3 Kasım genel seçimleri öncesinde, yüzde 10 barajını aşma kaygısıyla yoğunlaşan ittifak görüşmelerinde de sadece tek kadın vardı.
"Hakkımız var, sesimiz cılız"
Bianet, Sosyal demokrat Halk Partisi'nden (SHP) Yaşar Seyman, Sosyalist Demokrasi Partisi'nden (SDP) Filiz Karakuş, Özgürlük ve Dayanışma Partisi'nden (ÖDP) Satı Boyalı ve Emeğin Partisi'nden (EMEP) Nuray Sancar'a siyasi partiler içinde ve ittifak görüşmelerinde kadının yerini sordu.
Seyman, "kadınların siyasetin her alanında erkeklerle eşit hak ve yetkinliğe sahip olduğunu, ittifak görüşmelerinde de etkinlik gösterdiğini ancak örgüt hiyerarşisi içerisinde liderlerine öncelik tanıdıkları için isimlerinin ön plana çıkmadığını" savundu.
"Siyasi partilerdeki kadınların etkinliğinin artması için bağımsız kadın hareketinin güçlenmesi gerektiğini" savunan Karakuş ise, kadınların seslerinin cılız kalmasından yakındı. Karakuş, "vekillerden üçte birinin kadın olması gerektiğini vurguladı".
ÖDP'den Sati Boyalı, "kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olduğunu ancak ev işi, çocuk bakımı gibi özel sorumlulukları nedeniyle yeterince atak ve hareketli olamadıkları" görüşünde.
Sancar ise, kadın hareketinin sınıf mücadelesinden farklı düşünülemeyeceğini savunuyor. Kota gibi koruyucu uygulamaları da kadınların bağımsız kurtuluşunu öne çıkaran yaklaşımı da yanlış buluyor. Sancar, kadınların da erkekler gibi emeği için mücadele etmesi gerektiği görüşünde.
Seyman: Kadınlar her yerdeler
Bir ülke seçime gidecekse, ülke nüfusunun yarısı olan kadınlara kulak verilmeli. Bütün siyasi partiler erkek partisi görünümünde. Siyasi partiler içinde çok nitelikli kadınlar var fakat, yönetici kadrolarda bu kadınları göremiyoruz. Bir tek kadın başkan var, o da sadece fiziki olarak kadın. Kadın hakları konusunda çok duyarlı değil.
Siyasi partilerde "kadın kotası" uygulaması olumlu bir yaklaşım. Gerçekten önemli görevlerde bulunmayı hak etmiş pek çok kadın var. Ön seçimlerde Kahramanmaraş'ta bir kadın seçimde liste başı oldu. Ancak, ön seçim yaygın bir uygulama değil. Listeler atamayla belirlenince, kadınlar kendilerine yer bulamıyor.
Oysa, kadınlar siyasetin hemen her alanında varlar. Örgütlenme aşamasında, parti içi çalışmalarda, ittifak görüşmelerde kadınlar hep vardı. Ancak, kadınlar bireysel bakmadıkları, isimlerini ön plana çıkarmadıkları için görülmüyorlar. Yetkili organlarda sözlerini söyleyen kadınların ön plana çıkması da zaten gerekmiyor. Önde liderler vardır. Örgüt hiyerarşisi içindedir bu...
Karakuş: Bağımsız kadın hareketi güçlenmeli
SDP'de üçte bir kota uygulanıyor. Bu, her seviyedeki üç kişiden birinin kadın olması demek. İttifak görüşmelerine katılan iki kişi olduğunda, bunun kotası olur, olmaz tartışması var. Doğru uygulama, iki kişiden birinin kadın olmasıdır.
Partideki kadın arkadaşların gücü, bağımsız kadın hareketlerinden kaynaklanıyor. Güçlü bir kadın hareketi olursa, parti içindeki kadınlar da daha rahat hareket edebilirler.
Sonuç olarak, sosyalist partiler de toplumdaki erkek egemenliğinden çok soyutlanmış partiler değil. Kadın meselesi, karma bir örgütlenmedeki erkekleri de kesen bir mesele. Politika erkek alanı, erkekler politikada daha yetişmiş, tırnak içinde daha nitelikli oluyorlar. Bu noktada biz SDP içindeki kadınlar yeterince güçlü olamıyoruz.
Sesimiz çıkmıyor değil ama, erkekler, kulislere bu tür pazarlıklara daha yatkınlar. Kadın adaylar da çıkıyor ama, bu kadar kilit noktalarda, iki kişi görev alacaksa iki kişiden birisinin kadın olması konusunda dayatmacı olamıyoruz. Bunu söylediğimizde masaya vuracak gücümüz yok. Bunun nedeni de güçlü bir kadın kurtuluş hareketinin varolmaması. Öyle olsa, bizim parti içindeki sesimiz cılız kalmaz.
Kadınlar politikayı ortaklıkları öne çıkararak yapıyorlar. Fakat, kadın bakış açısına sahip kadınların varlığı önemli... İttifak görüşmelerinde herhangi bir partiden bir kadın olsaydı, süreç farklı gelişirdi diyemiyorum ama, kadın kurtuluş hareketinden bir kadın olsaydı, sonuç değişirdi. Tansu Çiller örneği gibi...
Boyalı: Kadınlar daha çok çaba göstermeli
ÖDP'de kadın dayanışması var. Kota var ve uygulanıyor. Arkadaşlarımız farklı konularda çalışma yürüttükleri için ittifak görüşmelerine birebir katılmasa da, bu konuda görüşlerini dile getiriyorlar. Erkeklerle tartışıyor, görüş bildiriyor ve parti kararında pay sahibi oluyorlar. Görüşmelere gitmemeleri fazla değişiklik yaratmaz. Belki, görüşme ortamı biraz daha ılımlı olurdu, biraz daha yumuşak bir ortam yaratılırdı. Ama, bu da olayın ciddiyetiyle ne kadar bağdaşırdı, bilmiyorum...
ÖDP içinde çok deneyimli, erkeklerle birlikte belki bazı erkek arkadaşlardan daha iyi çalışma yürüten kadınlar var. Kadınların kendilerine yer bulmaları konusunda ÖDP içinde bir sorun yaşanmıyor. Ancak belki kadınların da biraz daha fazla çaba göstermesi, biraz daha hareketli olması gerekiyor. Kadınların ev hayatıyla ilgili sorumlulukları erkeklerden daha fazla. Bu da onları hareketsiz kılıyor. Belli noktalarda özgürlükleri kısıtlanıyor.
Sancar: Kadının mücadelesi sınıfla birlikte
Kadınları temel olarak, ait oldukları sınıflara göre ikiye bölünmüş bir kitle olarak görmek gerekiyor. Parlamentoyu, ittifakları tartışırken de hangi kadınlar için tartıştığımızı saptamalıyız:
Bugün ittifak sorununda ayırt edici nokta; Uluslar arası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası (DB) eliyle dikte edilen programa sadık kalıp kalmama sorunudur. Her kadın, kendisini bu iki programdan birisine dahil edecektir. Bu iki seçenekten başka, bütün kadınları kapsayan bir program olmayacağı gibi, hiçbir kadın da, özel bir kadın politikası adına bu programlar çatışmasına kayıtsız kalamayacaktır.
Kadınlar ittifakların oluşumunda etkin ve inisiyatifli bir varlık gösteremedi. Ama zaten herkesin malumu sosyal, politik, psikolojik nedenlerle hangi konularda böyle bir inisiyatif kullanılabiliyor ki. Politikanın öteki anlarında ne oluyorsa seçim sürecinde de aynı şeyler oluyor. Kadınlar yine edilgin, yine izleyici konumundalar.
İttifak görüşmelerinde kadınların öne çıkması, toplumsal olarak kuşkusuz yüreklendirici ve geliştirici bir şey olurdu. Ama kadınlığın doğasında bulunduğu iddia edilen yumuşaklığın, anaçlığın, barışçılığın, iyi niyetliliğin ittifakları geliştireceği, kolaylaştıracağı söylenebilir mi? Hayır.
Sadece kadın cinsine pozitif ayrıcalıklar tanındığı için, kotalar koyulduğu için değil, kadınlığın ayrı bir politik mihrak olarak tanınması gerektiği için değil, hak ettiğimiz için temsil eden olmak istiyoruz. Elbette her kadın benimsediği parti içinde politik bir varlık olmak için mücadele etmelidir. Emek politikasına yakınlık duyan partilerin de kadınların önünü açmak gibi bir misyonu vardır, ve bunu şimdiye kadar az çok gerçekleştirdiler. (BB/NK)