Öncelikli amacı, kadın dayanışmasını geliştirmek, kadın kültürünü yaymak olduğu halde, talepler doğrultusunda "kadına yönelik şiddet"e karşı çalışmalar ağırlık kazandı.
Dernek, üç yıl önce "Kadın Danışma Merkezi"ni açtı ve üç yılda yaklaşık 300 kadına danışmanlık hizmeti verdi. Dernek gönüllülerinin mahalle toplantıları ve seminerlerle ulaştıkları kadın sayısı ise, 500'den fazla.
Bağımsız Kadın Derneği'nde, haftanın beş günü, 09.30-18.00 saatleri arasında danışmanlık yapan psikolog Zehra Tosun'la kadına yönelik şiddet, nedenleri ve sonuçları üzerine konuştuk:
Kadın Danışma Merkezi, hangi gereksinimden doğdu?
Kadın Danışma Merkezi, şiddet mağduru kadınların başvuruları ve ihtiyaçları doğrultusunda kuruldu. Şiddete uğrayan fakat "şiddeti tanımayan" kadınların kendilerine güvenmeyi öğrenmesi, ayakları üzerinde durabilmesi ve şiddetle mücadele edebilmesi için...
Bunu nasıl başaracaksınız? Faaliyetleriniz neler?
Merkezde özellikle hukuksal ve psikolojik danışmanlık hizmeti veriyoruz. Ayrıca, sağlık ve iş gibi alanlarda da başvurulara cevap vermeye çalışıyoruz.
Gönüllü avukatlarımız ve Baro'nun adli yardım birimi, avukata ihtiyaç duydukları sürece kadınlara yardımcı oluyor.
En çok hangi konularda hukuki danışmanlık veriyorsunuz?
Başvurular en çok, boşanma ve nafaka gibi konularda oluyor. Bunun yanı sıra, şiddet gören kadınlara, 4320 Sayılı Ailenin Korunması Kanunu çerçevesinde de yardımcı oluyoruz. Bu kanun, şiddet uygulayan eşin evden uzaklaştırılmasını öngörüyor.
Psikolojik danışmanlık?
Kadına maddi veya manevi yönden zarar veren her türlü davranışı şiddet olarak tanımlıyoruz. Önemli olan, kadının şiddeti tanıması. Birşeyle mücadele edebilmek için öncelikle onun farkında olmak gerekiyor. Fiziksel şiddeti fark etmek kolay; ancak cinsel şiddet, psikolojik ve ekonomik şiddet gizli kalıyor.
Kadına şiddeti tanıttıktan sonra, mücadele biçimleri konusunda bilgilendirmeye ve destek olmaya çalışıyoruz.
Daha çok hangi kesimlerden kadınlar başvuruyor?
Başvuranlar arasında, her kesimden kadınlar var. Ancak, yoğun başvuruyu ekonomik güçlük içinde, eğitim düzeyi düşük, iş bulma konusunda dezeavantajlı kadınlardan alıyoruz. Yaşları, 14 ve 65 arasında değişiyor.
Çoğunluğu, göçle Mersin'e gelmiş; kente yabancı, eğitimsiz ve deneyimsiz kadınlar. Eşleri izin vermediği için çalışmayan kadınların, belli bir yaştan sonra iş bulması da çok zor.
Bu kadınları Valiliklere, Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne, Halk Eğitim Merkezleriyle toplum merkezlerine yönlendiriyoruz. Ancak asıl gerekli olan, bir kadınsığınma evi...
Kadınlara nasıl ulaşıyorsunuz?
Haftanın iki günü, mahalle toplantıları yapıyoruz. Tanıdığımız kadınlar bize evlerini açıyor; komşularını topluyor. Biz de kadınları kendi mahallelerinde, evlerinde bilgilendiriyoruz.
Bu kadınlar, bizlerle tanıştıktan sonra şiddeti tanıyor, ne yaşadıklarının farkına varıyorlar. En önemlisi, buna karşı çıkabileceklerini ve yalnız olmadıklarını görüyorlar.
"Ben hiçbir şey yapamam" duygusundan kurtuluyor, özgüvenlerini yeniden kazanmaya başlıyorlar.
Mersin'de bir kadın sığınmaevi açmak için çalışmalarınız sürüyor. Bu konuda bilgi verir misiniz?
Bize başvuran kadınların sorunları son derece yaşamsal. Pek çoğunun acil olarak evden uzaklaşması gerekiyor, bir kısmı da zaten sokakta kaldıkları için bize başvuruyorlar. Acil olarak barınabilecekleri bir mekana ihtiyaç duyuyorlar. Ayrıca, kendi ayaklarının üzerinde durmayı başarabilmek için de destek almaları gerekiyor.
Genellikle fiziksel şiddete dair konuşuyoruz. Namus cinayetleri gündemde. Oysa, ekonomik şiddet de çok önemli bir olgu.
Türkiye'de imam nikahı çok yaygın. Bu, kadının yasal haklarını ve kendisini korumasını fiilen engelliyor. İmam nikahlı kocası tarafından terk edilen bir kadın, nafaka alamıyor, yasal yollardan hakkını arayamıyor.
Gerçi kocası tarafından sokağa atıldığı ve ailesinden destek göremediği için çocuklarıyla birlikte otogarlarda, parklarda kalan kadınlardan da başvuru aldık.
Şiddet mağduru pek çok kadının, sokakta kalmaktansa evdeki şiddete katlandığını biliyoruz. Kadın sığınmaevleri bu nedenle önemli, gerekli.
5 Temmuz'da Türkiye genelinde kadınlar, kadın sığınmaevleri açılması talebiyle belediyelere başvuracak? Nasıl ve neden?
Yasa gereği, belediyeler sığınmaevleri açmak zorundalar. Amacımız, onlara bu görevlerini hatırlatmak.
5 Temmuz'da Türkiye genelinde, dilekçelerimizi belediyelere sunacağız ve 60 gün içinde bize yanıt vermelerini bekleyeceğiz. Eğer belediyeler yasal zorunluluklarını yerine getirmez ve sığınmaevi açmak için girişimde bulunmazlarsa, hukuki yollardan mücadelemizi sürdüreceğiz. (BB)