Sempozyum boyunca, Ortadoğu ve Akdeniz'de kadın cinselliği üzerinde kurulan baskı ve kontrol mekanizmaları, köktendinci grupların kadın cinselliğini kontrol etme yönünde geliştirdikleri mekanizmalar ve bunların toplumsal etkileri, cinsellik ve demokratikleşme arasındaki ilişki, bekaret kontrolleri, namus suçları, zorla evlendirme, kadın sünneti, cinsel taciz, evlilik içi tecavüz gibi kadının insan haklarını ihlal eden uygulamalar gündeme getirildi.
Ayrıca, cinsel sağlık, doğurganlık hakları ve insan hakları, cinsel arzu ve zevk gibi konular tartışıldı. Bu konulara ilişkin yeni stratejiler belirlenmeye çalışıldı.
Sempozyumun ardından basınla bir araya gelen kadınlar, tüm insanların kendi değerleri ve başkalarına saygı çerçevesinde zevk duydukları bir cinsellik yaşamaya hakları olduğunu vurguladılar.
Katılımcılar, cinselliği tanımlarken şu noktalara dikkat çekti:
* Cinsellik yalnızca kişisel ve özel bir alan değildir. İktidar ve egemenlik sistemleriyle yakından bağlantılıdır.
* Gelenekler, yasal sistemler ve uygulamalar, cinselliği kontrol etmeye yönelik mekanizmaları kurumsallaştırmıştır.
* Çeşitli yasal sistemler çocuk evliliklerini, erken ve zorunlu evlilikleri, bekaret kontrollerini, kadın sünnetini ve aile namusu adına işlenen cinayetleri meşrulaştırır, destekler.
* ABD'de yaşanan saldırıların ardından Müslüman toplumlar hakkında pek çok şey söylendi. Ancak bunların çok azı kadın bakış açısını yansıtıyordu.
* Savaş nerede olursa olsun, kadınlar bundan nasibini alıyor.
* Militarizasyon ve savaş zamanlarında cinsellik üzerindeki baskılar artar. Cinselliğin bastırılması, savaş ve militarizasyon arasında güçlü bir bağ vardır. Barış, sadece silahlı çatışmanın olmaması demek değildir, aynı zamanda her alanda eşitlik ve sosyal adaletin sağlanmasıdır. (BB/NU)