Kamuoyunda 'Torba Yasa' diye bilinen, "Bazı alacakların yeniden yapılandırılması ile sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu (SSGSS) ve diğer bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı" Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümeti tarafından hazırlandı.
234 maddelik 606 sayılı 'Torba Yasa'nın önemli bir bölümü, sermayenin önceden belirlenmiş hedefleri ve ihtiyaçları doğrultusunda ve hükümet tarafından hazırlanan adı var kendisi yok "İstihdam Strateji Belgesi" ışığında, istihdamın esnek, kuralsız ve güvencesiz bir şekilde yeniden düzenlenmesini amaçlıyor.
Bu düzenlenmede, ev içindeki ücretsiz emekleri üzerinden kadınlara açılan yerde ise kadınlarla erkekler arasındaki eşitsizlik derinleşiyor ve kadınların erkeklerden alacakları artıyor! Öte yandan ücretli emek alanında, kadınların düşük ücretli, kısmi/yarım zamanlı esnek çalışma koşulları altında eşitsiz bir şekilde yer almaları kural haline getiriliyor.
Öznesi kadın olarak belirlenmiş maddelerde ise, kadınların değil ailenin ve patronların çıkarları gözetiliyor. Ev eksenli çalışmanın iş yasasında tanımlanması ve ücretsiz doğum izni süresinin uzatılması gibi, kısa vadede kadınların hayatında kimi kolaylıklara yol açan düzenlemelere gelince, bunlar uzun vadede kadınların ücretli/ücretsiz emek kıskacında daha çok sıkışmalarının yolunu döşüyor.
Çalışmak istiyoruz; ama esnekliğe mahkum olarak ve cinsiyetçi işbölümüne göre şekillenen işkollarında değil!
Torba Yasa'da tüm çalışanlar için esneklik, güvencesizlik ve kuralsızlık kural haline getirilirken ilk hedef kadınlar: Yasanın gerekçesinde Türkiye'nin "uluslararası karşılaştırmalarda sorunlu bir konumda" olduğu ve kadın istihdamını arttırmanın amaçlandığı açıkça dile getiriliyor.
Bu hedefe ulaşmanın birinci yolu olarak yasada, kadınların yoğun olarak yer aldığı kimi esnek çalışma biçimleri tanınıyor ve kayıt altına alıyor."Çağrı üzerine çalışma, evden çalışma ve uzaktan çalışma" başlığıyla bu çalışma biçimlerinin İş Yasa'sına eklenmesinin kimi kadınlar açısından olumlu bir adım olarak görülse de gerçekte çalışma mekanlarının çoğunlukla ev olduğu bu biçimler, kadınların ev içindeki karşılıksız emeklerini asla azaltmadığı gibi, cinsiyete göre bölünmüş bir emek piyasasında eşitsiz koşullarda yer almalarının kalıcılaştırılması anlamına geliyor.
Sermaye bu biçimleri kayıt altına almaya çalışırken sadece ve sadece kendi çıkarlarını düşünüyor.
Öte yandan şimdiye dek kayıt dışı kabul edilen bu işlerde çalışan kadınlar, böylesi bir yasal düzenleme ile işgücü piyasasında artık hesaba katılıyor olacağından, kadın istihdamı istatistiklerinde muhtemelen artış olacak. Somut yaşam koşullarımızda hiçbir değişikliğe tekabül etmeyen bu artış, kağıt üzerinde Türkiye'nin görünümü de düzeltecek. Türkiye sermayesinin makyajı yine bizim omuzlarımızdan sağlanacak.
İşsizlik Fonu'ndan patronlara teşvik değil; iş arayan kadınlara prim ödeme gün sayısına bakılmaksızın işsizlik maaşı!
Torba Yasa'yla, çalışanların işsiz kaldıklarında garantileri olan İşsizlik Fonu gelirleri patronlara "istihdam teşviki" olarak aktarılıyor. Hedefte yine kadınlar var gibi gözükse de, öne sürülen koşullar kadın istihdamını öncelikli olmaktan çıkarıyor: İşsizlik Fonu'ndan patronlara teşvik verilmesi için, patronların 18-29 yaşında erkek ve 18 yaşının üzerinde kadın işçi almaları gerekiyor.
Hem mesleki eğitim görme koşullarına (para ve zaman) sahip olanlar kadınlar değil erkek işçiler olduğu için; hem de işe alımda ve erkek işi diye tanımlayacağımız işkollarında kadınlara kota olmadığı için bunun kadınlar açısından kısmi bir kazanım olduğu bile kuşku götürür.
Cinsiyetçi işbölümüne göre belirlenmeyen mesleki eğitim istiyoruz!
Çalışanların İşsizlik Fonu'ndan patronlara aktarılan 'teşvik primleri'nin süresinin uzatılması ise, işçinin mesleki eğitim görmesi ve mesleki yeterlilik belgesi olmasına bağlanıyor.
Kadınların yoğunlaştıkları mesleklerin evdeki cinsiyetçi işbölümüne paralellik gösterdiğini, kadınların kuaförlük, terzilik, halıcılık, modelistlik gibi mesleklere ve bu mesleklerin eğitimine yöneldiğini ve istihdam garantili İşkur kurslarının da kadınları "kadın meslekleri" üzerinden sertifikalandırarak kadınların ucuz işgücü olmalarının önünü açtığını söyleyebiliriz.
Borçlanma hakkı değil: alacaklarımız için sosyal güvence istiyoruz!
SSGSS'de kadınlara her çocuk için iki yıl doğum borçlanması hakkı (!) getirilmişti. Torba Yasa'yla ise kısmi iş sözleşmesiyle çalışan sigortalıların, kısmi süreli çalıştıkları aylara ait eksik süreleri borçlanma hakkı(!) getiriliyor.
Yasaya yeni eklenen çağrı üzerine çalışma, evden çalışma ve uzaktan çalışma biçimlerinde ise, çalışma süresi içinde işverenin işçinin iş sağlığı ve güvenliğinden sorumlu olması dışındaki hakların neler olduğu belirsiz ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca çıkarılacak yönetmeliklere bırakılıyor.
Oysa ücretli çalışsalar da çalışmasalar da, ev kadınlığı yapan kadınlar için, ev içindeki karşılıksız emek ortadan kalkana kadar, çeşitli vesilelerle borçlanıp prim ödeyerek değil sürekli ve karşılıksız sağlık güvencesi ve 50 yaşına geldiklerinde emeklilik hakkının tanınması gerekiyor.
Sürgün, yer değişikliği, özlük haklarımızın sıfırlanması korkusu olmadan çalışmak istiyoruz!
Tasarıda, memurların kamu yararı ve hizmet gerekleri sebebiyle ihtiyaç duyulması halinde başka kamu kuruluşlarında altı aya kadar geçici olarak görevlendirilebileceği ve kimi kamu kuruluşlarındaki ihtiyaç fazlası işçilerin 'muvafakati alınarak' yeni bir işyerinde, özlük hakları da sıfırlanarak işe başlatılabileceğine ilişkin bir madde yer alıyor.
Yerlerinden edilen işçilere yeni görevlerine başlamak için beş gün süre tanınıyor; böylelikle yeni işyerlerine gidemeyen işçiler işsizliğe mahkum edilmiş oluyor. Kadınlar işyerlerindeki ikincil konumları dolayısıyla kolaylıkla 'ihtiyaç fazlası' sınıfına girebiliyorlar.
Kadınlar başka işyerine görevli ya da sürgün olarak gittiklerinde bu durum, ev içinde devredemedikleri ücretsiz hizmetleri dolayısıyla onları daha çok yıpratıyor.
Babaya, kocaya bağlı kalınmadan, tüm kadınlar için ücretsiz ve erişilebilir sağlık hizmeti istiyoruz!
Torba Yasa kadınların ev içindeki karşılıksız emeğini yok sayan ve kadını değil aileyi merkezine alan sosyal güvenlik sistemini güçlendirmeye çalışıyor. Yasayla, kız çocukları yeniden, bakılmakla yükümlü olunan kişi olarak tanımlanıp, babaya ve kocaya bağlı olarak sağlık hizmetlerinden yararlanabilecek duruma getiriliyor.
Hasta, yaşlı bakımevleri açılmasını; ücretli refakat izninde erkek çalışana öncelik tanınmasını istiyoruz!
Kadın erkek ayrımı yapılmadan, memurlara, aylık ve özlük hakları korunarak ağır hasta yakınlarına refakat için altı aya kadar uzatılabilecek izin hakkının getirilmesi kısmi bir kazanım olarak değerlendirilebilir. Ancak bu kazanımın arkasında, hasta ve yaşlı bakımını ailenin ve özellikle aile içinde kadınların sorumluluğuna bırakan ve cinsiyetçi işbölümünü pekiştiren bir anlayış yatıyor.
Devredilemez ücretli babalık izni!
Memurlar için 16 haftalık annelik izni ve 10 günlük babalık izni öngören tasarıda, doğumda veya doğum sonrasında analık izni kullanılırken annenin ölümü halinde, memur olan babaya isteği üzerine anne için öngörülen süre kadar izin veriliyor. Anneye, ücretli iznin bitiminden itibaren 24 aya kadar, babaya ise doğumdan itibaren 24 aya kadar ücretsiz izin getiriliyor.
10 günlük babalık izninin kısalığı bir yana, kadınla erkeğin aldıkları ücretler arasındaki fark göz önüne alındığında bu cinsiyetsiz düzenlemeyle kimin ücretsiz izin kullanacağını kestirmek güç değil. Erkeklerin de ebeveyn iznini kullanmaları için, ücretli ve devredilemez babalık izni getirilmesi gerekiyor.
Doğum yapan kadınlara verilen günlük emzirme izni ve bu iznin kullanılacağı süre uzatılıyor. Eskiden günde bir buçuk saat olan ve çocuk bir yaşına gelene kadar kullanılabilecek emzirme izni, simdi doğum izni sonrası başlatıldığı için çocuk 14-15 aylık olana kadar kullanılabiliyor ve ilk altı ay için üç ikinci altı ay için bir buçuk saat olarak belirleniyor.
Kreş istiyoruz!
Çocuk bakımı ile ilgili düzenlemeler, işverenlere ve kamuya hiçbir sorumluluk vermiyor ve çocuk bakımını tamamen kadınların omuzlarına yüklüyor. Kadınları aylık gelirden ve özlük haklarından yoksun bırakarak çocuk bakmak için eve yönlendiren bu düzenlemeler, çalışma hayatında da erkeklerle eşit koşullarda yer almalarını engelliyor ve cinsiyetçi işbölümünü pekiştiriyor.
Çocuk bakımıyla ilgili öncelikli düzenleme kadın-erkek 50 kişinin çalıştığı özel ve kamu işyerlerinde kreş açılması; 50'den az çalışan olan yerlerde ise kreş hizmetinin çalışana hiçbir sorumluluk yüklemeden dışarıdan alınmasıdır.
Uzun yıllardır art arda çıkarılan yasa ve yönetmelikleri patriyarkal kapitalizmin yararına uygun olarak düzenleyen Torba Yasa'ya da, tıpkı SSGSS'ye olduğu gibi, kadınların ev içi emeğini görmezden geldiği ve buna göre şekillenen istihdam biçimlerini kalıcılaştırdığı, dolayısıyla kadınları aileye, babaya, kocaya mahkum etmeye devam ettiği için itirazımız var! (BB)
* Bu yazı, Sosyalist Feminist Kolektif - Mutfak Cadıları'nda yayımlandı.