"Boşanmış bir kadınsınız. Çocuğunuzla birlikte tatile gideceksiniz, bir otelde kalacaksınız, vize - pasaport işlemleriniz var ya da askerdeki oğlunuzu evci çıkartmak istiyorsunuz... Ancak çocuğunuzun kimliğinde babasının soyadı yazılı olduğundan anneliğinizi kanıtlamanız oldukça güç: Önce tanımadığınız bir insana boşandığınızı söylemek sonra da çantanızda taşımak zorunda kaldığınız boşanma ilamını göstermek zorundasınız. Peki ya eski eşiniz? Onun soyadı evlenirken de boşanırken de değişmediğinden bu sorunlardan haberdar olmaması bile mümkün..."
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'ndan (UNFPA) Meltem Ağduk, İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) Koordinatörü Nazan Moroğlu ve KA.DER Genel Sekreteri Avukat Vildan Yirmibeşoğlu, önce babalarının sonra da eşlerinin soyadını kullanmaya zorlanan kadınların mağduriyetini özetle böyle anlatıyor.
Din hanesinin kaldırılması yetmez
Kullanımdaki nüfus cüzdanlarının Müslüman - Sünni çoğunluğun dışındakiler gibi cinsel yönelimleri farklı olanları ve kadınları da sıkıntıya soktuğunu belirten kadınlar, pembe - mavi renk ayrımının, "medeni durum" bilgilerinin, kadının evlenirken ve boşanırken soyadını değiştirmeye zorlanmasının Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı olduğu savunuyorlar.
Yirmibeşoğlu ve Ağduk'a göre, sıkıntıların aşılabilmesi için tek tip kimlik kullanılması; din ve medeni durum bilgilerinin kaldırılması; "anne adı" / "baba adı" yerine "anne adı - soyadı" / "baba adı-soyadı" bilgilerinin sorulması gerekiyor.
İstanbul Valiliği İnsan Hakları İl Kurulu'nun tek tip, tek renk nüfus cüzdanı uygulamasına geçilmesi için İçişleri Bakanlığı'na başvurduğunu belirten Yirmibeşoğlu, "Medeni durum ve kadının soyadına ilişkin düzenlemeleri de yapıp başvurumuzu yenilemeye hazırlanıyoruz" diyor.
"Medeni Kanun'un 187. maddesi gereğince kadın evlenince kocanın soyadını almak, boşandığında da bırakmak zorunda. Kendi soyadını ancak kocasının soyadı ile birlikte kullanabiliyor. Boşandıktan sonra kocasının soyadını kullanmak isterse kocasından izin alması gerekiyor" diyen Moroğlu ise uygulamanın Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'ne (CEDAW) aykırı olduğunu vurguluyor.
"Kadının Soyadı" değil "Ailenin Soyadı"
Önerisi, öncelikle Medeni Kanun'un 187. maddesinin "kadının soyadı" başlığı "aile soyadı" olarak değiştirildikten sonra yeniden düzenlenmesi:
"Eşler, evlilik öncesi soyadlarını kullanmak istemezse, evlendirme memuruna yazılı bildirimde bulunup ortak aile adı olarak erkeğin ya da kadının soyadını seçebilir. Soyadı aile adı olarak seçilmeyen eş, kendi soyadını aile adının önünde taşır. Böyle bir seçim yapılmamışsa kadın kocasının soyadını alır ve doğumla aldığı soyadını kocasının soyadının önünde taşır."
Moroğlu, "Böyle bir düzenleme eşitlik ilkense uygundur ve çocuğun hangi soyadını kullanacağı kararını da aileye bırakır. Yani kadın isterse çocuğuna kendi soyadını verme hakkına sahip oluyor" diyor. (BB)