Türk Ceza kanunun taslağında kadınlarla ilgili bölümlerde, özellikle "kürtaj" konusu şu anda önemli gündem maddelerinden biri. Konunun tartışıldığı 24 kişilik Adalet Komisyonunda sadece bir kadın milletvekili üye var.
Kadınlar, kürtaj gibi kadını en çok ilgilendiren konulardan birinde söz sahibi olamamaya öncelikle karşı çıkıyor.
Kadın örgütleri, tasarıda yer alan düzenlemelerin kadına yönelik ayrımcılığın yasal zeminini hazırladığına dikkat çekiyorlar.
"TCK Kadın Çalışma Grubu"ndan, Kadının İnsan Hakları - Yeni Çözümler Vakfı kurucusu Pınar İlkkaracan, kürtajla ilgili tartışmaları değerlendirirken, "Doğurganlığı konusunda karar vermek, kadının temel insan haklarından birisidir" diyor. Kürtaj süresinde sınırın "kadının sağlığı gözetilerek belirlenmesi gerektiğini" söylüyor.
Yönetici asistanı Pelin Bulaç, 25, "Bir kadının dünyaya getirmeye hazır olmadığı, uygun yaşam koşullarını hazırlayamayacağı bir çocuk dünyaya getirmesi kimseye fayda sağlamaz" diyor.
44 yaşındaki Sevinç Öztaşkın ise, kürtaj izninin 12 haftaya yükseltilmesine de engelli çocukların kürtajının yasaklanmasına da karşı çıkıyor.
Öztaşkın'a göre; "Üç aydan sonra çocuk canlanıyorsa, kürtaj cinayet sayılabilir. Ancak engelli bir çocuğun dünyaya getirilmesi konusunda söz hakkı devletin değil kadının olmalı çünkü, engelli bir çocuğa bakacak, sorumluluğunu üstlenecek, onunla birlikte engellenecek kişi, kadındır".
24 yaşındaki kızı Burcu ise, genel olarak kürtajla ilgili yasal düzenlemelere karşı çıkıyor; "Bu karardan duyulacak bir vicdan azabı varsa, bunu da ben çekerim zaten. Yasalarla bir ilgisi yok" diyor.
Kadınlar, kürtaj ve engelli çocukların kürtajının yasaklanmasıyla ilgili görüşlerini açıklıyorlar:
İlkkaracan: İslam ülkelerinde de üç aya kadar serbest
* Doğurganlığı konusunda karar vermek, kadının temel insan haklarından birisidir. Kahire Bildirgesi'ne göre de, kürtajda temel ilke, "kadının doğurganlığı hakkında kendisinin söz sahibi olması"dır.
* Uluslar arası hukuk "kürtajın tıbbi olarak kadının zarar görmeyeceği süre"yi üç ay olarak belirlemiştir. Bunun nedeni de, tıbbi birtakım komplikasyonların oluşma riskidir.
* İslam ülkelerinin kabul ettiği bir çok yorumda da kürtaj üç aya kadar serbesttir. İslam dini de, kadınların doğurganlıkları ile ilgili söz sahibi olmasını destekler.
* Engelli çocuğun kürtajıyla ilgili uluslar arası insan hakları hukukunda bir temel anlayış bugüne kadar oluşamadı.
* TCK Kadın Çalışma Grubu olarak değişiklik taleplerimizi hazırlarken, dokunmadığımız tek madde, kürtajla ilgili olanıydı.
* Yürürlükteki kürtaj yasası, 1980'lerin başında çıkarılmıştı ve gebeliğe isteyerek son verme süresi 10 hafta olarak belirlenmişti. Tasarıda bu çelişki düzeltilmiş ve süre uluslar arası hukuk normları uyarınca üç aya yükseltilmiş. AKP'li milletvekilleri şimdi kendi tasarılarına karşı çıkıyor ve sürenin 10 haftadan sekiz haftaya düşürülmesini istiyorlar.
Gazeteci Arzu Demir,29: Beden kadınındır, söz hakkı da
* Ağırlığı erkeklerden oluşan komisyonlarda kadın lehine olumlu bir gelişme çıkmaz.
* Kürtaj konusunda, karar anne ile babanındır. Babanın ortada olmadığı koşullarda, çocuğu dünyaya kadın getirdiğine göre, son söz kadının olmalı. İki taraftan biri farklı düşünüyorsa, bence beden kadınındır, söz hakkı da öncelikle onundur.
* Annenin sağlığını tehlikeye atmadığı sürece, kürtaj bir hak olarak tanınmalı...
Pelin Bulaç, 25,yönetici asistanı: Kadın hamileliği geç fark ederse
* İnsanların yeterli eğitim düzeyine ve sosyal güvenceye sahip olmadığı bir ülkede, engelli çocukların da toplum içinde var olma şansı çok düşük. Bu nedenle, engelli çocukların kürtajının yasaklanması bana anlamlı gelmiyor.
* Kürtaj süresinin 10 haftadan 12 haftaya yükseltilmesi bence iyi bir karar. Hamileliğini geç fark eden bir kadının yasadışı ve sağlıksız koşullarda hamileliğini sonlandırmaya çalışması daha mı iyi olurdu?
Oya Moralı, 55, emekli: Kişisel bir karar
* Milletvekilleri televizyonda tartışırken 12 haftada çocuğun cinsiyetinin belli olacağını; kız çocuk istemeyenlerin bu nedenle hamileliklerini sonlandırabileceklerini söylediler. Eğer öyleyse, kürtajın 10 hafta ile sınırlanması daha iyi olur.
* Dünyaya engelli bir çocuk getireceğimi bilsem, kürtaj olurdum. Ama, görme engelli milletvekili Lokman Ayva, televizyonda halinden memnun olduğunu söyledi. Etkilendim... Bence bu çok kişisel bir karar...
Filiz Buracı, 32, yönetici asistanı: Devlet, engelli çocuğun sorumluluğunu paylaşmıyor
* Milletvekilleri, dini düşünceleri uyarınca kürtajı zorlaştırmaya çalışıyorlar. Ancak, bir çocuğu dünyaya getirip getirmemek çok kişisel, insanın hayatını etkileyecek bir karar. Böyle bir kararı, çocuğun doğumundan birebir etkilenecek kişinin yani kadının vermesi gerekir.
* Engelli bir çocuğu dünyaya getirip getirmemek de anne ve babanın fakat özellikle de kadının vereceği bir karar olmalı. Yaşam boyu engelli bir çocuğun sorumluluğunu üstlenmek çok zor. Üstelik, devlet bu sorumluluğu paylaşmazken...
Ebru Alacadağ, 27, işsiz: Eğitim önemli
* Kadın kendi vücudu üzerinde söz sahibi olmalı. Doğum ve kürtajla ilgili her şey anne ve babanın ortak kararına bırakılmalı. Bu vicdani bir şey. Kendilerinde bu çocuğu yetiştirmek için yeterli donanımı görüyorlarsa, çocuğu dünyaya getirmek onların hakkı. Eksik görüyorlarsa, yasa onları bu sorumluluğu almak zorunda bırakmamalı. Bence bu tartışmalar sonucunda alınacak karar her ne olursa olsun bir bilinçlendirme hareketi başlatılmalı.
Çiğdem Esin, 30, sosyolog: Kürtaj normalleşiyor
* Kürtajda sınır, "annenin sağlığını riske atmayacak süre" ile belirlenmeli. Az gelişmiş bölgelerde kadınların hamileliklerini fark etmeleri ve sağlık hizmetine ulaşmaları zaman alıyor.
* Kürtajın son yıllarda normalleşmesi önemli. Bunu her kadın bir seçenek olarak göz önünde bulundurmalı. Her kadının, istenmeyen bir gebeliği kendi istediği zaman sonlandırma ve hakkı olmalı. (BB)