıldığında bu ilişkiyi daha net göreceğiz.”
Türkiye medya piyasası yabancı sermayenin olur mu?
Sözeri, buna rağmen 6112 sayılı Radyo Ve Televizyonların Kuruluş Ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un yabancı yatırımcı açısından korumalı olduğunu hatırlatıyor.
“Kanuna göre bir yabancı hissedar, Türkiye’de bir medya grubunun yüzde 50’sine sahip olabilir ve en fazla iki tane medya kuruluşuna doğrudan ortak olabilir. Dolayısıyla beIN’in Doğuş Grubu’nun tüm radyo ve televizyonlarını satın alması mümkün değil.
“Halihazırda Digiturk’ü alan beIN sadece Star ya da NTV gibi bir kanala ortak olabilir. Tüm hisseleri almadan iştirak yoluyla ortak olsa dahi, o şirketlerin yönetim kurullarının çoğunluğunun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından oluşması gerekiyor. Medya sektörü, bu anlamda yabancı yatırımcı açısından korumalı bir sektör. Uluslarası yatırımcıların gelip de Türkiye’deki medya piyasasını ele geçirmesi olası değil.”
Doç. Dr. Ceren Sözeri hakkında
Galatasaray İletişim Fakültesi mezunu.
2003 – 2004 yılları arasında Hürriyet’te muhabirlik yaparken, Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde yüksek lisansını tamamladı.
2006’da Marmara Üniversitesi’nde “Türkiye’de Medya Sektöründe Uluslararası Şirket Birleşmeleri” konusunda doktorasını tamamladı.
2004’te araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladığı Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalışmalarını sürdürüyor.
Evrensel’de Aralık 2015’ten beri medya üzerine köşe yazıyor. Etik Gazetecili Ağı (Ethical Journalism Network) Türkiye Temsilcisi.
(EA)